Quantcast
Channel: Girişim Haber - Girişimcilik Ekosistemi
Viewing all 2581 articles
Browse latest View live

Evinin Bahçesinde Üretiyor, Tayvandan Bile Talep Var

$
0
0

Balıkesir'in Manyas ilçesinde 5 yıl önce KOSGEB'den aldığı kredi ile endemik otlarla makarna üreten girişimci Serap Karakaş, gelen taleplere yetişemiyor. Karakaş’ın evinin bahçesinde ürettiği makarnaya, Tayvan’dan talip olan bir firma, 4 ton makarna siparişi verdi.

Manyas ilçesi Kulak Mahallesi’nde 5 yıl önce KOSGEB’den aldığı 10 bin liralık krediyle küçük çapta başladığı endemik otlarla makarna imalatında bugün taleplere yetişemeyen Serap Karakaş, ürün çeşidi yelpazesini genişletiyor.

Serap Karakaş son olarak yosun, zerdeçal ve üzüm çekirdeğini ilgili kişiler ve gıda danışmanlarıyla istişare ederek makarnalarına kattığını söyledi. Hedefinin yurt dışına ihracat yapmak olduğunu belirten Serap Karakaş, Tayvanlı bir firmanın yetkilileriyle görüştüklerini kendilerinden ürün istendiğini dile getirerek, "İlk etapta 4 ton istendi. İnşallah bu bir başlangıç olur, devamında diğer ülkelerden de talepler gelir, bunun onurunu yaşarız. Şu anda çok heyecanlıyız" dedi.

Ürettikleri makarnaların Türkiye'deki en önemli alışveriş merkezlerinin organik üretim raflarında yer bulduğunu ve neredeyse taleplere cevap vermekte zorlandığını aktaran Karakaş, "Kişiye özel makarna üretimi de yapıyoruz. Isırgan otu, kırmızı pancar, bal kabağı, kapya biber, domates ve dut yaprağını bakliyat unlarıyla buluşturarak ürettiğimiz makarnalar aşırı talep görüyor. Kendi tarlamızda ve bahçemizde yetiştirdiğimiz endemik bitkileri, yine bir kısmını yetiştirdiğimiz, bir kısmını ise dışarıdan temin ettiğimiz bakliyatları kendi makinelerimizde un haline getiriyoruz. Yumurtaları da evimizin bahçesinde yetiştiğimiz tavuklardan sağlıyoruz" diye konuştu.

Karakaş, son zamanlarda özellikle bebekli annelerin organik olması nedeniyle çorbalarına rağbet gösterdiğini ifade ederek, günlük üretiminin 250- 300 kilo civarında olduğunu dile getirdi. Talep geldiği takdirde üretim kapasitelerini iki katına çıkarabileceklerini vurgulayan Serap Karakaş, "Yedikten iki saat sonra acıktıran değil, fonksiyonel, vücut için faydalı, her şeyi içinde barındıran makarna yapıyoruz. Kıymetli sebzeleri makarnalarımızda kullanıyoruz. Bakliyatı hiç kimyasal kullanmadan, kendi makinemizde öğütüyoruz.  Elde ettiğimiz unun içine balkabağını katıyor, ona bir rayiha vererek şahane bir bakliyat makarnası yapıyoruz. Kırmızı mercimeği alıyoruz, kendi domates püremizi katıyor, içine bol yumurta koyuyoruz. Vejeteryanlar için yumurtasız yapıyoruz, ete eşdeğer yeşil mercimek unu ile makarna yapıyoruz. Bu şekilde 50'ye yakın makarna ve çorba üretiyoruz, bebek yaş guruplarına kadar, spor yapanlara, yaşlılara göre üretimler yapıyoruz" dedi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Dijital Gelecek, Vizyoner19 Zirvesinde Başlıyor

$
0
0

Türkiye’nin en büyük ve küresel ölçekte en yaygın sermaye platformu MÜSİAD tarafından iki yılda bir düzenlenen VİZYONER Zirvesi, “Dijital Gelecek” temasıyla 27 Kasım 2019 tarihinde 3.kez kapılarını aralıyor.

İnsan odaklı, katma değeri yüksek ve milli üretim vizyonuyla çalışmalarını sürdüren MÜSİAD, dünyada meydana gelen teknolojik gelişmelere dikkat çekmek amacıyla; bu yılki Vizyoner19 Zirvesi’nin konusunu “Dijital Gelecek” olarak belirledi. Türkiye’nin bölgesinde söz sahibi, küresel ölçekte ise etkin bir rol oynayan ülke olmasının teknolojik bağımsızlık ve sürdürülebilir ekonomik gelişmelerle doğrudan ilgili olduğunu düşünen MÜSİAD, teknolojiye yön veren isimleri Vizyoner19 Zirvesi’nde ağırlayarak bu alanda toplumsal düzeyde bir farkındalık oluşturulmasını amaçlıyor.

Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek zirvede; ”Dijital Ekonomi ve Paranın Geleceği”, “Küresel Pazarda Milli Sanayi ve Üretim” ,“Ticaretin Dijital Ekosistemi”, “Geleceğin Şehirleri ve Kaynakları”, “Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye” ile ‘’Dijital Gelecekte Değerlerimiz’’ konuları 6 farklı oturumda kapsamlı bir şekilde ele alınacak.

Türkiye ve dünyadan önde gelen uzman, akademisyen ve iş insanlarının katılımlarıyla gerçekleştirilecek zirvede, güncel teknolojik çalışmalar ve teknolojinin (gelişmesi ile) sosyal ve ekonomik değişimler kapsamlı bir şekilde ele alınacak. Zirvede, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, Mindmaze Yapay Zeka Teknolojileri Lideri Martin Ciupa ve Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü olmak üzere; alanında öncü birçok isim konuşmacı olarak yer alacak.

