Quantcast
Channel: Girişim Haber - Girişimcilik Ekosistemi
Viewing all 2581 articles
Browse latest View live

Londra’nın En Prestijli Elmas’ı, Bir Türk Şirketinin Oldu!

$
0
0

İstanbul merkezli Türk şirketi Adba International, Londra’da Customer Experience Champion Awards'da ödüle layık görüldü. Müşteri ilişkileri yönetimine getirdikleri yeni yaklaşımdan dolayı pek çok global şirketi geride bırakan Adba International "Diamond" ödülü kazandı. Ödülü, Adba International’ın iş dünyasına yönelik yayını The Brand Age’in Londra temsilcisi gazeteci Yasemin Bakan aldı.

Müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) alanında hizmet veren İstanbul merkezli Türk şirketi Adba International, Londra’da Clarabridge’nin‘Customer Experience Champion (CXC) Awards' yarışmasında en prestijli ödülü almayı başardı. Adba International, müşteri ilişkilerine getirdiği yeni yaklaşımdan dolayı yüzlerce şirketi geride bırakıp, Londra'da düzenlenen yarışmada CX Diamondödülüne sahip oldu. Ödülü şirketin Clarabridge yöneticilerinden Susan Ganeshan, Adba Internationl'ın iş dünyasına yönelik yayını The Brand Age Dergisi’nin Londra Temsilcisi  gazeteci Yasemin Bakan'a takdim ederken, ödülün verildiği The Brewery isimli salonda Londra iş dünyasının seçkin temsilcilerinden oluşan 1000’e yakın konut yer aldı.

Büyük Fark Yarattılar

Törende konuşan Ganeshan, Adba International'ın Türk Hava Yolları'na verdikleri hizmette, müşteri ilişkileri yönetimi alanında uyguladıkları yenilikle farklılık yarattıklarını, şirket karlılığını ve müşteri sadakatini artırmalarının ödülü almalarında etkili olduğunu belirtti.

Yarışmaya katılmak için şirketlerde aranan kriterler arasında şirketin vizyon, strateji sahibi olması, işin yapılış biçimi ve başarılı sonucunu gösterebilmesi gerekiyor.

Ödülü kazanmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Adba International Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Bayazıt da; "Türk Hava Yolları (THY) ile yapmış olduğumuz çalışmada ortalama yanıtlama süresini 10 dakika kadar düşürmemiz, çözüm odaklı yaklaşımımız ve müşteri memnuniyetindeki artış bu ödülü kazanmamızda büyük rol oynadı. Bu da Adba ekibinin ne kadar titiz ve verimli çalıştığının göstergesidir" dedi.

Adba International hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.adbaint.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Finans Dünyasından Üretim İçin Destek İstedi!

$
0
0

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, finans dünyasıyla reel sektör arasında üretimi destekleyecek yakınlaşmanın halen kurulamadığına dikkat çekerek “Üretim odaklı yeni ekonomi hikayemizde üzerine titrememiz gereken sektör sanayi olmalı. Sürdürülebilir büyüme için özel sektör yatırım finansmanına uygun maliyetle erişebilmeli” dedi.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin eylül ayı olağan toplantısı, “Üretimi ve Reel Kesimi Destekleyen Bir Finans Vizyonunun, Yeni Ekonomi Hikayesi ve Sanayimiz Açısından Önemi” ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya konuk olarak katıldı.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, konuşmasında Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı dışındaki diğer asli amacı olan finansal istikrarın reel kesim için taşıdığı öneme dikkat çekti. Bugüne kadar kurtarıcı olarak görülen Merkez Bankaları’nın aldıkları tedbirlerin küresel ekonomiyi düzlüğe çıkartmakta yeterli olmadığını vurgulayan Bahçıvan, “Tek çözüm; uzun zamandır ısrarla dile getirdiğimiz üretim ekonomisine dayalı bir yaklaşımın yeniden ön plana çıkmasıdır. Üretim ekonomisine hak ettiği yeri yeniden kazandırmak için birinci koşul, finans ayağının sağlam olmasıdır. Küresel boyutta baktığımızda bütün çabalara rağmen finans dünyasıyla reel sektör arasında üretimi destekleyecek yakınlaşma maalesef kurulabilmiş değil. Büyümeye yine en büyük desteği imalat sanayi veriyor. Üretim odaklı yeni ekonomi hikayemizde; üzerine titrememiz gereken sektör de sanayimiz olmalıdır. Ekonomik büyümemizi sürdürmemiz için, özel sektör yatırım finansmanına uygun maliyetle erişebilmelidir” dedi.

Tüm Bankalar Faiz Oranlarını Düşürmeli

Merkez Bankası’nın temkinli ve istikrarlı faiz indirim politikasının üretim ekonomisine geçişin desteklenmesi açısından teşvik edici olduğuna dikkat çeken Bahçıvan,“Tüm bankaların da piyasa dengelerini gözeten bir hassasiyetle yapılan bu indirimleri takip ederek faiz oranlarını düşürmelerini bekliyoruz. Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesine rağmen kredi hacminin artmaması düşündürücüdür. İşin özü şu: Bankalarımız kredi vermekte çekimser davranınca haliyle krediler de zayıf seyrediyor. Zorunlu karşılık oranlarındaki indirimler de ekonomik aktörlerin borçlanma maliyetlerini düşürerek ekonomik aktiviteyi olumlu etkiledi. Bu indirimler bankaların kredi olarak açabileceği likidite miktarının artmasına yardımcı olurken, sanayi kuruluşlarının da bu olanaktan azami ölçüde faydalanmasına imkan sağlanması en büyük dileğimizdir.”

Merkez Bankası Kalkınma Bankası’na Re-Finansman Sağlamalı

Yapısal reformlar içinde ilk defa İSO’nun gündeme getirdiği yeni nesil Kalkınma Bankacılığı konusunda Hükümetin attığı adımlardan memnun olduklarını belirten Bahçıvan, “Bu konuda Merkez Bankamız da önemli bir rol oynayabilir. Önümüzde iyi bir örnek var: Eximbank. İhracatı desteklemek için Merkez Bankası ile Eximbank arasında re-finansman ilişkisi son yıllarda başarı ile uygulanmaktadır. Benzer bir model izlenerek, Merkez Bankası'nın Kalkınma Bankası'nın uzun vadeli kredilerine de re-finansman sağlaması, sanayi için büyük katkı sağlayacaktır. Bunun örnekleri dünyada var. Kore’de merkez bankasının kalkınma bankasını tahvil alımı yoluyla desteklediğini görüyoruz” dedi.

Bankalar 5-10 Yıl Vadeli Tahvil İhracına Teşvik Edilmeli

Bankacılık sisteminin uzun vadeli fon yaratamamasının önemli bir yapısal sorun olduğunu söyleyen Bahçıvan,“Sistemin uzun vadeli fon yaratabilmesi için mutlaka ve mutlaka bir çalışma yapılması gerekiyor. Örneğin, bankalar 5-10 yıl vadeli tahvil ihracına teşvik edilmelidir. Son zamanlarda uygulama başarısını takdirle izlediğimiz BES birikimleri başta olmak üzere uzun vadeli kurumsal tasarruflar, bu tahvillere yatırım yapmalıdır. Bankalar da uzun vadeli tahvil ihracı ile elde ettiği kaynakları, sanayinin uzun vadeli finansman ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanmalıdır. Bu mekanizmanın özendirilmesi için vergi ve karşılıklar gibi unsurlar da etkin şekilde uygulanmalıdır” dedi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

ISIF'17 2-4 Mart 2017 Tarihleri Arasında İstanbul'da Kapılarını Açıyor!

$
0
0

Ülkemizin buluş yapma faaliyetlerinin özendirilmesi, teknolojik gelişimine katkı sağlaması, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin ulusal ve uluslararası katılımcılarla buluşturulması ve üretilen teknik bilginin ticarileştirilerek toplumun yararına sunulması amacıyla kurgulanan ülkemizin tek uluslararası buluş fuarı olan İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı’nın ikincisi ISIF’17, 02-04 Mart 2017 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecek.

23 ülkeden 324 buluşun katılımı ile 03-06 Mart 2016 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen ISIF’16’da olduğu gibi ISIF’17’de de; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Onursal Himayeleri, Uluslararası Buluşçular Dernekleri Federasyonu (IFIA)’nun Uluslararası Himayeleri, Türk Patent Enstitüsü’nün ev sahipliği, Anadolu Buluşlar & Buluşçular Derneği (ABDER)’nin ana organizasyonu, Avrupa Patent Ofisi (EPO) ve Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO)’nın uluslararası destekleri devam edecek.

Hedef kitlesini uluslararası ve ulusal; bireysel buluşçular, Ar-Ge merkezleri, üretici ve ticari firmalar, sanayiciler, girişimciler, özel araştırmacılar, danışmanlar, patent ofisleri, özel veya devlet destekli araştırma enstitüleri, bilim parkları, teknoloji geliştirme bölgeleri, teknoloji transfer ofisleri, üniversiteler, laboratuarlar, fikri ve sınai mülkiyet hakları ile ilgili kurum ve kuruluşlar, melek yatırımcılar, risk sermayesi grupları, inovasyon teşvikçileri, patent vekilleri, buluş dernekleri, ilgili kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu ISIF’17, içeriğindeki B2B görüşmeler, çalıştaylar ve paneller ile ekosistemin güçlü bir destekleyicisi olmaya devam edecek. ISIF’17ödülleri ise teknik yeniliklerin dünya çapında bilinirliğine katkı sağlayacak.

ISIF’17 hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.istanbul-inventions.org web adresini ziyaret edebilir, ISIF’16 ile ilgili sonuç raporunu ise buradan inceleyebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

AKBANK Girişimci Geliştirme Programı Başvuruları Başladı

$
0
0

Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu ve Akbank işbirliği ile gerçekleştirilen“Akbank Girişimci Geliştirme Programı”na başvurular başladı. Programa Türkiye'de kurulmuş bir şirketin yönetimde aktif olan bir ortağı veya üst düzey yöneticisi başvurabilecek.

Akbank ve Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu işbirliği ile gerçekleştirilen“Akbank Girişimci Geliştirme Programı” başvuruları 16 Ekim 2016’ya kadar devam edecek. Programa Türkiye'de kurulmuş bir şirketin yönetimde aktif olan bir ortağı veya üst düzey yöneticisi başvurabilecek. Programda yapılacak değerlendirme ve seçim sürecinde; projelerin yarattıkları katma değer, ne kadar inovatif oldukları, kat ettikleri yol, büyüme potansiyelleri ve hedefleri gibi konular göz önünde bulundurulacak. 

Akbank Girişimci Geliştirme Programı kapsamında girişimcilere, toplam beş gün süren ve büyüme yolculuklarında bilmeleri gereken strateji, inovasyon, pazarlama, operasyon, finans, insan kaynakları, hukuk, fikri mülkiyet ve kamu destekleri konularında bilgi verilecek. Eğitimler 14-18 Kasım 2016 tarihlerinde Sabancı Üniversitesi Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenecek ve program sonunda katılımcılara Sabancı Üniversitesi tarafından sertifika verilecek. Sertifika töreninin ana konuşmacısı ise son zamanların dikkat çeken girişimcilerinden, ABD’de doktora yaparken Silikon Vadisi’nde kurduğu girişime 2 haftada 1 milyon dolar yatırım alan, Türkiye’ye dönüp kısa sürede Eve Biri Lazım, Çaycı ve PayPad gibi ses getiren girişimleri başlatan, "Türkiye’de her sorun bir fırsattır" diyen Veysel Berk olacak.