Vizyoner Programları Türkiye’nin Milli Stratejilerini Harekete Geçiriyor

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Vizyoner programlarının Türkiye’nin milli stratejilerine ve hareket planlarına yol gösterici olduğunu belirtti. Vizyoner Zirvesi’nin ilk olarak 2015 yılında düzenlenmeye başladığını ve bu yıl 3.kez gerçekleştirileceğini vurgulayan Kaan, önceki dönemlerde “Gelecekle İş Yapmak” ile “Değişen Dünyada Yeni Türkiye” konularının irdelendiğini, bu yıl da o konulara paralel olarak “Dijital Gelecek” temasının işleneceğini kaydetti. Dünyanın her sektörü etkileyen dijital ve teknoloji gelişmeleriyle hızlı bir değişime girdiğini ve yakın gelecekte siyasi, ekonomik ve kültürel manada birçok yeniliğe gebe olduğunu ifade eden Kaan, Türkiye’nin bu gelişmeleri yakalamasının Milli Teknoloji Hamlesini başarı ile gerçekleştirmesini ve gelecekte söz sahibi bir ülke olması açısından önemli olduğunu vurguladı.

27 Kasım 2019 tarihinde iş ve akademi dünyasından 4 bin kişinin katılımlarıyla Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek zirvede sizler de yerinizi almayı unutmayın.

Vizyoner19 Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.musiadvizyoner.orgweb adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İstismara Uğrayan Bireylere Ücretsiz Destek Sağlayan Girişim: Purple

$
0
0

2019 döneminin en önemli girişimcilik programlarından “TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege” kapsamında birinciliği kazanan Purple ekibi, EGİAD Melekleri ile Mentorlük eşleşmesini gerçekleştirdi. Taciz, tecavüz ve istismara uğrayan bireylere hukuksal ve psikolojik destek sağlayan bir platform olan Purple, bu yılın en önemli genç girişimcileri arasında yer alarak, Ege Bölgesi’nde hazineye akredite ilk ve tek Melek Yatırım Ağı olarak faaliyette bulunan EGİAD Melekleri ile çalışmaya hak kazanmış oldu.

İyi bir fikri olan ama bunu hayata geçirme konusunda desteğe ihtiyacı olan girişimciler ile onlara yol gösterebilecek iş dünyasının tecrübeli isimlerini buluşturmayı amaçlayan EGİAD Melekleri Mentor Ağı ile Purple ekibinin ilk eşleşmesi gerçekleştirmiş oldu. Mentor Ağında yer alan Alp Avni Yelkenbiçer (EGİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili), Levent Kuşgöz (EGİAD Yönetim Kurulu Üyesi), Frederic Pagy (EGİAD Melekleri İcra Kurulu Başkanı), Özgür Kılınçlar (EGİAD Melekleri İcra Kurulu Başkan Vekili), Özüm İlter Demirci (EGİAD Melekleri İcra Kurulu Üyesi), Yonca Güngör Çınar (EGİAD Melekleri İcra Kurulu Üyesi), Zerrin Ülken (EGİAD Melekleri İcra Kurulu Üyesi), Taylan Tanyer (EGİAD Melekleri İcra Kurulu Üyesi), Onur Özkol (EGİAD Melekleri Üyesi – Melek Yatırımcı), Mert Hacıraifoğlu (EGİAD Üyesi), Yağız Serter (EGİAD Üyesi) ile biraraya gelen genç girişimciler ilk geri bildirimlerini aldılar.

"Genç Girişimciliğin Arkasındayız"

EGİAD Melekleri İcra Kurulu Geçmiş Dönem Başkan Yardımcısı ve EGİAD’ın şu an Başkan Vekilliği görevini yürüten Alp Avni Yelkenbiçer, EGİAD Melekleri’nden 6 ay mentorluk desteği alan Purple grubu ile şu ana kadar iki görüşme gerçekleştirdiklerini belirtti. Deneyimin en pahalı kaynak olduğunu belirten Yelkenbiçer, “Amacımız fikri olan ama nasıl yol alacağını bilmeyen, yol göstermek için rehbere ihtiyaç duyan girişimciler ile her biri deneyimli mentor olan üyemiz iş insanlarını bir araya getirmek. Girişimcilik kültürünün geliştiği bir toplumda, gençlerin değer yaratacak işler ortaya koyacaklarına inanıyoruz. EGİAD Melekleri olarak girişimciliği gençlerin DNA’sına işlemek için çalışıyoruz. Ekonomik büyümenin önemli bir bileşeni olarak karşımıza çıkan girişimcilik, işsizlik sorununa karşı en etkili çözüm olacaktır. Uluslararası pazarda etkin bir oyuncu olmak, dijitalleşen dünyaya ayak uydurmak, Endüstri 4.0’dan Toplum 5.0’a dönüşen yeni dünya düzeninden geri kalmamak adına fikir üreten, ürettiği fikri hayata geçiren, yarattığı projeyle üretime ve istihdama katkı sağlayan girişimcilere her alanda büyük bir ihtiyaç bulunduğunu vurgulamak isterim. O yüzden girişimciliğin özellikle de genç girişimciliğin arkasındayız” dedi.

"İstismara Dur Diyeceğiz"

Taciz, tecavüz ve istismara uğrayan bireylere hukuksal ve psikolojik destek sağlayan bir platform olarak faliyet göstermeye hazırlanan Purple ekibinden Fatma Öykü Gonca, Elif Linda Grace Altıntaş, Safanur Bol, Asude Sare Balıklılı, EGİAD Melekleri Mentor Ağı ile birlikte hareket etmenin kendileri için önemli bir adım olduğunu belirterek, “Mentorlük desteğiyle girişimin sürdürülebilir olmasını hedefliyoruz. Purple olarak Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan cinsel istismara karşı büyük bir çalışma içerisindeyiz. Bu soruna ülkemizde dur demeyi hedefliyoruz. Taciz, tecavüz veya genel anlamda cinsel istismara maruz kalmış bireylerin tekrar hayata dönmeleri için psikolojik destek ve terapi büyük önem arzediyor. Ancak pekçok birey bu imkanlara ulaşamıyor. Aynı zamanda hukuksal işlemler için de büyük desteğe ihtiyaçları olduğunu gözardı edemeyiz. Purple cinsiyet farkı gözetmeksizin bu durumla karşı karşıya kalmış her birey için çözüm olacaktır. Purple, cinsel istismara uğrayan her bireyin ücretsiz psikolojik ve hukuksal desteğini sağlayabilecek bir web tabanlı uygulama ve yardım destek platformu olarak büyük bir eksikliği giderecektir. Ülkemizdeki cinsel istismara uğrayan bireylerin sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırılmalarını ve hukuksal yollara başvurduklarında gerekli desteğin sağlanması, cinsel suç oranının azaltılmasını ve ilerleyen zamanlarda da dünyaya yayılıp başka ülkelerdeki bu sorunların çözülmesini hedeflemektedir” dedi.

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’dan Ege’ye Özel Girişimcilik Kampı

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege Girişimcilik Kampı 21-22 Şubat tarihlerinde EGİAD ve BASİFED iş birliğinde, Yaşar Üniversitesi ev sahipliğinde İzmir'de gerçekleştirilmişti. Kampa Türkiye genelinde ilk 150 iş fikri arasına giren ekiplerden Ege Bölgesinde yer alan 5 üniversiteden 38 girişimci adayı katılmıştı. 20’nin üzerinde konuşmacının yer aldığı TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege Girişimcilik Kampında girişimci adayı gençler, iş modeli kanvasından müşteri kazanımına, ihtiyaç doğrulamadan fikri hakların korunmasına, destek ve yatırım süreçlerinden sunum tekniklerine kadar birçok konuda eğitim alma fırsatını yakalamıştı. Ege bölgesi girişimcilik ekosistemi ve iş dünyası üyesi birçok isimle tanışma ve bağlantı kurma olanağı da bulmuştu. İş fikri sunumlarını yapan 15 ekip arasından seçilen ve iki ay boyunca girişim fikirlerini gerçekleştirmeleri yolunda iş insanlarından rehberlik alan ekipler, 7 Mayıs tarihinde sahneye çıkarak son sunumlarıyla final için yarışmıştı.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Ar-Ge’de En Fazla Kadın İstihdamı Yapan Şirketler Açıklandı

$
0
0

Turkishtime tarafından hazırlanan “Ar-Ge 250, Türkiye’nin En Çok Ar-Ge harcaması yapan şirketleri” araştırmasına göre Ar-Ge’de en çok kadın uzman istihdam eden şirketler açıklandı.

Turkishtime tarafından hazırlanan ve 2013’ten bu yana Türkiye’de inovasyon ve Ar-Ge’nin nabzını tutan Ar-Ge 250 araştırmasının kapsamında bu yıl Ar-Ge merkezinde en fazla kadın uzman istihdam eden şirketler de belirlendi. Ar-Ge 250 araştırmasının bu yılki yeniliklerinden biri, Ar-Ge’de görev yapan kadın uzman sayılarıyla ilgili bilgiye de yer vermesi. Ar-Ge merkezinde çalışan kadın personel sayısında Türkiye’nin lideri Ar-Ge 250’nin de şampiyonu olan ASELSAN. ASELSAN’ın Ar-Ge merkezinde 849 kadın personel görev yapıyor. ASELSAN’ı 458 kadın Ar-Ge uzmanıyla Ar-Ge 250’nin ikincisi TUSAŞ takip ediyor. Üçüncü sırada ise ana listenin üçüncüsü

Turkcell var. Turkcell’in Ar-Ge merkezinde 364 kadın personel görev yapıyor. Bilişim ve telekom sektörü şirketlerinin kadın Ar-Ge uzmanları sayısında öne çıktığı görülüyor. İlk 10’da Turkcell’in yanı sıra Netaş (221 kadın), Siemens (178 kadın) ve Logo Yazılım (167 kadın) yer alıyorlar.

Kadın Ar-Ge uzmanlarının yoğunlaştığı sektörlerden biri başkası ilaç. World Medicine İlaç ve Sanovel’de 36, Sanofi’de 28, Mustafa Nevzat’ta 26, Polifarma’da 22, Arven’de 22, Ali Raif’te 18, Akzo Nobel’de 17 kadın Ar-Ge uzmanı araştırma görev yapıyor.

Turkishtime Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Özkan, Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamasının tek yolunun katma değerin artırılmasından geçtiğini belirterek, bu hedefe giden yolda Ar-Ge’nin kilit öneme sahip olduğunu vurguladı. Ar-Ge harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılaya olan payının geçtiğimiz yıllarda ilk kez yüzde 1’i geçtiğini hatırlatan Özkan,“Ancak bu oran yeterli değildir. Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için Ar-Ge harcamalarının payının ilk aşamada yüzde 3’e yükseltilmesi şarttır” dedi. Özkan, Turkishtime tarafından hazırlanan araştırmanın geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ar-Ge’deki trendleri ortaya koyduğunu belirterek, “Ar-Ge 250 araştırması sayesinde Türkiye’nin katma değer yolculuğunun hangi noktasında olduğunu görebiliyoruz” diye konuştu.

Kadın Ar-Ge Uzmanı Sayısına Göre İlk 10'a Firmanın UnvanıÇalışan Kadın Ar-Ge Uzmanı Sayısı
Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.849
Tusaş Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. 458
Turkcell Teknoloji Araştırma ve Geliştirme A.Ş.364
Ford Otomotiv San. A.Ş.307
Arçelik A.Ş. 268
Havelsan - Hava Elektronik Sanayi ve Tic. A.Ş.247
Roketsan Roket Sanayi ve Tic. A.Ş. 231
Netaş Telekomünikasyon A.Ş.221
Siemens Türkiye San. ve Tic. A.Ş.178
Logo Yazılım San. ve Tic. A.Ş.167

Arge Harcamalarına Göre En Büyük 250 Şirket hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.turkishtimedergi.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Kitlesel Fonlama İle Girişimcinin Önü Açıldı

$
0
0

Sermaye Piyasası Kurulu tarafından hazırlanan ve paya dayalı kitle fonlamasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen tebliğin 3 Ekim tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi girişimcileri ve iş dünyasını sevindirdi.