“Girişimcilere Desteğimiz Sadece Finansmanla Sınırlı Değil”

Programa ilişkin bilgi veren Akbank KOBİ Bankacılığı’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, ekonomik büyümeye dinamizm ve ivme kazandırmak için girişimcileri desteklemenin büyük önemi olduğuna işaret etti ve ekledi:
“Girişimcilik ve yenilikçilik ekonominin önemli unsurları arasında yer alıyor; verimliliği artırırken, büyümeye hız kazandırıyor ve dolayısıyla yeni iş olanakları yaratıyor. Bu nedenle, finansmandan, pazar bulma aşamasına kadar geniş anlamda girişimcinin yanında olmamız gerektiğine inanıyoruz. Akbank olarak, ülkemiz için değer yaratma misyonumuzu girişimcilik alanında yaptığımız projelerle güçlendiriyoruz. Buradan hareketle, ülkemizde girişimcilik kültürünün daha da yaygınlaşması, daha fazla girişimci yetiştirilmesi ve girişimciler için fırsatların artırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sebeple, girişimcilere bir yandan her türlü bankacılık ürün ve hizmetlerini götürürken, bir yandan da sürdürülebilir büyümelerini sağlamak için danışmanlık ve eğitim destekleri veriyoruz. Bu amaçla, Sabancı Üniversitesi ile birlikte "Akbank Girişimci Geliştirme Programı"nı hazırladık. Çok sayıda girişimci arasından belirlenecek 50 girişimcimiz, bu yıl da bir tür mini MBA programı niteliğindeki bu eğitime katılacak. "Akbank Girişimci Geliştirme Programı"nı tamamlayan girişimcilerimiz, geleceğe daha güvenle ilerlemeleri için sağlıklı büyümenin yollarını ve yöntemlerini öğrenecek."

Eğitimler, Sabancı Üniversitesiöğretim üyeleri ve iş dünyasında konusunda uzman isimler tarafından verilecek. Program kapsamında;

  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi  Dilek Çetindamar “KOBİ’lerde İş Planı & İş Modelleri”,
  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Cenk Kocaş “KOBİ’lerde pazarlama ile değer yaratma”,
  • Yalın Enstitü’den Uzman Hüsrev Yaman “KOBİ’lerde Operasyonlar, Yalın Üretim & Yönetim ile rekabetin önüne geçme”,
  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Berna Beyhan “KOBİ’lerde Strateji & İnovasyon ile fark yaratma”,
  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Yiğit Atılgan “KOBİ’lerde doğru finans yönetimiyle büyüme”,
  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Arzu Wasti “KOBİ’lerde liderlik ve insan kaynakları yönetimi”,
  • Diffusion Capital Partners Kurucu Ortağı Ömer Hızıroğlu “KOBİ’ler için Hukuk & Fikri Mülkiyet”,
  • Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu kamu fonları uzmanı Başar Kaya “KOBİ’ler için Kamu Destekleri”

konu başlıklarına değinecek.

Akbank Girişimci Geliştirme Programına ilişkin bilgi veren Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu Akademik Direktörü Prof. Dr. Dilek Çetindamar: “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının endeksinde Türkiye'nin ‘En Girişimci ve Yenilikçi Üniversitesi’ olmanın getirdiği sorumlulukla sürekli yeni faaliyetlerle girişimcilere katkıda bulunmamız gerektiğinin bilincindeyiz ve Sabancı Üniversite olarak buna göre hareket ediyoruz. 2003 yılından beri devam eden Girişimci Geliştirme Programı’nda orta gelir tuzağı diye ifade edilen büyüme kıskacından Türkiye'nin çıkmasına destek olacak olan yenilikçi ve yaratıcı girişimlerin yeteneklerinin geliştirilmesi için çalışıyoruz. O yüzden, sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme aşamasına gelmeye çalışan ve kendini "yalnız" hisseden girişimcilerin, hem modern girişimcilik ve yönetim teknikleri hakkında haberdar olmalarını hem de kendi gibi olan birçok girişimciyle tanışmalarını hedefledik. Küresel rekabette Türk KOBİ’lerinin yenilikçilik, hız ve icraat yönlerinde bir sıçrama yaşamaları çok önemli, biz de Akbank’ın destekleriyle her sene Türkiye ekonomisinin bel kemiği KOBİ’lerimizden 50 KOBi’mizin rekabetçi gücünü arttırmak için buna uygun olacak şekilde, geniş kapsamlı bir sertifika programı hazırladık.” dedi.

Unutmayın, Ücretsiz olarak katılım sağlanabilecek programa başvurular 16 Ekim 2016’ya kadar devam edecek.

Akbank Girişimci Geliştirme Programı hakkında daha detaylı bilgiye www.akbank.com web adresi üzerinden ulaşabilir, başvuru işlemlerinizi ise buradan gerçekleştirebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Nesilden Nesile Devredilebilen Aile Şirketi Olabilmek! Ama Nasıl?

$
0
0

“Nesilden nesile devredilebilen aile şirketi” bu kavrama uyan aile şirketini sadece ülkemiz için değil dünyada da görmek imkanı az sıkıntı yaratan, handikapların varlığının inkar edilmesi ve sonucunda da iflaslara varan sonlanmaların yaşanmasına neden olmaktadır.

Yanıtı bilinip de çözüme ulaştırılamayan konular, aile şirketlerinde o kadar benzer ki, yaşayarak gözlemlediğim birçok vakadan, okuduğum birçok kitaptan, internetin derinliklerinden ulaştığım bilgilerden oluşturulmuş sorunlar kümesinin elemanları saymakla, yazmakla bitmez. Ben bu yazımda bu sorunlara ve çözümlerini yazmayacağım.

Kısaca ey aile şirketi sahipleri başarı istiyorsanız size reçetemiz çok uzun değil, iyi bir danışman eşliğinde şu üç adımı yapın ve başarılı olun diyorum.

1. Adım: Öncelikle olmazsa olmaz kurumsallaşma. Kurumsallaşma olmadan aile şirketleri ilerleyemez.

2. Adım: Ayrıca kurumsallaşma çalışmaları yaptığımız aile şirketlerinde gözlemlediğimiz önemli bir hususta

  • Bağımsız yönetim kurulu olan,
  • Düzenli aile toplantıları yapan,
  • Aile meclisi ve anayasası olan aile şirketleri çok başarılı oluyor.

    3. Adım: Ve tecrübelerimizle sabit olan aile şirketlerinin gelecekte başarısı için yeter ki;

    • Aile bireyleri, şirket ve ailenin birbirinden farklı olduğunun ayrımına varsın ve aradaki dengeyi kurabilsin.
    • Servetin yönetimi ile şirketin yönetiminin birbirinden ayrı kavramlar olduğuna inanılsın.
    • Şirket, disiplin ve organizasyonun var olduğu profesyonel bir kimlik kazansın.
    • Yönetim üstün nitelikli profesyonelleri işe alıp motive edebilsin. Onlara görevlerini başarı ile yerine getirebilmeleri için özgürlük alanları tanısın. Aile bireyleri de onlar ‘dışarıdan gelenler’ olarak değil, takımın bir üyesi olarak benimsesin.
    • Liderlik kurumsallaştırılmaya çalışılsın.
    • Aile ve şirket içinde iletişim açık, iki taraflı ve yoğun olarak gerçekleştirilsin.
    • Ailenin şirket içindeki rolü ve yönetim biçimi açıkça belirlensin.
    • Aile içi geçimsizlikler işe taşınmasın.
    • Bağımsız olarak çalışan ve üst yönetime destek veren bir yönetim kurulu oluşturulsun.
    • Kısa vadeli günlük plan ve kazanç mantığından uzun vadeli planlama ve kazanç mantığına dönülsün.
    • Yönetimin devredilmesi çalışmalarına bir an önce ağırlık verilsin. Patronluk kendi asli rolüne dönsün.
    • Şirket sahibi patron, aile bireyleri yönetimde yetersiz kaldığında anında teşhis edip, gerekli önlemleri alsın. Gerektiğinde liderliği profesyonellere devredebilsin.

    Bütün bu koşulları yerine getirebilen bir aile şirketi kurumsal bir nitelik kazanacak ve böylece  sürekliliğini  sağlayabilecektir.

    Girişime Dönüşen Fikirler İTÜ Çekirdek Big Bang Sahnesine Yansıyor!

    $
    0
    0

    Dünya ve Avrupa kuluçka merkezleri sıralamasına Türkiye’den girmeye hak kazanan ilk merkez İTÜ Çekirdek, girişimcilik yarışması Big Bang’i 5. kez düzenliyor. Bu seneki temanın “Yansıma” olarak belirlendiği, farklı içerikler ve görsel şovlarla zenginleştirilenİTÜ Çekirdek BIG BANG 2016, 12 Kasım Cumartesi günü, saat 17.00’de İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

    Bu sene 6000’e yakın başvuru alan ve bu başvurular içerisinde 250’sinin kabul edildiği İTÜ Çekirdek’te, Big Bang sahnesinde Genel Kategori ve Otomotiv Kategorilerinde proje geliştiren yarışmacılara yer verilecek. Bu iki farklı kategoriden seçilecek 20 aday Big Bang 2016 sahnesinde kendi projelerini hayata geçirmek için yarışacak.

    Geçtiğimiz 4 yılda ülke genelinde 1.600 girişimciye destek veren İTÜ Çekirdek’in bu seneki final etabı Big Bang’e çıkacak 20 yarışmacı, toplam 3 milyon TL’lik ödülden pay almaya çalışacak.

    İTÜ Çekirdek bu yıl, melek yatırımcıları, melek yatırım ağlarını ve risk sermayesi şirketlerini Big Bang 2016 Girişimcilik Yarışması’nda girişimcilere yatırım yapmak üzere desteğe çağırarak, yatırımcı sayısını da artırdı. Big Bang sahnesinde ayrıca bu sene ilk kez olarak yatırımcılar, Big Bang sahnesine çıkarak sürpriz yatırımlarda bulunacak ve girişimcileri destekleyecek.

    Big Bang süreci

    Başvuru sayısının her yıl katlanarak arttığı İTÜ Çekirdek’te başvurular sonrasında binlerce aday bir ön etap elemesinden geçerek, Ön Kuluçka adı verilen sürece kabul ediliyor.

    Projelerin teknolojik ve inovatif niteliği, ticarileşebilme potansiyeli, ekibin niteliklerinin yanı sıra projenin ulusal veya tercihen uluslararası pazarda ölçeklenebilirliğinin göz önüne alındığı İTÜ Çekirdek’te girişimciler, bir yandan projelerini hayata geçirmeye çalışırken, hızlandırma sürecinde de profesyonellerden ve akademisyenlerden temel işletme ve girişimcilik eğitimleri alıyor. Başarılı ekipler İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi’ne dahil edilerek 1 yıl boyunca ücretsiz olarak Kuluçka Merkezi’nin sunduğu tüm olanaklardan da yararlanabiliyor.

    Big Bang 2016 Girişimcilik Yarışması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz bigbang.itucekirdek.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    TEB, Fintech Future Four ile Yüksek Girişimci Fikirleri Bekliyor!

    $
    0
    0

    Girişim Bankacılığı’ndan Melek Yatırım Platformu’na kadar birçok yenilikçi programla start up’ları destekleyen Türk Ekonomi Bankası (TEB), başlattığı Fintech Future Four Programı ile yenilikçi finans teknolojisi fikirlerine destek vermeye hazırlanıyor.

    Türk Ekonomi Bankası (TEB), Türkiye’den bankacılık ve finans dünyasını değiştirecek teknolojilerin çıkması amacıyla, finans teknolojisi konusunda fikir ve projeleri olan start up’lara özel yepyeni bir destek programı başlattı. TEB Fintech Future Four Programı bankacılık ve finans sektörünün problem ve ihtiyaçlarına inovatif çözümler üreten, takım haline gelmeyi başarmış, yaratıcı fikirler üretmeyi hedefleyen girişimcileri bekliyor.

    TEB Özel Melek Yatırım Platformu üzerinden başvuruların alındığı TEB Fintech Future Four Programı’na, yenilikçi finans teknolojisi fikirlerine sahip takımlar, 20 Ekim Perşembe gününe kadar Türkçe veya İngilizce olarak başvuru yapabilecek. Başvuru yapacak takımların istenen özelliklerdeki kısa bir video ile hayallerindeki ürünün özellikleri, kattığı değer, kaynak ihtiyaçları, zamanlama, takım ve metodolojilerini anlatmaları bekleniyor.