Konuya ilişkin bir değerlendirmede bulunan EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği Başkanı Mustafa Aslan, dünyada yaygınlaşan kitle fonlamasının Türkiye’de de uygulamaya girmesi için hukuki altyapının hazırlanmasının girişimcilerin önünü açacak çok önemli bir adım olduğunu belirtti.

2017 yılında yasal düzenlemesi yapılarak SPK'nın yetkilendirildiği kitle fonlamasına ilişkin hazırlanan tebliğ ile başlangıç aşamasındaki girişimlerin sermaye ihtiyacını gidermek için halktan para toplayabilmesini sağlayan Kitlesel Fonlama’nın genç girişimcileri desteklediği gibi ekonomik kalkınmayı da destekleyici önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirten Aslan, “Yenilikçi ve teknoloji odaklı girişimlerin hayata geçirilmesine olanak sağlanmış olacak. Yenilikçi ve katma değere dayalı iş modeli bulunan şirketlerin yararlanması amacıyla yalnızca Tebliğ’de tanımlı teknoloji ve üretim faaliyetini gerçekleştiren veya gerçekleştirecek olan girişimlere kitle fonlaması imkanı verilmesi sevindiricidir” dedi.

Yeni düzenleme ile başlangıç aşamasındaki girişimlerin sermaye ihtiyacını karşılamak için halktan para toplayabileceğini belirten EGİAD Başkanı Mustafa Aslan, süreci şu şekilde aktardı:“Girişimciler ile bireysel yatırımcıların internet üzerinden bir platformda buluşacak. Sermaye Piyasası Kurulu'nun faaliyet izni verdiği ve listesine aldığı platformlar kitle fonlamasına aracılık edebilecek. Her girişimin kitle fonlamasından faydalanamayacak. Aracılık eden platformların kendi bünyelerinde oluşturacakları üçer kişilik yatırım komitelerinin inceleyeceği ve kriterlere uygun girişimler fon toplayabilecek. Bunun yanı sıra olası kayıpların sınırlandırılması için yatırımcılar 1 yıl içinde en fazla 20 bin lira yatırım yapabilecek. Bu limit yatırımcının gelir düzeyine bağlı olarak 100 bin liraya kadar artırılabilecek. Yatırımcıların haklarını gözeten kurallar ve denetimler sayesinde insanların saadet zincirlerinin tuzağına düşerek mağdur olmasının da önüne geçilebilecek."

"EGİAD Melekleri Olarak Kitlesel Fonlama Platformu Kurmayı Hedefliyoruz"

EGİAD Melekleriİcra Kurulu Başkanı Frederic Pagy ise, yeni iş kuran girişimcilerin yaşadığı en büyük zorlukların başında finansmana erişimin geldiğine dikkat çekerek, “Bankadan uygun şartlarda kredi bulamayan girişimciler, kitle fonlaması sayesinde ihtiyaç duydukları maliyetsiz finansmana erişebilecekler. Bireysel yatırımcılar da tek başlarına kayda değer bir etki yaratamayacak olan küçük tutardaki fonlarını birleştirerek bir şirketin hayata geçmesini sağlayabilecekler. Böylece yatırımcılar gelişme potansiyeli olan bir şirkete kuruluş aşamasında ortak olma fırsatını elde edecekler. EGİAD olarak yakın zamanda hem tebliğin detayları hem de dünyadan uygulamaları ele alan etkinlikler yapmayı planlıyoruz. Önümüzdeki dönemde EGİAD Melekleri olarak SPK’nın izni ile Kitlesel Fonlama Platformu kurmayı hedefliyoruz” dedi.

Kitle Fonlaması (CROWDFUNDING) Nedir?

Projeler ve girişimciler açısından alternatif bir finansman yöntemi olan kitle fonlaması; SPK altında, bir projenin veya girişim şirketinin ihtiyaç duyduğu fonu sağlamak amacıyla Kurul tarafından belirlenen esaslar dahilinde Kanunun yatırımcı tazminine ilişkin hükümlerine tabi olmaksızın kitle fonlama platformları aracılığıyla finansman sağlanması, halktan para toplanması olarak tanımlanmış.

Girişimcilik, start-uplar kurmak ve benzeri fikirlerin hepsi yeni işler yaratma ve daha iyi bir topluluk kurmaya yardımcı olacak pratik para yaratma ve iş fırsatı yaratma fikirleridir ancak bu fikirleri hayata geçirmek için hepsinin paraya veya krediye ihtiyaçları vardır. Bu işi yaratabilmek için parayı nasıl artırabilirler ve krediyi almak için en yaygın yöntem yol haritası nedir diye sorulduğunda akla ilk gelen kaynak bankalardır ancak bankalar start-upları çok riskli bulmakta. Kitle fonlaması yoluyla bireyler, girişimci start-uplara bir aracı ya da fonlama platformu ile yatırım yapma imkanına sahip olmakta. Fonlama platformu yatırım fırsatlarını tanıtan ve yatırımcıdan ihraççıya yapılan ödemeyi kolaylaştıran bir web sitesi olarak düşünülebilir.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Ankara'da Savunma Sanayi Serbest Bölgesi Kurulmalı

$
0
0

Uluslararası Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi (MRBS), İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın katılımıyla açıldı. Zirve’nin açılışında, Milli Savunma Bakanlığı’nın yerlileştirme ve millileştirme faaliyetleri kapsamında stratejik iş birliği anlaşması yaptığı 29 yerli üreticiye iyi niyet anlaşması imzaladı.

İçişleri Bakanlığı himayelerinde, Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Ankara Valiliği’nin destekleriyle MÜSİAD Ankara tarafından hayata geçirilen 2. Uluslararası Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi (MRBS), Ankara’da gerçekleştirildi. İki gün boyunca süren zirve, ülkemizin askeri radar ve sınır güvenliğine odaklanan ilk ve tek ihtisas etkinliği konumunda yer alıyor.

Zirve’nin açılışını; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar gerçekleştirdi. Zirve’nin açılış konuşmacıları arasında; MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD Ankara Başkanı Hasan Basri Acar ve MÜSİAD Ankara Savunma Sanayi ve Havacılık Sektör Kurulu Başkanı Fatih Altunbaş da yer aldı.

"Güçlü Diplomasi İçin Güçlü Savunma Sanayi Gerekiyor"

Savunma sanayi gücünün diplomatik sahanın en önemli kozlarından biri olduğuna vurgu yapan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, savunma sanayide milli üretim ve teknoloji kapasitesine ulaşmanın ülkemizi hem askeri diplomaside güçlü kıldığını hem de artan tehdit algıları karşısında daha hızlı refleks verebilme kapasitesine kavuşturacağını belirtti.

Savunma sanayinin çıktıları açısından pek çok sektörü, hem teknoloji hem de ara malı ve üretim bilgisi açısından beslediğine vurgu yapan Kaan, bu nedenle savunma sanayinin sadece bir üst sektör kolu olmadığı aynı zamanda bir üretim ve tasarım bilgisi olduğuna da dikkat çekti.

"Ankara Savunma Sanayii Serbest Bölgesi Sektörün Potansiyelini Artıracak"

Zirve’nin Türk savunma sanayiinin gelişmesinde ve büyümesinde önemli rol oynayan 54 yerli ve milli savunma sanayii şirketinin aktif katılımlarıyla düzenlendiğini belirten MÜSİAD Ankara Başkanı Hasan Basri Acar, “Ankara’da Savunma Sanayii Serbest Bölgesi Kurulması talep ediyoruz. Savunma sanayisinde üretim yapan şirketlerimizin ihracat odaklı yatırım ve üretim yapmalarının önünü açacak ve dış ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmasını sağlayacak. Savunma sanayiinin Ankara’da kümelenmesi de özellikle yazılım ve donanım yönüyle üretimimizin ve istihdamın arttırılmasına önemli katkı yapacak.” dedi.

Ankara’nın savunma sanayinin merkezi olduğunu vurgulayan Acar, savunma sanayiinde yapılacak fuar, kongre ve zirve gibi etkinliklerin Ankara’da yapılmasının önemli olduğunu söyleyerek; savunma sanayinin en geniş kapsamlı etkinliği olan IDEF’in tekrar Ankara’da yapılması çağrısında bulundu.

Acar, KOBİ’lerin savunma sanayii için tedarikçi olmalarının önü açılması gerektiğine de dikkat çekerek, sektörün ürettiği ürünlerin öncelikle ülkemizin kolluk kuvvetleri tarafından kullanılmasının ve ihracat sürecinde de devletin referans olmasının kritik önem taşıdığını ifade etti.

Yerli ve Milli Üretim İçin İyi Niyet Anlaşmaları

Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü ile Tersaneler Genel Müdürlüğü, savunma sanayii alanında yurtdışı bağımlılığın azaltılması, yerli ve mili ürünlerin üretimini teşvik etmek amacıyla 29 yerli firmayla Stratejik İş Birliği Anlaşması (SİA) imzalamak üzere iyi niyetlerini beyan etti.

Yerli firmalar, Stratejik İş Birliği Anlaşması kapsamında Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü ve Askeri Tersaneler Genel Müdürlüğü ile karşılıklı imzaladıkları iyi niyet beyanlarını MRBS’nin açılışında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın elinden aldı.

İş birliği yapılan firmalar; Alkan Teknoloji, Asnet Bilgi Sistemleri, Aspilsan, Bemis Teknik, Bilkon Bilgisayar, Deico Mühendislik, EA Teknoloji Biyomedikal Cihazlar, İMTEK, İnores - İnovatif Teknoloji, KRL Kimya, MS Spektral Savunma Opsin Elektro, Sinter Metal, Teknokar Savunma, Yektamot Elektrik, YTY Metal, Askın Kompresör, Atempo Proje, Duratek, Dyo Boya, Hakan Otomasyon, Koç Bilgi, Kube Pompa, MASB Motorlu Araçlar, Nero Endüstri Savunma, Sağlamlar Ağır Sanayi, Seyir Savunma, TÜBİTAK ve Tümosan Motor ve Traktör oldu.

2. Uluslararası Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.militaryradarbordersecuritysummit.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Plastik Atıklar İçin Dijital Pazaryeri: PlasticTwist

$
0
0

Avrupa Birliği Ufuk 2020 Programı çerçevesinde desteklenen ve plastik atıkların yol açtığı kirliliğe çözüm bulmayı hedefleyen bir inovasyon projesi olan PlasticTwist, ucuz, kolay ulaşılabilir ve yeniden üretilebilir plastiği değerli hâle getirmeyi amaçlıyor.

Proje, kurumların ve şirketlerin plastik atığı kullanarak sıfırdan üretilen plastiği değerli görmelerini sağlayacak TOKEN adı verilen dijital bir teşvik aracı (kripto para) kullanmalarını öngörüyor. PLASTIC TOKEN, güvenli ve şeffaf bir sistem olan blockchain (blok zincir) üzerinden çalışan ve plastiğe değer atfeden bir araç olarak kullanılıyor. İzlenebilir ve paylaşılabilir verilerin elde edildiği bütünleşik bir sistem vadeden uygulama ile plastikte arz talep dengesinin değişebileceği öngörülüyor.