    Program kapsamında TEB, start up’ların fikirlerini filizlendirmek için gereken finansal destek ve ticarileşme sürecinde gereken danışmanlık desteğini sunarak girişimcilerin kendi şirketleri ile dünya çapında başarıya ulaşmasını hedefliyor. Müşterini Tanı /Bilgi Güvenliği, Roboadvisory, Sanal Müşteri İlişkileri Yönetimi, Gerçek Zamanlı Pazarlama, Yeni Nesil Ödeme/Üye İşyeri Teknolojileri, Sadakat /Oyunlaştırma konularında başvuru alan TEB, gelen başvurular arasından seçeceği 4 fikri kendi bilgi, araştırma, deneyim ve kabiliyetleri ile beraber hayata geçirmeyi istiyor.

    Mendi: “TEB Fintech Future Four Start-Up’lara İyi Gelecek”

    TEB Bireysel ve Özel Bankacılık Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Mendi, TEB olarak bankacılık ve finans dünyasını değiştirecek teknolojilerin Türkiye’den çıkacağına inandıklarını belirterek, Fintech Future Four Programı’yla yenilikçi finans teknolojisi fikirlerine yepyeni bir destek verdiklerini söyledi. Mendi, start up’ların bankalara ihtiyacı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

    “Altyapımız, tecrübemiz, ilk ürün için sağladığımız finansal destek ve projenin ilk müşterisinin hazır olması Start-Up’lara iyi gelecek. Biz bunu gerçekleştirmek için bankacılık ve finans sektörünün problem ve ihtiyaçlarına inovatif çözümler üreten, kıvrak ve yaratıcı insanları arıyoruz. Sektör olarak hayalini kurduğumuz gelecek vizyonu bizce bankalar ve start-up’ların birlikte çalıştıkları, start-up’ların yaratıcılıklarını ortaya koydukları işbirlikçi inovasyon modeliyle mümkün olabilir. Bu yüzden bugün start-up’lara ve start-up adaylarına diyoruz ki: TEB Fintech Future Four Programları’mıza katılırsanız, bankacılık ve finans dünyasının geleceğini şekillendiren teknolojiler çok yakında gelecek. TEB Fintech Future Four ile finans sektöründe dünya çapında sorunların cevabı olabilecek fikirler üretip sonrasında oluşacak değeri paylaşmak istiyoruz.”

    Program Kapsamında Start up’ları Neler Bekliyor?

    Program süresince start up’ların projelerini geliştirebilmeleri için finans kaynağı, banka verileri ve banka uzmanlarına erişimini sağlayan TEB, bu fırsatlar karşılığında ortaya çıkacak ürünün pazar şartlarındaki ilk müşterisi olmayı hayal ediyor. Ayrıca TEB’in üst düzey yöneticileri takımlar ile danışmanlık toplantılarında bir araya gelerek fikirlerin ürüne dönüşmesine yardımcı olacak.

    Unutmayın, TEB Fintech Future Four Programı’nın son başvuru tarihi 20 Ekim 2016.

    TEB Fintech Future Four Programı’na başvurmak isteyen takımlar www.melekyatirimplatformu.com web adresi üzerinden başvurularını Türkçe ve İngilizce olarak yapabilecekler.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Türkiye'nin En Büyük Kuluçka Merkezi'nin Açılışına Davetlisiniz

    $
    0
    0

    Türkiye’de ki girişimcilik ekosisteminin tüm paydaşlarına ev sahipliği yapacak ve bu alanda, Türkiye’nin en büyüğü olma özelliğine sahip Yıldız Kuluçka Merkezi’nin açılışı, 20 Ekim Perşembe günü gerçekleştirilecek.

    Yıldız Kuluçka, inovatif fikir sahibi olan girişimcilere iş fikri aşamasından ticarileştirmeye, ticarileşmeden yatırım almaya kadar olan süreçte ofis, altyapı, eğitim ve mentörlük hizmetlerini sunan bir kuluçka ve hızlandırma programıdır.

    Şubat 2014 yılında Yıldız Teknopark Davutpaşa Kampüsü B2 Blok'ta kurulan Yıldız Kuluçka, 2015 yılında Yıldız Teknopark İkitelli Kampüsü'nde kullanıma açılan kuluçka alanı ve yeni açılacak alanla birlikte üç lokasyonda hizmet vermeye devam edecek.

    Kurulduğu günden bu yana 150’den fazla girişime ev sahipliği yapan Yıldız Kuluçka, açılış töreniyle birlikte yeni ofis alanları, eğitim ve mentörlük programı, fiziksel ve sosyal imkanları girişimcilerin hizmetine sunuyor, Türkiye’nin girişimcilik ekosistemi daha da büyüyor.

    Yıldız Kuluçka Merkezi’nin açılış etkinliği, Davutpaşa YTÜ Teknopark‘ta, fon yöneticilerini, yatırımcıları, akadamisyenleri ve birçok girişimciyi biraraya getirecek.

    Yıldız Kuluçka Merkezi Açılış Programı
    15.00 - 15.30Kokteyl
    15.30 - 16.00Açılış Konuşmaları
    16.00 - 16.30Kuluçka Ofislerinin Gezilmesi
    16.30 - 17.00Yatırım Alan Girişimcilerle Pasta Kesimi

    Unutmayın, Yıldız Kuluçka Merkezi’nin açılış etkinliği 20 Ekim 2016, Perşembe günü YTÜ Davutpaşa Kampüsü Yıldız Teknopark A1 Blok'ta gerçekleştirilecek.

    Yıldız Kuluçka hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.yildizkulucka.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


    14. Bayim Olur musun? Fuarı Markalarla Girişimcileri Buluşturuyor!

    $
    0
    0

    Bu yıl 14. kez kapılarını açacak olan Bayim Olur musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı 13–16 Ekim 2016 tarihleri arasında, CNR Fuar Merkezi 5-6-7. Hollerde gerçekleştirilecek. Franchise ve Markalı Bayilik sisteminin tüm oyuncularını tek bir çatı altında buluşturan Bayim Olur musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı bu yıl ticarette başarılı çalışmalara imza atan ünlü isimlere ev sahipliği yapacak.

    İbrahim Tatlıses’in 2010 yılında Tatlıses Gıda bünyesinde kurduğu Tatlıses Çiğ Köfte ile başlayan gıda yatırımı diğer ünlülere de ilham kaynağı oldu.  Uzunköprü Köftecisi yatırımı ile oyuncu Okan Karacan’ı, bitkisel tedavileriyle dünya çapında tanınan beslenme uzmanı, Türk kimya profesörü Prof. Saraçoğlu markasıyla İbrahim Saraçoğlu’nun,  Kendi Cosmetics markasıyla şarkıcı Kendi’nin aralarında olduğu fuarda, 22.500 metrekare kapalı alanda, 3 Holl’de  400’e yakın yerli ve yabancı firma yer alacak.

    Günümüzde kendi işinin patronu olmak ve bunu yaparken daha az riskle daha fazla kazanç elde etmek isteyenlerin birinci tercihi; franchising… Bugünün rekabet koşulları kurumsal ve güçlü bir marka yaratmak için sıfırdan başlamak yerine, güçlü, bilinen ve büyük bir zincirin parçası olma avantajı birçok girişimciyi franchising sistemine yönlendiriyor. Hızla büyüyen ve binlerce girişimciye kendi işini kurma fırsatı yaratan franchising sektörü, alanında Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük fuarı olma özelliğini taşıyan Bayim Olur musun Fuarı ile katlanarak büyüyor. MedyaFors Fuarcılık organizasyonu, UFRAD işbirliği ve Coldwell Banker Türkiye Ana Sponsorluğunda gerçekleştirilecek olan fuarı, artan m2 alanı, katılımcı ve ziyaretçi oranıyla her geçen yıl dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor.

    MedyaFors Fuarcılık Gen. Md. Aycan Helvacıoğlu, “Bu yıl da çok önemli uluslararası ve ulusal markalara ev sahipliği yapıyoruz. Suudi Arabistan, Kosova, Tunus ve Katar heyetleri Türk markaları için geliyorlar. Ünlü girişimcilerimizin bu yıl katılımcımız olmasının fuara büyük renk katacağını düşünüyoruz. Hepsinin harika girişimleri var. Artık sanatçıların, sporcuların öncelikli tercihi markalaşmak ve franchise oluyor ve büyüme stratejisi olarak franchisingi seçiyorlar. Bu da girişimciyi heveslendiriyor ve markalı bayilik yatırımlarını çoğaltıyor” dedi.

    35.000 sektör profesyoneli ve yatırımcı adayının ziyaret etmesi beklenen fuar 4 gün boyunca açık olacak, franchise sektörüne katma değer sağlayacak hem de ekonominin canlanmasına büyük katkıda bulunacak.

    Konuyla alakalı Ufrad Başkanı Dr. Mustafa Aydın; "UFRAD’ın desteklediği 25. ve Medyafors Fuarcılık tarafından düzenlenen 14. Bayim Olur Musun Fuarı’nda bu yılda yüzlerce markamız ve on binlerce yatırımcı ile bir araya gelecek olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.  UFRAD olarak uzun yıllardır Medyafors ile yürüttüğümüz çok verimli ve başarılı işbirliğimiz sonucunda Fuarımız bugün dünyanın en büyük fuarlarından biri. Türkiye ve dünya Franchise sektörünü 13-16 Ekim’de İstanbul’da ağırlamaktan büyük gurur duyuyoruz.

    Asla unutmamalıyız; Markalaşma bir kültürdür. Marka dediğimiz kavramın sadece bir ürün logosu ya da bir kutunun üzerindeki amblemden ibaret değildir. Markalarımız ekonomimizin öncüler, dünyaya açılan kapılarımızdır."

    Unutmayın, Bayim Olur musun Fuarı 13–16 Ekim 2016 tarihleri arasında CNR Fuar Merkezi 5-6-7. Holl’lerde gerçekleştirilecek. Markaların bayilik/ franchise bilgilerine ve ayrıca fuarla alakalı merak edilen her türlü bilgiye  www.bayimolurmusun.com.tr web adresinden ulaşabilirsiniz.

    Franchise çalışma modeliyle iş kurmak isteyen girişimci okurlarımızı ve bu iş modeline yatırım yapmak isteyen yatırımıcı okurlarımızı fuara davet ediyor, haberimizi girişimci ve yatırımcı okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    TAİDER: Aile Şirketlerinin Küreselleşmesinde İlişkiler Ağı Önemli!

    $
    0
    0

    TAİDER Aile İşletmeleri Derneği, toplantılarında aile şirketlerindeki ihtiyaçların saptanması, değerler yönetimi, güven ilişkisinin korunması, ailede uyuşmazlıkların etkin yönetimi, kurumsallaşma, nesiller arası devir planlaması, ailede ve işte doğru iletişim gibi aile şirketleri açısından önem taşıyan konuları gündeme taşıyor.

    TAİDERüyeleri ve ülkemizin önde gelen aile şirketi temsilcileri ile gelecek nesil üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği, 5 Ekim Çarşamba günü, Ankara Sanayi Odası’nda düzenlenen toplantıda açılış konuşmasını yapan TAİDER Aile İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sumer Tömek Bayındır Dernek hedef ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi.  Tıpkı yürürken ayağın zemine, zeminin ayağa karşı koyması veya suya karşı gelen kulaçlar gibi farklı fikirlerin sürtüşmesinden çıkan itici gücün bir ivme enerjisi yarattığını söyleyen Bayındır, bu bütünsel anlayış ve enerjinin iş sahiplerince doğru yönetilmesi halinde ailede ve işte başarının yakalanacağını sözlerine ekledi.

    TAİDER Ankara temsilcisi ve Canpa Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan, aile şirketlerinin farklı nesillerinin biraraya geldiği TAİDER etkinliklerinde paylaşılan tecrübenin üyelerin aile ve iş hayatlarına olumlu yansımaları olduğunu gördüğünü ve bunun vazgeçilmez değerde olduğunu söyledi.

    Panelde konuşan Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı“Aile işletmeleri dünyada ekonominin yüzde 70’ine yakınını taşıyor. Türkiye’de ise aile işletmeleri ekonominin neredeyse yüzde 95’ini taşıyan önemli bir konumda. Türkiye olarak 2023’te dünyadaki en büyük ilk 10 ekonomi arasında yer alma hedefimiz bu şirketlerle, bu markalarla olacak. Bu yüzden aile işletmelerinin küresel ilişkiler ağını güçlendirmesi büyük öneme sahip. Aile işletmeleri olarak başarımızı daha küresel noktaya taşımak ve büyümek için yerel ve uluslararası ilişkileri doğru yönetmek ve doğru iletişim kurmak kritik bir nokta” dedi.

    İletişim ağı kurmada davranış biçimleri ve alışkanlıkları hakkında dünyadan ve Türkiye’den örnekler vererek sözlerine başlayan EU Kurumsal Danışmanlık Kurucu Ortağı Erkut Uludağ, uzun soluklu iş ilişkileri geliştirmek için bulunulan ortamda paylaşıma açık ve doğal olmanın önemini vurguladı.  İlişki ağını yönetirken en az bir sene öncesinden plan yapmak ve bu konuya emek ve zaman harcamak gerektiğinin altını çizdi.

    Toplantının son bölümündeki soru-yanıt kısmında, katılımcılar merak ettikleri konuları yöneltme imkânı bulurken, toplantının sonunda tüm konuşmacılara değerli paylaşımlarından ötürü TAİDER’e özgü tasarlanan“ailede birlik” temalı seramik anı hediyesi verildi. Etkinlik, tüm katılımcıların toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.

    TAİDER hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.taider.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Dünyanın Merak Ettiği İsimler 22-23 Kasım’da Bilişim Zirvesi’de!

    $
    0
    0

    Bilişim Zirvesi’16 - ICT Summit etkinliği bu yıl, dünyanın yakından takip ettiği isimlerin de yer aldığı 200’ün üzerindeki konuşmacının katılımıyla ve“Dijital Evrim ile Endüstri 4.0” ana temasıyla 22-23 Kasım tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak.

    Uluslararası kimliği, köklü, güçlü, özgün ve zengin içerikli yapısıyla alanındaki en önemli platform olan Bilişim Zirvesi’nde bu yıl“Dijital Evrim ile Endüstri 4.0” ana temasında, “No way out! (Kaçış yok)” mottosu işlenecek. Zirvede dijital evrimin yol haritası oluşturulurken, Endüstri 4.0 dalgasını yakalamanın ipuçları da masaya yatırılacak.

    Bilişim Zirvesi’16 – ICT Summit etkinliği bu yıl 22-23 Kasım tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde dünyaca tanınmış konuşmacıların konuk olarak katıldığı etkinliklerle gerçekleşecek. Konuşmacılar arasında öyle isimler var ki onların söylediklerini bütün dünya merakla bekliyor. T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Bilgi Teknolojileri Kurulu Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan’ın da davetli olduğu Bilişim Zirvesi’16’da “Digital Evrim’in Organizasyonu” kitabının yazarı Sriram Narayan ve Robert Bosch Engineering and Business Solutions Başkan Yardımcısı & İşletme Birimi Başkanı Gaur Dattatreya tüm dünyanın merakla beklediği konuşmacılar olacak.

    “Digital Evrim’in Organizasyonu” kitabında Sriram Narayan Dijital Evrim sürecinde CIO bakışı ile Dijital dünyaya hazırlanırken önündeki fırsatlar ve engeller nelerdir? Dijital transformasyon hangi araçlardır, hangi yöntemler ile mümkün olabilir? sorularının cevaplarını veriyor. Alanında “dünyada okunması gereken 10 kitaptan birinin yazarı” olarak tanınan Sriram Narayan, dijitalleşmede iş analizinin yeni tanımını yapıyor ve nasıl olması gerektiğinin altını çiziyor.

    Robert Bosch Engineering Başkan Yardımcısı Gaur Dattatreya ise endüstiri 4.0 bağlantısı ve entegrasyonu süreci, bunun sonrasında bizi nasıl bir dünya bekliyor, bu dünya ne kadar güvenli olacak, geleceğin otomobilleri nasıl olacak, endüstri ve sanayi 4.0’ın hangi süreçlerden geçmesi gerekiyor? sorularının cevaplarını katılımcılarla paylaşacak.

    Bilişim Zirvesi’16 - ICT Summit etkinliği hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.bilisimzirvesi.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi bilişim sektöründe faaliyet göstren okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Endüstriyel Üretimde Büyümede Nasıl Lider Olunur?

    $
    0
    0

    KPMG, küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdı. KPMG Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, ABD, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey şirket yöneticisiyle yapılan ankette üç başlığın ön plana çıktığını belirterek,“Önümüzdeki iki yıl, özellikle Asyalı şirketler çok agresif büyüyecek. Asyalı üreticiler yeni pazarlar için gaza basıyor, rekabet artacak. Batılı üretici artık “Çin’de üret” yerine “Çin’e sat” stratejisine geçti” dedi.

    KPMG’nin Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey yöneticiyle yaptığı ankete havacılık, uzay ve savunma, otomotiv, holdingler, tıbbi cihazlar, mühendislik, sanayi ürünleri ve metaller olmak üzere 6 farklı sektörden yöneticiler katıldı. Yıllık geliri 5 milyar doların üzerinde olan şirketlerde görevli yöneticiler, “Endüstriyel üretimde büyümede nasıl lider olunur?” sorusunu yanıtladı.

    KPMG Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, “Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış 2016” başlıklı raporda toplanan anketin sonuçlarını analiz etti. Önümüzdeki 2 yıl özellikle Asyalı şirketlerin“çok agresif büyüme” hamlelerine tanık olunacağını belirten Ölekli, “Pek çok pazarda sınırlı büyüme beklentisi hakim olsa da üreticilerin, pastadan daha fazla pay alabilmek için yeni teknolojilere yatırım yapmaları veya rakiplerinin pazar payını çalabilmek için acımasız bir rekabete girmeleri gerekecek. Katılımcıların yüzde 92’si büyümek için yeni coğrafi pazarlara, yüzde 80’i yeni sektörlere girmeyi planlıyor” şeklinde konuştu.

    Büyüme Konusunda Üreticiler İstekli

    Ölekli şöyle devam etti: “Yaptığımız anketin sonuçlarından anlıyoruz ki; üreticiler, büyüme konusunda her zamankinden daha istekli. Ankete katılımcıların yüzde 74’ü önümüzdeki 2 yıl boyunca büyümenin kendileri için yüksek öncelik taşıyacağını, yüzde 31’i ise önümüzdeki 12-24 ay boyunca çok yüksek öncelik verileceğini ifade ediyor. Üretim sektöründeki yöneticilerin çoğunluğu büyüme hedeflerine ulaşmak için agresif tutum sergilemeyi planlıyor. Asyalı yöneticiler, agresif büyüme konusunda daha kararlı iken özellikle Japon katılımcıların yüzde 41’i çok agresif büyüme yaklaşımına sahip. ABD’lilerin ise yüzde 11’i, Almanlar’ın yüzde 8’i çok agresif strateji izleyeceğini söylüyor.”

    Sihirli Sözcük: İnovasyon

    Ölekli, anketin sonuçlarına ilişkin de“Başarılı ürün / hizmet sunmak isteyen şirketlerin, müşterileri anlayarak onlar için değer yaratmaya çalışarak müşteriyle birlikte inovasyon yapması gerekiyor. Üreticilerin gelecekte karşılaşabileceği en büyük zorluğun bu olacağı görülüyor” dedi. Ölekli,“Anketten anlıyoruz ki çığır açan inovasyonlara odaklanan üreticilerin yüzde 56’sı pazara bir veya birkaç yeni ürün çıkarmak için yatırımlar yapacağını belirtiyor” şeklinde konuştu.

    Ar-Ge’ye Yatırım Artacak

    Üreticilerin Ar-Ge ve inovasyona yaptıkları yatırımları artırmaları gerektiğine dikkat çeken Ölekli,“Katılımcıların yüzde 21’i önümüzdeki 2 yıl boyunca gelirlerinin yüzde 10’undan fazlasını Ar-Ge’ye yatırmayı planlıyor. Yüzde 49’u ise gelirlerinin en az yüzde 6’sını Ar-Ge için harcayacağını belirtiyor. Çinli, Japon ve Hintli katılımcıların yarısı bu grupta yer alıyor. Sektörleri ise otomotiv ve holdingler” dedi.

    Sensörler, Yapay Zeka, Robotlar

    Ölekli şöyle devam etti: “Sensörler ile iletişim ve bilişsel zeka alanındaki gelişmelerin, otomotiv, ağır sanayi, tıbbi cihazlar ve akıllı bina/altyapı gibi pek çok sektörde büyük değer yaratacağı görülüyor.3D baskı ve katmanlı üretim teknolojileri, yapay zeka ve bilişsel bilgi işlem teknolojileri, robotların kullanıldığı üretim bantları yatırım çekecek alanlar olacak. Üreticiler yeni sektöre girmelerine yardımcı olacak yeni işletmelere, modellere ve teknolojilere önemli yatırımlar yapıyor. Mobil platformlara yatırım yapan otomotiv üreticilerinden ticari siber güvenlik hizmetlerine yatırım yapan savunma sanayi yüklenicilerine kadar tüm üreticiler bir taraftan ana faaliyet alanlarında ezber bozan iş modellerine karşı kendilerini korumayı sürdürüyor diğer yandan müşteriyle bağlantılı kalabilmenin yollarını arıyor.”

    Yeni Pazarlara Açılma Trendi Başladı

    KPMG’nin küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdığı ankete göre pek çok üretici ortalamanın üzerinde büyüme kaydedebilmek için yeni pazarlara girmeleri gerektiğini çok iyi biliyor. Bu nedenle üreticilerin daha agresif davranması bekleniyor. Rakamsal olarak da bu durum ankette görülüyor: Üreticilerin yüzde 87’si yeni pazarlara girmek için geçen 2 yılda adımlar atmış durumda. Yüzde 92’lik kısmı ise gelecek 2 yıl içinde bu yönde adımlar atmayı planlıyor.

    Asya’dan Gelen Rekabet Azalmayacak

    KPMG çalışmasında, Asya’dan gelen rekabetin yavaşlayacağını veya azalacağını düşünenlerin büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağı belirtilerek, “Asyalı üreticiler yeni pazar payları kazanma ve büyümeyi hızlandırma çabalarını artırmayı planlıyor. Bu da yoğun bir rekabete işaret ediyor” deniliyor.

    Yurt Dışı Yatırımlardan Maliyet Avantajı Bekleniyor

    Anketin sonuç kısmında şu bilgilere yer veriliyor:“Yurt dışına açılmanın sadece maliyet düşürme stratejisi olduğu günler geride kaldı. Üreticiler yurt dışı yatırımlarından hem brüt gelir hem de net kar artışı bekliyor. Yine de maliyet hala önemli bir unsur. Katılımcıların yüzde 43’ü yurt dışı yatırımların ilk nedeninin düşük maliyetli üretim fırsatları olduğunu söylüyor. Maliyet düşürmek için yurt dışında yatırım yapmayı planlayanların başında Hintli yöneticiler geliyor. Onları ABD’liler izliyor. Katılımcıların yüzde 34’ü ise yeni pazarlara girmek için yatırım yaptığını ifade ediyor.”