PlasticTwist’in dokuz Avrupa ortağından biri olarak projenin Türkiye’de yürütücülüğünü yapan Ar-Ge ve İnovasyon Danışmanlık kuruluşu TAGES’in CEO’u Leyla Arsan, küresel ölçekte plastik atıkların yarattığı sorunun çözümüne yenilikçi bir bakış açısıyla yaklaştıklarını belirtiyor. Arsan, plastiği, bilişim teknolojisiyle katma değeri yüksek bir malzemeye dönüştürmeyi amaçladıklarına işaret ederek, bu sayede atıkların yeniden kullanılması ve geri dönüşümünden değer yaratıp, bu değerle döngüsel ekonomiye katkı sağlanabileceğini ifade ediyor.

Sürdürülebilirliğin Yeni Para Birimi: TOKEN

Dünya genelindeki plastik dönüşüm oranının yalnızca yüzde 2 olduğuna dikkat çeken Arsan, bu oranı artırmak için yapılan çalışmaların yerelden küresele taşındığını belirterek “token” kavramına vurgu yapıyor: “Artık ‘Token’ diye bir kavram var. Çevreye verilen önem, atıkların geri kazanımı, bunun bir değer yaratması, kısaca döngüsel ekonomiye katkı ve sürdürülebilir olmanın ölçüsü Token ile belirlenecek. Hem kurumlar hem bireyler, doğaya fayda sağladıkça daha çok kazanacak.”

Ödül ve Kazanç

Sistemde, kullanım sonrası atık plastiğin nasıl değerlendiği ve döngüsel ekonomiye hangi noktada yeniden dahil edildiği de takip edilebiliyor. Sistem ayrıca, tarafların TOKEN kazanımıyla ödül, hizmet veya ürünlerde indirim ve kazanç sağlayabiliyor; farklı işbirliklerine esnek, işlevsel ve pratik bir şekilde uyarlanabiliyor.

"Bir Tür Sosyal İnovasyon"

Leyla Arsan, “Blockchain, siber güvenlikli ve izlenebilir bir altyapıya sahip. Plastik değer zincirindeki kimyasal ve plastik üreticileri, hızlı tüketim ürünleri şirketleri, perakendeciler, tüketiciler, atık yönetimi şirketleri, geri dönüşüm tesisleri, tüketiciler ve kanun yapıcılar gibi tüm tarafların aynı sistemin içinde birbirini görebildikleri bir yapı söz konusu. Bir tür sosyal inovasyon aslında” diyor.

Döngüsel ekonominin benimsenmesinin çevre için hayati önem taşıdığını vurgulayan Leyla Arsan, farklı kurum ve kuruluşların ortak fayda sağlayabildiği bu sistemin, doğaya, sürdürülebilirliğe ve döngüsel ekonomiye değer katacağını belirtiyor.

“Yeni Bir Plastik Ekonomisi Oluşturma Sanatı”

PlasticTwist projesi, plastik atıkların dönüştürülmesi konusunda farkındalık yaratmak adına Yedinci Kıta temasıyla düzenlenen 16. İstanbul Bienali’nin yan etkinlikleri arasında yer alıyor. Bienalin kapanışı olan 10 Kasım’da gerçekleşecek “PlasticTwist: Yeni bir Plastik Ekonomisi Oluşturma Sanatı” isimli buluşmada, projenin çıktıları ayrıntılı olarak paylaşılacak.

PlasticTwist hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.ptwist.eu web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Akademisyenleri Girişimciye Dönüştüren Program: LeanLab

$
0
0

İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteği ve Özyeğin Üniversitesi’nin ev sahipliğinde ilk dönem faaliyetleri gerçekleştirilen “LeanLab: Akademiden Girişime Yenilikçi Dönüşüm Programı” için ikinci dönem başvuru süresi 15 Kasım 2019’da sona eriyor.

Ticarileşme potansiyeline sahip, fikri mülkiyet temelli bir teknolojisi ya da hızla pazara erişebilecek iş fikri olan akademisyen ve doktora öğrencileri için özel olarak tasarlanan “LeanLab: Akademiden Girişime Yenilikçi Dönüşüm Programı”İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) tarafından Girişimcilik Mali Destek Programı kapsamında destekleniyor. 

İş fikirlerini yatırımcılarla buluşturacak programda girişimci akademisyenler program başında düzenlenecek kısa süreli kampın ardından 5 hafta süreyle bir araya gelecek ve mentorlar eşliğinde projelerini geliştirecek. Program sonunda düzenlenen kamp ile de dönüştürücü deneyimlerini tamamlayacak katılımcılara bu dönem, program ortağı Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliği yapacak.

Başta ABD olmak üzere uluslararası muadilleri incelenerek titizlikle tasarlanan programda akademisyen ve araştırmacıların üniversite kampüsleri ve laboratuvarların dışına çıkarak potansiyel müşteri görüşmeleri yapmaları ve bu sayede akademik temelli ileri seviye teknolojilerin ekonomik değere dönüşme süreçlerinin hızlandırılması teşvik ediliyor.

Özyeğin Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi ortaklığında yürütülen programın birinci döneminde farklı üniversitelerden girişimcilik yetkinliklerini geliştirmek isteyen akademisyenler yer aldı. Katılımcılar otomotiv, sağlık teknolojileri, yapay zeka, fonksiyonel gıda, biyoteknoloji ve tüketici elektroniği alanındaki bilgi birikimlerini ve iş fikirlerini yenilikçi girişimlere dönüştürme yolunda yalın girişimcilik eğitimleri, bire bir mentorluk destekleri, müşteri görüşmeleri ve yatırımcı temasları gibi dönüştürücü hizmetlerden faydalandı.

Programın ilk dönemine, geliştirdiği farklı kanser türlerinin ilerlemesini engelleyen küçük moleküllü ilaç benzeri teknolojilerle katılan Yeditepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Fatih Kocabaş “Bir akademisyen olarak başladığım girişimcilik yolculuğumda en çok faydalandığım program LeanLab oldu” dedi.