    “Çin’de Üret” Yerine “Çin’e Sat” Stratejisi

    KPMG çalışmasında üreticinin “Çin’de üret” stratejisinin yavaş yavaş “Çin’e sat” şeklinde değiştiğine dikkat çekilerek şu yoruma yer veriliyor: “Batılı üretici artık ‘Çin’e sat’ stratejisinden bahsediyor. Tabii bu farklı beceriler, kurumsal yapılar ve satış stratejileri gerektiriyor. Bununla birlikte yeni pazarlara girmek için yatırım yapma olasılığı en yüksek kesim, gelişmekte olan Hindistan, Çin gibi pazarlardaki katılımcılar. Çinli katılımcıların yüzde 44’ü, Hintl katılımcıların ise yüzde 47’si yurt dışı yatırımların temel nedenini ‘yeni pazarlara girmek’ diye açıklıyor.Yeni pazarlara girmek pek çok üretici için büyüme denkleminin sadece bir parçası.”

    Hizmet de Değişecek Ürün de

    KPMG anketine göre üreticiler büyümek için mevcut işleri üzerinde önemli hatta köklü değişiklikler yapmayı planlıyor. Üreticilerin yüzde 80’inden fazlası, sundukları ürün veya hizmeti önümüzdeki 2 yıl içinde değiştirmek istediğini söylüyor. Yeni teknolojilerden ve müşteri taleplerinden faydalanmak isteyen ABD’li katılımcılar sundukları “hizmet” portföyünü değiştirmeyi planlıyor. Alman katılımcılar ise “ürün” portföyünü değiştirmekten söz ediyor.

    Kritik Soru: Ya Tedarik Zinciri?

    KPMG çalışmasının sonuçlarından biri de tedarik zincirlerinin nasıl yapılanacağıyla ilgili oldu. Buna göre, üreticilerin yeni pazarlara girmeye ve yeni ürünler geliştirmeye bu kadar odaklandığı bir ortamda en kritik soru, tedarik zincirinin büyümeye ne kadar hazır olduğu.

    Nitekim üreticiler, büyüme planları önündeki en büyük 3 riski

    • Ekonomik kırılma,
    • Pazardaki kırılma,
    • Tedarik zincirindeki başarısızlık

    diye sıralıyor.

    En Çok Yatırım Çekecek Teknoloji: Nesnelerin İnterneti

    KPMG çalışmasında tedarik zincirinin önceliklerinin sektörlere göre değişebildiği belirtildi. Çalışmada, en hızlı gelişen, en fazla ilgi ve yatırımı çekecek teknoloji unsurunun“nesnelerin interneti” olduğuna dikkat çekildi. Buna göre İngiltere ve ABD’den katılımcılar, nesnelerin internetini destekleyecek teknoloji ve araçlara yapılacak yatırımları küresel öncelikli olarak görüyor.

    Organik Ama Hızlı Büyüme

    KPMG çalışmasında ayrıca şu bilgilere yer verildi: “Hiçbir yönetici yavaş büyümek istemiyor. Ama katılımcılar hedeflerine ulaşmak için öncelikli olarak organik büyümeyi tercih ediyor. Bunun için belirledikleri süre ise en fazla 3 yıl. Birleşme ve satın alma yerine organik büyümeyi tercih edenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. Birleşme ve satın almayı en fazla tercih edenler ise Asyalı katılımcılar. Çinli yöneticilerin yüzde 56’sı, Japonların yüzde 53’ünün tercihleri bu yönde.”

    KPMG Türkiye hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz home.kpmg.com/tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Ülkemize Güvenen, Yatırım Yapan Asla Pişman Olmayacak!

    $
    0
    0

    23. Dünya Enerji Kongresi’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de, enerjinin her alanında ciddi bir yatırım potansiyeli mevcuttur. Bunun için tüm enerji şirketlerini ülkemizde yatırım yapmaya davet ediyoruz. Türkiye’ye güvenen, bu ülkeye yatırım yapan asla pişman olmamıştır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen 23. Dünya Enerji Kongresi’nin açılış oturumuna katıldı. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ev sahipliğinde düzenlenen kongreye katılımlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan da refakat etti.

    Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Devlet Başkanı Nicolas Maduro Moros, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra 82 ülke temsilcisi ve uluslararası kuruluşların yöneticileri ile enerji alanında dünyanın önde gelen aktörlerinin de hazır bulunduğu açılış oturumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

    “Barış İçin Paylaşalım Mesajını Tüm İnsanlığa Ulaştırmayı Hedefliyoruz”

    Kongreye ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti ve kongrenin katılan ülkeler ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisini ifade ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın‘enerji olimpiyatları’ olarak nitelenen kongrenin Türkiye’deki toplantısında“Barış İçin Paylaşalım” mesajını tüm insanlığa ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti.

    Kongrenin, enerji konusunda geleceğe yönelik vizyon ve senaryolar hakkında görüş alışverişinde bulunulan bir zemin hâline dönüştürülmesini ve enerjinin barış ile adaletin aracı hâline getirilmesini sağlamayı amaçladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak, söz sahibi olduğumuz tüm uluslararası platformlarda her fırsatta dile getirdiğimiz Afrika’da enerjiye erişim konusu, elbette bu kongrenin de önemli gündem maddelerinden biri olacaktır” diye konuştu.

    “Ülkemizin Afrika'ya Yaklaşımı Herhangi Bir Çıkar Kaygısına Dayanmıyor”

    Bu konuyu, geçtiğimiz Mayıs ayında, yine İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi’nde de ayrıntılı şekilde ele aldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye’nin Afrika’da yaşanan sorunlara bakışı, bu coğrafyayla ilgilenen diğer ülkelerin çoğundan farklıdır. Her şeyden önce, ülkemizin ve milletimizin tarihinde sömürgecilik utancının olmadığını, bir kez de burada, sizlerin huzurunda altını çizerek ifade etmek istiyorum. Bugün de ülkemizin Afrika’ya yaklaşımı, ne doğal kaynak, ne beşeri kaynak, ne de başka herhangi bir çıkar kaygısı esasına dayanıyor. Biz öncelikle, Orta ve Kuzey Afrika’yla tarihten gelen güçlü ve tamamen insani değerler üzerine kurulu bağlarımızı yeniden canlandırmanın peşindeyiz. Bunun yanında, Afrika’nın tamamını, dünyada el uzatılmadık mağdur ve mazlum bırakmama anlayışımızın bir tezahürü olarak kucaklamanın çabası içindeyiz. Bu coğrafyadaki çalışmalarımızı, ‘Afrika’nın imkânlarını Afrikalılarla birlikte değerlendirme’ ilkesiyle yürütüyoruz.”

    G-20 Enerjiye Erişim Eylem Planı

    Afrika’daki insanların dünyadan beklentisinin, farklı niyetlerle ortaya konan dayatmalar değil,‘Afrika sorunlarına Afrika çözümleri’ olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla 2015 yılındaki dönem başkanlığı sırasında ‘sağlam, sürdürülebilir ve dengeli’ büyümenin yanı sıra ‘kapsayıcı’ büyümeyi de G-20’nin temel hedeflerinden biri hâline getirdiklerini söyledi.

    Enerji sorunu çözülmeden; kalkınmadan, yatırımdan, büyümeden, sağlıktan, beslenmeden ve ısınmadan bahsedilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakınız bugün dünya genelinde elektrikten mahrum olan 1,1 milyar insanın 650 milyonu Sahraaltı Afrika’da yaşıyor. Dünyanın kuzeyi zenginlik ve refah içinde yaşarken, güneyi en temel ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekiyor. Bölgedeki durumun aciliyeti nedeniyle, çalışmalarımızı burası üzerinde yoğunlaştırdık. Dönem Başkanlığımız sırasında liderler seviyesinde onaylanan bir çalışma da, G-20 Enerjiye Erişim Eylem Planı olmuştur. Bu planın enerjiye erişim alanında var olan çalışmaların daha iyi koordine edilmesine yardımcı olacağına inanıyorum.” diye ekledi.

    “Enerji Talebimiz, Yılda Yüzde 6-8 Arasında Artış Gösteriyor”

    Türkiye’nin, enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülke olduğuna, ancak özellikle son 14 yıldır, dünya ortalamasının üzerinde bir büyüme performansına sahip olduğuna işaret ederek, bu durumun Türkiye’nin enerji talebinin yılda yüzde 6 ile 8 arasında artış gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu talebi karşılamanın yanı sıra Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlamak ve enerji sepetini çeşitlendirmek için de çalıştıklarını söyledi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin; Orta Doğu ve Hazar Havzası başta olmak üzere, dünyanın ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin yaklaşık üçte ikisinin bulunduğu bir bölgede yer aldığına dikkat çekti ve sözlerini şöyle sürdürdü:“Bu bölgelerdeki enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması noktasında çok önemli projelere öncülük ettik. Mavi Akım, İran ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hatları ile Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü projeleri, Türkiye’nin bu alandaki konumunu küresel ölçekte tescillemiştir. Azeri petrolü başta olmak üzere, Hazar petrolünün Ceyhan’a akışını sağlayan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattını da hayata geçirdik.”

    “Doğal Gaz İçin En Karlı ve Ekonomik Güzergah Türkiye”

    Azerbaycan’la birlikte Güney Gaz Koridoru’nun belkemiğini teşkil eden Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) projesinin inşa edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TANAP ve bu hattın devamını oluşturacak Trans Adriyatik Boru Hattıyla, Azeri gazı Türkiye’yle birlikte Avrupa piyasalarına da ulaşmış olacak. Türkmen gazının da bu projenin bir parçası olması için yoğun çaba harcıyoruz. Rusya’nın, hâlihazırda Balkanlar üzerinden aldığımız gazı doğrudan Karadeniz üzerinden ülkemize sevk etmeyi öngören Türk Akımı Projesine olumlu bakıyoruz. Bu projenin ikinci aşaması, Avrupa doğal gaz piyasalarındaki gelişmelere bağlı olarak geliştirilecektir. Diğer taraftan, Doğu Akdeniz gazı da, kaynak çeşitlendirme çalışmalarımızda yeni bir alternatif durumuna geliyor. Yapılan araştırmalar, bu gaz için en karlı ve ekonomik güzergâhın Türkiye olduğunu gösteriyor” dedi.

    Türkiye’nin doğal gaz ve enerji ticaret merkezi hâline gelebilmesi adına yeni ve önemli yatırımların arifesinde olunduğuna dikkat çekerek, sene sonunda ve 2017 yılında çok kritik adımları atıp bu alanda büyük yatırımları gerçekleştireceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece doğal gaz ticaretinde bölgemizdeki tüm ülkeler için güvenilir bir ortak hâline gelme hedefimize bir adım daha yaklaşacağız. Tabii enerji dediğimiz zaman özellikle doğal gaz dediğimiz zaman bunun üç tane boyutu var. Bir tedarik, iki taşıma, üç tüketim… Biz tedarikçi bir ülke değiliz. Biz tüketici ve taşıyıcı bir ülke konumundayız. Bu özelliğimizi tüp teknoloji ile bütünleştirmek suretiyle tedarikle bir araya getiriyoruz. İşte Avrupa’nın doğal gaz arz güvenliğine de ayrıca katkı sağlıyoruz. Bu çerçevede, Rusya Federasyonu, Cezayir ve Norveç’ten sonra Avrupa’ya dördüncü doğal gaz koridorunu oluşturmak amacındayız. TANAP projesinin hayata geçmesiyle, Avrupa’nın doğal gaz tedarikinde yeni bir alternatif ortaya çıkmış olacaktır. Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü ile ilk somut adımı atılan bu projenin, Avrupa için de önemli olduğuna inanıyoruz”şeklinde konuştu.

    Üçüncü Nükleer Santral Projesi

    Önem verdikleri bir diğer alanın da nükleer enerji olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2010’da Rusya Federasyonu ile Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesinin gerçekleştirilmesine yönelik hükûmetler arası bir anlaşma imzaladıklarını, Japonya ile Karadeniz kıyısında tesisine karar verilen Sinop Nükleer Güç Santrali projesi için bir anlaşma yaptıklarını ve şu anda üçüncü nükleer santral projesini hayata geçirmenin arayışı içinde olduklarını bildirdi.

    Hedeflerinin önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 10’unun nükleer enerjiden karşılanması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, yenilenebilir enerji açısından önemli ve ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Güneş, rüzgâr ve hidrolik kaynakların enerji sepetimizdeki payının yüzde 30’a çıkarılması yönündeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Görüldüğü gibi Türkiye’de, enerjinin her alanında ciddi bir yatırım potansiyeli mevcuttur. Bunun için tüm enerji şirketlerini ülkemizde yatırım yapmaya davet ediyoruz. Türkiye’ye güvenen, bu ülkeye yatırım yapan asla pişman olmamıştır, bundan sonra da pişman olmayacaktır” dedi.

    “Enerji Yatırımları Küresel Büyüme Üzerinde de Çok Olumlu Etki Yapacak”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde düşen petrol fiyatlarının enerji yatırımlarını olumsuz etkileme ihtimali üzerinde önemle durulması gerektiğini, doğal gaz fiyatlarının da bu eğilimi izlemesi muhtemel olduğunu ifade etti ve bugün ertelenen yatırım kararlarının gelecekte enerji güvenliği üzerinde olumsuz etki etmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti.

    Bunu önlemek için daha yakın bir koordinasyon ve iş birliği içerisinde çalışmanın gereğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:“Yine, enerji dâhil olmak üzere, küresel altyapı yatırımlarının finansman ihtiyacını karşılamak için kamu ile özel sektör arasında yakın iş birliği şarttır. Özel sektörün dinamizmi ile kamunun yatırım ihtiyaçlarını verimli bir iş birliği çerçevesinde bir araya getirebileceğimizi düşünüyorum. Enerji alanında gerçekleştirilecek yatırımlarda arzu edilen rakamlara ulaşılması, küresel büyüme üzerinde de çok olumlu etki yapacaktır. Tüm bu projelerin ve yatırımların, sürdürülebilir kalkınma anlayışıyla yürütülmesi gerektiğini asla unutmamalıyız. Geçtiğimiz yıl, bu bakımdan tarihî önemde gelişmelere şahitlik ettik. 2015 Eylül’ünde New York’ta 2030 Gündemini, Aralık ayında ise Paris İklim Anlaşmasını kabul ettik. Bu uluslararası zemin, küresel bir sınama olan iklim değişikliğiyle mücadelede yeni iş birliği imkânları ortaya çıkarmıştır.”

    Zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olmanın, her zaman ve tek başına zenginlik, huzur ve güvenli bir geleceği beraberinde getirmeyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Orta Doğu, Kuzey ve Batı Afrika, Güney Amerika bölgelerinde bu gerçeğin pek çok tezahürünü gördük, görüyoruz. Hatta enerji başta olmak üzere, temel insani ihtiyaçlara erişim konusunda dahi, bu bölgelerde ciddi sıkıntı yaşayan geniş toplum kesimleri vardır. Bilhassa, komşu coğrafyamız olan Orta Doğu bu bakımdan çok çarpıcı örneklere sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.

    “Orta Doğu'ya Huzur ve Barış Getirmek İçin Gelin El Ele Verelim”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti:“Dünyanın dört bir yanından gelen siz değerli devlet başkanlarına, siz kıymetli katılımcılara sesleniyorum: Suriye’ye, Irak’a, Orta Doğu’ya huzur ve barış getirmek için gelin el ele verelim. Halep’teki küçük bir çocuk şöyle ufka baktığında içi umutla dolmalı. Ancak bugün Halep’te ufka bakan çocuklar sadece helikopterlerin ve uçakların kendilerini hedef alan bombalarını görüyor. Musul’da ufka bakan bir çocuk özgürce gelecek hayalleri kurabilmeli. Ancak bugün Musul’daki çocuklar ufka baktıklarında, sadece DEAŞ zulmüyle DEAŞ sonrası maruz kalma korkusu yaşadıkları mezhepçilik tehdidinin mukayesesini yapabiliyor. Bunun için biz diyoruz ki, Suriye’de çatışmaların durması ve insani yardımların hiçbir kısıtlama olmadan ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için gelin hep birlikte gayret sarf edelim. Musul’un hem DEAŞ tehdidinden, hem mezhepçilik baskısından kurtarılabilmesi için gelin birlikte mücadele edelim. Kongremizin temasında ifade edildiği gibi, gelin barış için elimizdeki imkânları en iyi şekilde kullanalım, gelin yeni ufukları hep birlikte kucaklayalım.”

    Dünyaya yaptıkları adalet, barış, istikrar, güvenlik çağrılarının, içi boş retorikten, samimiyetsiz beyanlardan ibaret olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine biz savunduğumuz her değeri, bedelini en ağır şekilde ödeyerek yaşayan, tecrübe eden bir ülkeyiz. Bu bedel kimi zaman ekonomik krizlerde olduğu gibi maddi sınırlar içinde kalırken, kimi zaman da 15 Temmuz’da yaşadığımız gibi kanla ödenebiliyor” dedi.

    “Bu Kongre Vesilesiyle İstanbul'a Gelerek Demokrasimize Destek Verenlere Teşekkür Ediyorum”

    Yaklaşık 3 ay önce, Türkiye Silahlı Kuvvetleri içine sızmış bulunan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu bir grup teröristin, milleti, demokrasiyi, ülkenin bağımsızlığını hedef alan bir darbe girişiminde bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, polis teşkilatımızın binaları ve birçok kurumumuz bombalandı. Sivil insanlarımızın üzerine helikopterlerle, tanklarla, ağır silahlarla ateş açıldı. Milletimizin cesareti, direnişi ve kahramanlığı sayesinde bu girişimi akamete uğrattık. Bu hain saldırı sırasında 241 vatandaşımız şehit olurken, 2 bin 194 vatandaşımız da yaralandı, gazi oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Fetullahçı Terör Örgütü ve onun Pensilvanya’da yaşayan elebaşı vardır. Sizler de bu hain terör eyleminden 3 ay sonra bu kongre vesilesiyle İstanbul’a gelerek ülkemize, milletimize, demokrasimize destek vermiş oldunuz. Hepinize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Umarım sizin bu asil duruşunuz, hâlâ Türkiye’ye açıkça destek vermekten imtina eden, hâlâ darbeci teröristleri bahane ederek bize insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkan birilerine örnek olur.”

    “Türkiye, Tüm Terör Örgütleriyle Mücadele Edecek İmkana ve Kararlılığa Sahip”

    Türkiye’nin terörle mücadeledeki tek sorununun bu olmadığını, Türkiye’nin FETÖ yanında, PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin de yoğun saldırısı altında olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin Suriye ve Irak’a olan ilgisinin en önemli sebeplerinden biri de, bu ülkelerde faaliyet gösteren DEAŞ ve PKK-YPG mensubu teröristlerin ülkemize yönelik saldırılarıdır” sözlerine yer verdi.

    Önceki gün Ankara’da bombalı araçla eylem yapmak üzere hazırlık içinde olan iki PKK militanının, güvenlik güçlerince yakalanmak üzereyken kendilerini havaya uçurduklarını hatırlatarak, dün de Hakkâri Şemdinli’de gerçekleştirilen terör saldırısını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, huzurunu hedef alan bu kalleş saldırıların başarıya ulaşma imkânı asla yoktur ve olmayacaktır. Bu saldırılar, güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları neticesinde hareket alanları her geçen gün daralan terör örgütünün son sesini duyurma çabalarıdır. Türkiye, tüm bu terör örgütleriyle mücadele edecek imkâna ve kararlılığa sahiptir” açıklamasını yaptı.

    “Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki Mücadelesi, Hayati Bir Zorunluluk”

    “Mademki terör küresel bir sorundur, öyleyse ülkemizin bu mücadelesine diğer devletlerden destek beklemek de hakkımızdır. Bunun için kendi topraklarımızda nasıl yoğun ve başarılı bir mücadele yürütüyorsak, ülkemize yönelik terör tehditlerinin kaynağı durumundaki Suriye ve Irak’ta da aynı hakka sahip olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki mücadelesinin alelade bir tercih değil, hayati bir zorunluluk olduğunu kaydetti.

    Dünyanın enerji kaynaklarının güvenliğinin de, bu bölgelerin terör örgütlerinden ve terörist faaliyetlerden arındırılmasına bağlı olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Dolayısıyla biz, kendi millî güvenliğimizle birlikte dünyanın enerji güvenliği için de mücadele ediyoruz. Dünya Enerji Kongresinden sizler aracılığıyla bu doğrultuda verdiğimiz mesajların, ilgili tüm muhataplara açık ve net şekilde ulaşacağına inanıyorum. Bu duygularla, bir kez daha kongremizin başarılı geçmesini, enerji sektörü ve tüm insanlık için hayırlı neticelere vesile olmasını diliyorum.”

    www.tccb.gov.tr kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Girişimciler, Şirketinizdeki Hile ve Suistimalleri Nasıl Belirliyorsunuz?

    $
    0
    0

    Hile; aldatma, gizleme veya güven ihlali şeklinde nitelendirilebilecek yasa dışı her hangi bir eylemdir. Bu hareketler şiddet veya güç kullanımına bağlı değildir. Hile bireyler veya örgütler tarafından yapılabilir.

    Bir çalışanın içinde bulunduğu işletmenin kaynaklarını ve varlıklarını kasıtlı olarak uygun olmayan bir biçimde kullanarak veya ele geçirerek haksız kazanç sağlaması, çalışan hilesi olarak tanımlanmaktadır. Hile denetiminin amacı, işletmedeki çalışanların, kendilerine yasa dışı bir yarar sağlamak amacıyla aldatma içeren kasıtlı bir hareketlerinin bulunup bulunmadığının tespitidir. İşletmelerde yapılan hileler hem sıklık açısından, hem de tutar açısından giderek artmaktadır. Geçtiğimiz 20 yılda gerçekleşen uluslararası büyük şirket skandalları (Enron, Worldcom, Adelpia, Parmalat) gibi hile denetiminin önemini ve denetçilerin sorumluluğunu ön plana çıkarmıştır.

    Yapılmış yada henüz gerçekleşmeyen muhasebe hileleri, yalnızca şirket sahiplerini ve yatırımcıları değil, çalışanları, kredi kuruluşlarını, devlet ve denetim firmaları ve diğer hak ve menfaat sahiplerini de büyük ölçüde kayıplara uğratmakta, ülke ekonomilerini olumsuz etkilediği bilinmektedir.

    Hile ya da suistimali çözmek için hilekar gibi düşünmeyi bilmek ve öğrenmek şarttır.

    En genel tanımıyla Çalışan Hilesi ve Beyaz Yakalı Suçları; bir çalışanın içinde bulunduğu işletmenin kaynaklarını ve varlıklarını kasıtlı olarak uygun olmayan bir biçimde kullanarak veya ele geçirerek haksız kazanç sağlaması sonucunda ortaya çıkan ve şiddet içermeyen suçlar olarak tanımlanabilir.

    Hile ve Beyaz Yakalı Suçlarında aşağıda sıralanan unsurların yer alması beklenir:

    • Hile eylemi, gizlice sürdürülen bir faaliyettir,
    • Hilekarın kendisine yarar sağlaması beklenir,
    • Mutlaka kasıt unsuru bulunmaktadır,
    • Hilenin kurbanı bir şekilde aldatılır,
    • Hile eyleminden kurban kişi veya işletme zarar görür.

    İşletme içi hile türleri 3 farklı şekilde özetlenebilir. Bunlar:

    • İşletme Varlıklarının Kişisel Amaçlı Kullanımı
    • Hileli Mali Raporlama Yolsuzluklar,
    • Suistimaller ve Ahlaki Olmayan Davranışlardır.