Doğal dil işleme, derin öğrenme ve metin madenciliği alanında çalışmalar yürüten Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Reyyan Yeniterzi ise araştırma tecrübesinin hukuk alanına yönelik uygulamaları çerçevesinde katıldığı programa ilişkin “LeanLab programı kapsamında potansiyel müşterilerle yaptığım görüşmeler, teknoloji geliştirme çalışmalarımı daha doğru bir hedefe yönlendirmeme olanak verdi. Mentorluk destekleri ile zengin bir deneyim sunan programı yeni bakış açıları kazanmış olarak tamamlamadığım için çok memnunum” ifadesini kullandı.

Akademisyen, doktora öğrencisi veya mezunlarının odaklarını bilimsel araştırmanın ötesinde genişletmek ve ticarileşme yönünde adım atmalarını sağlamak hedefiyle tasarlanan “LeanLab”, 15 Kasım 2019 tarihine kadar www.leanlab-project.com adresi üzerinden başvuruları kabul ediyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


EIT InnoEnergy, Başarılı Girişimcilerin 5 Ortak Özelliğini Açıkladı

$
0
0

EIT tarafından desteklenen Avrupa’nın sürdürülebilir enerji lokomotifi EIT InnoEnergy, Paris’te düzenlenen lider etkinliği Business Booster’da başarılı girişimcilerin en önemli ortak özelliklerinin değerlendirildiği raporu açıkladı.

EIT InnoEnergy’nin özel ekip değerlendirme aracı E2Talent tarafından toplanan 800 girişimci profilinin analiz edildiği EIT InnoEnergy araştırması, sürdürülebilir enerji girişimcilerinin beş kilit özellikten yüksek puan aldığını gösteriyor. Bu özellikler başarıya yönelme, etkileme ve yönlendirme, risk alma eğilimi, iç kontrol odağı ve ekip çalışması olarak sıralanıyor. ESADE Business School ile yürütülen bu araştırmanın, üst düzey yöneticilerin ve yatırımcıların iş kararlarını destekleme konusunda sürdürülebilir enerji girişimcilerinin yetkinliklerine odaklanan ilk araştırma olduğu düşünülüyor.

Sürdürülebilir Enerji Alanında Kadın Girişimciler

Araştırma, sürdürülebilir enerji alanında kadın ve erkek girişimcilerinin puanları arasında belirgin bir fark olmadığını gösteriyor. Ancak girişimci profillerinin yalnızca yüzde 10’unun kadınlara ait olması “Kadınların girişimci olmasını engelleyen nedir?” sorusuna dikkat çekmeye devam ediyor.

Kadın girişimcilerin özellikle, dönüştürücü liderlik kategorisinde erkeklerden daha yüksek puan almış olsa da girişimsel öz yeterlilik konusunda yaptıkları değerlendirmelerde erkek katılımcılara göre kendilerine daha az güvendikleri görülüyor. Araştırma ayrıca kadınların erkeklere kıyasla yönetme becerileri konusunda kendilerine güvenlerinin daha yüksek ancak finansal uzmanlık konusunda daha düşük olduğunu gösteriyor.

EIT InnoEnergy İnovasyon Direktörü Elena Bou, raporu paylaşırken yaptığı açıklamada şu sözleri ifade etti: “Girişimciler ve startup’lar için doğru bir dinamiği olan doğru bir ekibe sahip olmak başarı durumunu belirleyebilir. E2Talent aracımızı, yüzlerce sürdürülebilir enerji startup’ının, enerjide dönüşümlerini hızlandıracak tamamlayıcı ekipler oluşturmasına yardımcı olmak için kullandık. Burada topladığımız veriler, bugün Business Booster’da, Avrupa’da başarılı bir sürdürülebilir enerji girişimcisi olma konusunda çok ilginç iç görüler paylaşmamızı sağlıyor. Kadın ve erkek girişimciler veya Avrupa’da faaliyet gösteren girişimcilerin bulunduğu ülkeler arasında belirgin farklılıklar olmadığını söylemekten mutluluk duyuyorum. Bu olumlu sonuç, çok daha fazla insan için enerji görünümüne etkide bulunma fırsatı olduğunu gösteriyor.”

Girişimsel Başarıda Lokasyonun Rolü

Araştırmada, toplamda 9 ülkeden analiz edilen profillerle lokasyona bağlı farklılıklar da değerlendirildi. Analizler, bölgesel yetkinliklerde çok küçük farklılıklar olduğunu girişimcilerin, güçlü ve zayıf yönlerin paylaşıldığı beş yeterlilik değerlendirmesinde ise benzer profiller çizdiğini gösterdi. 

E2Talent aracı ile yapılan ekip değerlendirmesi, yatırım kararlarını bildirmek, işletmede farklı roller üstlenmek için ekip üyelerinin girişimcilik yetkinliklerini değerlendirmek isteyen tüm sürdürülebilir enerji şirketleri veya yatırımcılarının kullanımına açık.

Rapor hakkındaki daha detaylı bilgiye ve raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Appsilon Enterprise, 1 Milyon Euroluk Dev Bir Yatırıma İmza Attı

$
0
0

Elmas üretimine odaklanan Appsilon Enterprise, Hande Enes’in öncülük ettiği turda 1 milyon euro tutarında yeni bir yatırıma imza attı. Laboratuvar ortamında elmas üreten şirket, bu turla birlikte aldığı toplam yatırım miktarını 2.5 milyon euroya çıkardı.

Türkiye’de laboratuvar ortamında elmas üretebilen tek girişim olma unvanını taşıyan Appsilon Enterprise dünya genelinde de laboratuvar ortamında elmas sentezi gerçekleştirebilen sayılı şirketler arasında yer alıyor. Appsilon Enterprise Seri A yatırımı öncesi aldığı 1 milyon eurouk yatırımla dünyanın önde gelen teknoloji şirketleri arasında yer almak üzere emin adımlarla ilerliyor.