    Belirtilen bu 3 farklı hile türü için tespit edilen belirtiler altı ayrı başlıkta açıklanmaktadır. Bu başlıklar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

    • Muhasebe ile ilgili anormallikler
    • Olağan Olamayan Davranışlar
    • İç Kontrol Yapısı Zayıflıkları
    • Analitik Anormallikler
    • Çeşitli İhbar ve Şikayetler
    • Aşırı Yaşam Biçimleri

    Hile konusunda yapılan araştırmalardaki bazı önemli tespitler şöyledir:

    • Genel olarak çalışanların % 10 ’u planlı olarak hile yapmaktadır, % 75 ’i de fırsat oluşması halinde hile yapma eğilimindedir,
    • ABD’de işletmeler yıllık gelirlerinin % 6 ’sını hile yoluyla kaybetmektedir. Ekonomistler Türkiye’deki oranın %8-%10 civarında olduğunu tahmin etmektedir,
    • İşletmelerin çalışan hilelerini ortaya çıkarabilme süresi ortalama 17 aydır,
    • Hilelerin % 40 ’ını kadınlar, %60’ını erkekler yapmaktadır,
    • Hilelerin % 70 ’lik kısmı en az 4 yıl ve üzeri çalışanlar tarafından yapılmaktadır.

    İşletmelerde hileye olanak sağlayan başlıca koşullar şunlardır;

    • Etkisiz kurumsal yönetim, zayıf “Tepe Etkisi”,
    • Finansal başarılar için sağlanan yüksek düzeyli teşvikler,
    • İşletmenin kurallarında, düzenlemelerinde ve politikalarında karmaşıklık,
    • Çalışanlara dayatılan gerçekçi olmayan bütçe hedefleri,
    • İşletmede çalışanlar arasında bilgi akışının zayıf olması,
    • Çalışanların yaptıkları işlerin kalitesini değerlendirmede yetersizlik,
    • Yetersiz iç kontrol,
    • Sağlıksız bağımsız dış denetimin hizmetinin alınmaması,

    Dünya hile denetiminin öneminin farkına varılmış ve hile denetçiliği başlı başına bir uzmanlık haline gelmiştir. Ülkemizde de işletme sahipleri yeni yeni bunun öneminin farkına varmaya başlamıştır. İşletmelerin çalışan hilelerine karşı gerekli iç kontrol düzenlerini kurmalarında ve dışarıdan bağımsız denetim desteği almalarında büyük yarar vardır.

    İç Kontrol, işletme organizasyonun da Yönetim Kurulu, yöneticiler ve çalışanlar tarafından yönlendirilen, operasyonların etkinliği ve verimliliğini, mali raporlama sisteminin güvenilirliğini, yasal düzenlemelere uygunluk sağlamayı amaçlayan ve bu konuda makul güvence sağlamak için tasarlanan ve iş süreçleri içinde yer almasından ötürü bir sistem olarak nitelendirilen bir kavramdır.

    İşletmeler büyüdükçe ve daha karmaşık hale geldikçe, iç kontrolün önemi artmaktadır. Üst düzey yöneticilerin işletme faaliyetleri konusunda doğrudan bilgi sahibi olma olanakları azalmaktadır. Bu nedenle; hata, hile, savurganlık ve yolsuzlukları en aza indirecek aynı zamanda verimliliği arttıracak, doğru, güvenilir bir defada doğru rapor alınmasını sağlayacak, işletmenin yapısına ve büyüklüğüne uygun etkin ve sürekli yenilenebilir bir iç kontrol sisteminin kurulması, çalıştırılması önem arz etmektedir.

    Şirketinizde Hileyi engellemek ve kontrol için neler yapabilirsiniz?

    • Düşük maaşlarla, çok fazla iş yaptırma prensibinden vazgeçin
    • Gayri resmi muhasebeden vazgeçin ve her ödemeyi bankadan yapın
    • Performans ölçümleri ve otokontrol sistemleri uygulayın
    • Çapraz raporlama ile sonuç odaklı istatistikler çıkarttırın mali müşavirinize kontrol sistemi kurdurun fakat mutlaka aralıklarla üçüncü bir gözün kontrolünü de sağlayın
    • İnovasyon toplantılarındaki içtenliklere dikkat edin.
    • Kıdem ve terfilerde adil davranın
    • Tüm bunların yanında güvenlik kameraları, telefon kayıtları ve mail kontrol sistemleri’de etkili önemli yöntemlerden bazıları olacaktır!..

    Sıralanan bilgileri uzatmak mümkündür. Ancak bu kadarı bile çalışan hilelerinin işletme yapılarında önemli bir maliyet unsuru olduğunu göstermektedir. Hilenin engellenmesi yönetim sorumluğundadır. Yönetimin görevi sadece iç kontrol sistemlerinin kurulması değil bu sistemlerin işlerliğini de sağlamaktır. Üst yönetim çalışanlarının önerilerini dinlemeli, satıcılarını tanımalı ve bu alanda çalışanlarını ve iştiraklerini memnun etmelidir.

    Bir işletmenin muhasebe kayıtlarında ve dolayısıyla mali tablolarında yapılan olağan olmayan düzenlemeler, maskelemeler, yolsuzluklar, hileler küçük bir kesime yarar sağlarken önemli bir kesim üzerinde zararlara neden olmaktadır. Yapılanlardan yatırımcılar, borç verenler, çalışanlar, satıcılar zarar görürken, diğer taraftan devlet ve kamuoyuda etkilenmektedir. Kaynaklar yanlış yerlere akmaktadır ve haksız rekabet ortamı oluşmaktadır.
    Toplum bilincinin arttırılması ve kontrol sistemlerinin kurulması hile ile baş edebilmenin en önemli yoludur.

    Yurt İçi Üretim Güçlendirilen "Ar-Ge ve Yatırım Teşvik Sistemi" İle Arttırılıyor!

    $
    0
    0

    Türkiye'de elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji içeren hava taşıtı motorları, yeni rafineri inşası, ilaç ve tıbbi cihaz üretimi konularında Ar-Ge ve yatırım teşvik sistemi güçlendirilerek yurt içi üretim kapasitesi artırılacak.

    AA muhabirinin 2017-2019 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'dan (OVP) derlediği bilgilere göre, programın temel öncelikleri arasında teknoloji ve verimlilik düzeyini artırarak, uluslararası piyasalarda daha rekabetçi hale gelmek yer alıyor.

    Teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitesinin artırılması hedeflenirken, program döneminde teşvik tedbirlerinin de etkisiyle teknoloji yoğun üretimin hızlandırılması, başta enerji olmak üzere ithal girdilere olan bağımlılığın azaltılması ve hizmetler ticaretinde yaşanan gelir kaybının telafi edilmesi sonucunda 2017'de cari açığın milli gelire oranının yüzde 4,2 olarak gerçekleşmesi bekleniyor.

    Bu kapsamda katma değeri yüksek ürünler geliştirilecek, gen kaynaklarının korunması, ıslah çalışmaları, nanoteknoloji ve biyoteknolojiye yönelik çalışmalara öncelik verilecek, güdümlü projelerle tarım-sanayi-üniversite arasındaki iş birlikleri artırılacak.

    Uzay Ajansı Kurulacak

    Program döneminde uzay ve havacılık teknolojilerinin geliştirilmesi, desteklenmesi ve bu alanda ulusal kapasitenin artırılması için Uzay Ajansı kurulacak.

    Başta geniş bant olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısının geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılmasıyla, bilgi toplumuna dönüşüm hızlandırılacak. Girişim sermayesi ve bireysel katılım sermayesi gibi yenilikçi finansman imkanları ve teknolojik girişimcilik destek modelleri geliştirilecek. Kamu alımları, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine katkı sağlayacak, yeniliği, yerlileştirmeyi, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik edecek şekilde kullanılacak. Başta ilaç ve tıbbi cihaz sektörleri olmak üzere yüksek teknolojili ürünlerde kamu alım garantisine dayalı üretim yapılabilmesi için ürün bazlı yerli tedarik modelleri uygulanacak.

    Doğal kaynak zenginliğinin ve tarımsal ürün çeşitliliğinin, teknoloji yardımıyla üretime ve rekabet avantajına dönüştürülmesine yönelik bir strateji izlenecek. Elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji içeren hava taşıtı motorları ve parçalarıyla, yeni rafineri inşası, ilaç ve tıbbi cihaz üretimi konularında Ar-Ge ve yatırım teşvik sistemi güçlendirilerek yurt içi üretim kapasitesi artırılacak. Ayrıca enerji, sağlık, havacılık, uzay, otomotiv, raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörleri gibi öncelikli sektörlerde teknolojik ürün yatırımları, prototip geliştirme süreçleri ve kümelenme çalışmaları desteklenecek.

    Kamu-özel iş birliği modeliyle yürütülenler dahil olmak üzere, kamu yatırımlarında sektörel olarak eğitim, sağlık, içme suyu ve kanalizasyon, bilim-teknoloji, ulaştırma ve sulama sektörlerine öncelik verilecek. Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT), teknolojik altyapılarını ve Ar-Ge faaliyetlerini geliştirerek katma değeri yüksek ürünlere odaklanacak, öncelikli olarak yerli enerji kaynaklarından faydalanacak ve ihracata yönelik yeni fırsatları değerlendirecek.

    Yeşil Büyümeye Destek

    Çevre dostu yaklaşımların barındırdığı yeni iş imkanları, gelir kaynakları, ürün ve teknolojilerin geliştirilmesine yönelik fırsatlar değerlendirilerek yeşil büyüme desteklenecek. Yurt içi ve yurt dışında petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine fayda-maliyet dengesi gözetilerek devam edilecek, linyit kömürü ve jeotermal gibi yerli kaynakların arama ve üretim faaliyetleri azami seviyeye çıkarılacak. Fayda-maliyet dengesi gözetilerek kaya gazı ve diğer yeni teknolojilere yönelik araştırma faaliyetleri yürütülecek.

    Yeni yatırımlar ve imalat sanayinde yaşanacak dönüşümlerle, orta ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içerisindeki payının yükseltilmesi politikalarına devam edilecek ve bu ürünlerin üretimi ve ihracatının arttırılması için yeni destek mekanizmaları oluşturulacak.

    İthalata bağımlılığı ve teknoloji yoğunluğu yüksek olan sanayi girdilerinin yurt içinde üretilmesini sağlayacak yatırımlar ve Ar-Ge faaliyetleri desteklenecek. Uluslararası doğrudan yatırımların yüksek teknolojili üretim alanlarına yönlendirilmesine yönelik tedbirler alınacak.

    Sermaye piyasası mevzuatında reel sektörün ihtiyaçlarını karşılayan, yenilikçi ve teknoloji odaklı girişimleri destekleyen düzenlemeler yapılacak.

    www.sanayi.gov.tr kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


    TOBB Startup İstanbul'da Seçilen En İyi Girişimler Belli Oldu

    $
    0
    0

    63 ülkeden gelen 4 binden fazla katılımcı ve 1.000 girişimciyi ağırlayan TOBB Startup İstanbul Konferansı, Volkswagen Arena’da gerçekleştirildi. Türkiye ekonomisinin önemli isimlerinin de konuşmalar yaptığı etkinlikte düzenlenen Startup İstanbul Challenge yarışmasında ise Ürdün’den Cash Basha birinci olurken onu sırasıyla Türkiye’den Innovera Labs ve Yunanistan’dan Pobuca girişimleri takip etti.

    Türkiye’nin önde gelen hızlandırıcı programı ve erken aşama yatırımcısı Etohum ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) düzenlediği TOBB Startup İstanbul Konferansı Volkswagen Arena’da yapıldı. ABD, Avrupa ve Asya’dan gelen yüzlerce girişimci ve yatırımcının bir araya geldiği konferansta girişimcilik ekosisteminin önde gelen isimleri bilgi ve tecrübelerini katılımcılar ile paylaşırken bu ekosistemin daha da gelişmesi için yeni çözüm önerileri ortaya konuldu. Ayrıca konferans kapsamında yapılan Startup İstanbul Challenge yarışmasının en başarılı girişimleri de belirlendi.

    TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Girişimcileri Desteklemekte Kararlıyız”

    Açılış konuşmasını gerçekleştiren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “İstanbul birçok çokuluslu şirketin bölgesel merkezine ev sahipliği yapıyor. Birden çok ülkedeki operasyonlarını buradan yürütüyorlar. İstanbul, herkesin kendini evinde hissettirecek bir şeyler bulabileceği çok kültürlü bir şehir. TOBB ve Etohum güçlerini birleştirerek İstanbul’u küresel bir girişimcilik merkezi haline getirmek için çalışmaya başladı. Startup İstanbul, bu hedefe giden yoldaki ilk adım. Sizleri ileriye gitmek konusunda desteklemekte kararlıyız.” ifadelerini kullandı.

    Hanzade Doğan Boyner: “Ülkemizin Dinamiklerine Güveniyoruz”

    Doğan Online’nın Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner ise yaptığı konuşmada “Şirket olarak uzun vadeli düşünüyoruz, günlük belirsizliklere göre stratejimizi değiştirmiyoruz. Ülkemizin dinamiklerine güveniyoruz. Geçen iki yıllık sürede 200 milyon liradan fazla yatırım yaptık.” diyerek, işe alım politikalarında da değişikliğe gittiklerini ve adaylarda deneyime değil kişinin karakterine bakarak değerlendirme yaptıklarını belirtti ve “Bizim gibi şirketlerin girişimciler sayesinde büyüyebileceğine inanıyorum. Şirketimizde yaratmak istediğimiz ortam da bu.” diye ekledi.

    Konferansın En İyi Girişimleri Ürdün, Türkiye ve Yunanistan’dan

    Bu yıl Startup İstanbul’a katılmak için 135 ülkeden 25 bin girişimci başvurdu. Bu 25 bin başvuru tek tek değerlendirildi ve ön elemeyi geçen 4 bin 85 girişimin 2 bin 139’uyla online görüşmeler gerçekleştirildi. Görüşmeler sonucunda kısa listeye kalan 428 girişimin 100’ü ise Startup İstanbul’a katılmaya hak kazandı.

    Pek çok farklı alanda geleceğin teknolojilerini yaratma hedefiyle yola çıkan bu 100 girişimci, iki günlük eğitim ve aşamalı elemeler sonunda dünya devlerinin dikkatini çekebilmek ve finalde yer alabilmek için ter döktü.

    İki gün sonunda 100 startup arasında finale kalan 15 girişim, 10 Ekim Pazartesi günü Startup İstanbul Konferansı’nda MEF Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erhan Erkut moderatörlüğünde ürünlerini, ekiplerini ve iş modellerini yatırımcılara, katılımcılara ve canlı internet yayını aracılığıyla dünya çapındaki binlerce izleyiciye anlatma fırsatını yakaladı.

    Rubicon VC Ortağı Andrew Romans, Y Combinator Ortağı Adora Cheung, Abraaj Capital Müdürü Omar Syed ve 500 Startups Istanbul Ortağı Rina Onur’dan oluşan jüri, finale kalan 15 girişim arasından en iyi üç girişimi seçti. Değerlendirme sonucunda Ürdün’den Cash Basha birinci, Türkiye’den Innovera Labs ikinci ve Yunanistan’dan Pobuca ise üçüncü oldu.

    CashBasha, gelişen pazarlardaki müşterilerin yabancı e-ticaret siteleri üzerinden alışveriş deneyimlerini kolaylaştırırken Innovera Labs, giderek artan ve gelişen siber saldırılara karşı otomatik savunma sunuyor. Pobuca ise kullanıcılara, iş bağlantılarına masaüstü veya akıllı telefonlarından erişmelerine ve bu bağlantıları iş arkadaşları ile paylaşmalarına imkân tanıyor.

    TOBB Startup İstanbul Konferansı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.startupistanbul.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    İstanbul Tekstil Ar-Ge Merkezi "İTA" Bakan Faruk Özlü'nün Katılımıyla Açıldı!

    $
    0
    0

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, İstanbul, Gaziantep, Adana, İzmir, Bursa tekstil ihracatçıları birlikleri ile RWTH Aachen Üniversitesi Tekstil Teknoloji Enstitüsü iş birliğinde kurulan İstanbul Tekstil Ar-Ge Merkezi açılışına katıldı. Açılış töreninde konuşan Özlü bir de müjde verdi: "Bu ay içinde yeni bir destek mekanizmasını, Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri Destek Programını hayata geçireceğiz" dedi.

    Özlü burada yaptığı konuşmada, bu merkezin, başta tekstil olmak üzere sanayi sektörü ve araştırmacılar için hayırlı olmasını diledi. Bu merkezde Türkiye'nin nitelikli üretim hedefiyle uyumlu çok önemli projelerin hayata geçeceğine inandığını ifade eden Özlü, şunları kaydetti:

    "Buradaki iş birliğini çok önemsediğimizi ifade etmek istiyorum.Türkiye’deki en ciddi sorunlarımızdan biri, iş birliği ve ortaklık kültürünün zayıflığıdır. Birlikte hareket etmeye, maliyetleri paylaşmaya, sinerji oluşturmaya ve böylece çıktıları artırmaya nedense pek sıcak yaklaşmıyoruz. İTHİB’in önderliğinde beş ihracatçı birliğimizin bir araya gelmesini ve ülkemize böyle bir merkez kazandırmasını işte bu açıdan çok değerli buluyoruz. Bu projede Aachen gibi önemli bir üniversitenin yer alması ise ayrıca kıymet taşıyor. Bakanlık olarak, biz de üniversitelerimiz ve sanayimiz arasında, sanayicilerimizin kendileri aralarında iş birliğini geliştirmeleri yönünde çalışmalar yapıyoruz. ‘İşbirliği, güç birliğidir’ anlayışıyla hareket ediyoruz. Mesela KOSGEB ve TÜBİTAK desteklerinde, birkaç firmanın bir araya gelerek yaptıkları başvurulara daha iyi şartlarda destekler sağlıyoruz."

    Özlü, bu merkezin açılışında bir müjde vermek istediğini belirterek, "Bu ay içinde yeni bir destek mekanizmasını, Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri Destek Programını hayata geçireceğiz. Bu kapsamındaki projeler için bütçe sınırı olmayacak. En az biri işletme olmak üzere iki veya daha fazla kuruluş tarafından ortaklık içinde yapılacak projeler destekten yararlanabilecek. Projelerle ilgili Ar-Ge ve tasarım harcamalarının yarısına hibe desteği vereceğiz." diye konuştu.



    Haberin tamamı için:
    http://www.sanayi.gov.tr/NewsDetails.aspx?newsID=24063&lng=tr

    Haberimizi tekstil sektöründe faaliyet gösteren girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Yaratıcı Fikir ve Projeler 21-23 Ekim'de Startup Weekend'e Yarışıyor!

    $
    0
    0

    Dünyanın önde gelen girişimcilik yarışmalarından Startup Weekend, 21-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin ev sahipliğinde İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü/Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nde gerçekleştirilecek.

    BİLGİ, Viveka ve Mentors Network Turkey işbirliğiyle düzenlenecek olan Startup Weekend etkinliğinde, birbirinden güzel yaratıcı fikir ve projeler yarışacak. Üç gün sürecek yaratıcı etkinlikte katılımcılar, hayata geçirmek istedikleri fikirleriyle 48 saat boyunca yarışırken uzmanlardan birebir mentorluk alma imkanı da bulacak.

    Program Takvimi

    21 Ekim Cuma  22 Ekim Cumartesi 23 Ekim Pazar
    17:30-18:00AçılışTüm gün: Çalışmalara Devam00:00-12:30Hazırlıklar
    18:00-20:00 Fikir Sunumları14:00-17:00Sunumlar
    20:00-20:30 Takımların Kurulması17:00-18:00Değerlendirme
    22:00-00:00Çalışmalara Başlama18:00-18:30 Sonuçların Açıklanması

    Startup Weekend hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.bilgi.edu.tr web adresini ziyaret edebilir, kayıt işlemlerinizi ise buradan gerçekleştirebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Borsa İstanbul Özel Pazar’ın 12.Yatırımı "iyisahne.com" Oldu!

    $
    0
    0

    Teknolojik girişimleri yatırımcılarla buluşturma misyonu ile hareket eden Borsa İstanbul Özel Pazar, hızlı girdiği 2016 yılına yeni bir yatırım ile devam ediyor.

    Borsa İstanbul Özel Pazarüzerinden 2016 yılı içerisinde gerçekleşen yatırım sayısı 9’a yükselerek, bugüne kadar gerçekleşen toplam yatırım sayısı 12’yi, toplam yatırım tutarı ise 30 milyon TL’yi aştı.

    Halka açılmadan pay alım-satımı amacıyla şirketler ile yatırımcıları bir araya getiren web tabanlı ve üyelik bazlı bir platform olan Borsa İstanbul Özel Pazar’da yeni bir yatırım daha gerçekleşti.

    Borsa İstanbul Özel Pazarüzerinden 2016 yılı içerisinde gerçekleşen toplam yatırım sayısı 9’a yükselerek, 365 üyeye ulaşan Özel Pazar aracılığıyla Pazarın kuruluşundan itibaren geçen 1,5 yıllık sürede yapılan toplam yatırım sayısı 12’yi, toplam yatırım tutarı ise toplam 30 milyon TL’yi aştı.

    Borsa İstanbul’un ev sahipliğinde 11 Ekim 2016 tarihinde melek yatırımcılar ve yatırım alan şirket iyisahne.com Kurucu Ortakları arasında imza töreni gerçekleştirildi.

    iyisahne.com CEO’su Sinan Zabunoğlu bütün ekip adına sürece katkı sunan tüm melek yatırımcılar nezdinde,İstanbul Startup Angels’a, Borsa İstanbul’a ve ikinci tur yatırım sürecine daha evvel dahil olmuş olan GBA ve EGİAD’a teşekkürlerini iletti.

    Borsa İstanbul Özel Pazar'dan yatırım alan girişim hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.iyisahne.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    2016 Sürdürülebilir İş Ödülleri 18 Ekim’de Sahiplerini Buluyor!

    $
    0
    0

    Bu yıl 3.sü gerçekleşecek olan “Sürdürülebilir İş Ödülleri”, 18 Ekim Salı Günü, Swisssotel The Bosphorous’da yapılacak tören ile sahiplerini bulacak. Topluma ve Dünyaya katkı sağlayan şirketleri, 3. kez ödüllendirecek olan “Sürdürülebilirlik Akademisi”; bu yıl ki katılımcılarını 9 ayrı kategoride değerlendiriyor.

    İş dünyasının farklı alanlarındaki iş modellerinin ödüllendirildiği“Sürdürülebilir İş Ödülleri” için 30 Mayıs’ta başlayan başvuru süreci, 2 Eylül’de sona erdi. 27 kişilik “Sürdürülebilir İş Ödülleri Jürisi”, alanında lider İş Kadınlarından, İş Adamlarından ve Akademisyenlerden oluşuyor. 18 Ekim Salı günü açıklanacak olan Sürdürülebilir İş Ödülleri; Sosyal Etki, Sürdürülebilirlik İletişimi, İş birliği, Tedarik Zinciri Yönetimi, Su Yönetimi, Karbon ve Enerji Yönetimi, Atık Yönetimi, Çeşitlilik ve Dahil Etme kategorilerinin yanı sıra ve bu yıl ilk kez Start-Up alanında da veriliyor.

    Türkiye’nin önemli kar amacı gütmeyen kuruluşlarından biri olan Sürdürülebilirlik Akademisi; sürdürülebilir iş modellerine geçişi sağlamak, iş modellerinde kökten değişimi teşvik etmek için dünyayı sürdürülebilir markalar ile yenilemek, dünya kaynaklarının gelecek nesilleri düşünerek tüketilmesini sağlamak için çalışıyor. İnsana yakışır işler ve iş koşulları içinde çalışılmasını teşvik etmek, kadınlara eğitim ve ekonomik gelişim fırsatları sunmak için çalışmalarını sürdürüyor.

    Unutmayın, Sürdürülebilir İş Ödülleri 18 Ekim 2016 tarihinde Swisssotel The Bosphorous’da yapılacak tören ile sahiplerini bulacak.

    Sürdürülebilir İş Ödülleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.surdurulebilirisodulleri.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Viewing all 2581 articles
    Browse latest View live