2017 yılında Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incunbation’da kurulan girişim daha önce aldığı 1,5 milyon euroluk çekirdek yatırımla birlikte toplam yatırım miktarını 2.5 milyon euroya çıkarıyor. Bu yatırımın şu an üzerine yoğunlaştıkları Seri A turu için iyi bir motivasyon kaynağı olduğunu dile getiren Appsilon Enterprise yöneticileri yeni yatırımı elmas üretim kapasitelerini artıracak teknolojiler geliştirmek için kullanacaklarını söylüyor.

Türkiye’den Dünyanın Elmas Merkezlerine İhracat Yapıyor

Yüksek teknoloji ile laboratuvarda üretilen elmas; mücevherat sektörünün yanısıra savunma sanayi, sağlık, endüstri ve elektronik alanlarında da kullanılabiliyor. Appsilon, elmas üretim süreçlerindeki teknolojisi sayesinde ürettiği elmasın özelliklerini de kontrol edebiliyor. Bu sayede özellikle yüksek teknoloji alanlarında ihtiyaç duyulan malzemenin üretimi Appsilon tarafından sağlanabiliyor.

Bu alandaki sayılı üreticiden birisi olarak Amerika, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere, İsrail, Hindistan, Hong Kong gibi elmas merkezlerine ihracat yapan girişim, yatırımcılara analiz ve rapor hazırlayan CB Insights’ın hazırladığı raporda lüks ürünlerin üretim şeklini değiştiren girişimler başlığı altında yer alıyor.

Appsilon aldığı bu yeni yatırımla birlikte Ar-Ge süreçlerini hızlandırarak elmas teknolojisi alanında dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden birisi olmak ve ürünleriyle başarı sağladığı alanlarda daha da güçlenmek istiyor. Hedeflediği Seri A turunun da hazırlıklarını yapan girişim, yeni yatırım turuyla birlikte üretim kapasitesini artırmayı planlıyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Cube Incubation, Yeni Dönem Girişimci Başvurularını Bekliyor

$
0
0

“Incubatıon center for deep tech entrepreneurs” mottosuyla dünyanın sayılı kuluçka merkezleri arasında yer alma yolunda güçlü adımlarla ilerleyen Cube Incubaton’ın yeni dönem başvuruları Aralık ayında başlıyor.

Türk savunma sanayisinin inovasyon merkezi Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation girişimcilere uluslararası standartlarda fırsatlar sunuyor. Faaliyete geçtiği günden bugüne; alanlarında geliştirdikleri teknolojilerle dünya genelinde takip edilen ve yatırım alan Start Up’lara ev sahipliği yapmanın gururunu yaşayan Cube Incubation şu anda inovatif ve derin teknoloji tabanlı iş fikirleri üzerinde Ar-Ge çalışmaları yürüten 90’ı aşkın girişimci grubuna ev sahipliği yapıyor. 

Sıfır maliyetle markalaşma eğitimlerinin verildiği Cube Incubation’da girişimciler; 300 metrekarelik alana kurulu Biyoküp Laboratuvarı’ndan, 100 metrekarelik alana kurulu Temiz Odalar’dan, Post Kuluçka Alanı’ndan ve 400 metrekarelik alana kurulması planlanan Prototipleme Merkezi’nden ücretsiz ya da çok düşük bir maliyet karşılığında yararlanabiliyor.

Kuluçka merkezinde girişimciler; iş planı hazırlama, başarılı sunum teknikleri, pazarlama, finans gibi konularda eğitim ve mentörlük imkânlarından sıfır maliyetle yararlanıyor, mali desteklere ulaşmak noktasında ücretsiz danışmanlık hizmeti alıyor ve yatırımcı buluşmalarından faydalanarak işlerini nasıl büyütecekleri konularında bilgiler alabiliyorlar. Tüm bunların yanında sağlanan yan imkânlarla da ofis alanı, açık çalışma alanları, toplantı odaları, internet ve telefon hizmetlerini ücretsiz karşılayarak 18 ay boyunca yararlanabiliyorlar. Cube Incubation geçen yıl faaliyete geçirdiği Ortak Çalışma Alanı’yla (Co-working) da kuluçka merkezinden başarıyla mezun olan girişimcileri ofis kurana kadar desteklemeye devam ediyor. Kuluçka merkezinden mezun olan girişimciler teknopark firması olarak ticari ve Ar-Ge faaliyetlerini sürdürüyorlar. Ayrıca kuluçka mezuniyeti sonrası girişimciler; post kuluçka olarak adlandırılan dönemde düşük kira bedeli ödeyerek Teknopark İstanbul’da kalabiliyor.

Cube Incubation’da yer alan girişimcilerin; geçtiğimiz 10 ayda 60 firma ile 350’den fazla işbirliği toplantısı yaptığını vurgulayan Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi Yöneticisi Gürol Üzenç yine aynı aylarda girişimcilerin 30 yatırımcı kurumla 180’den fazla toplantı gerçekleştirdiğinin altını çiziyor. Yeni gelecek tüm girişimcilerin de bu fırsatlardan yararlanmasını istediklerini ve büyümeleri için ellerinden gelen her desteği sunmaya hazır olduklarını söyleyen Üzenç, bu girişimcileri heyecanla beklediklerini ifade etti.

Cube Incubation hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.cubeincubation.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Çölyak Hastası Oğlu İçin Glütensiz Pişmaniye Üretti

$
0
0

Afyonkarahisar’da bundan 3 yıl önce oğlunun çölyak hastası olduğunu öğrenen pişmaniye ve met helvası ustası Bülent Kılıçarslan, 2 yıl süren Ar-Ge çalışmalarının ardından dünyada bir ilk başararak glütensiz pişmaniye ve met helvası üretti. Kılıçarslan, şimdi ise oğlu için ürettiği pişmaniye ve met helvası siparişlerine yetişemiyor.

25 yıllık pişmaniye ve met helvası ustası olarak özel bir firmada çalışan, çölyak hastası olan oğluna her istediğini yediremeyen ve glütensiz ürün bulmakta zorlanan Kılıçarslan, kendi elleriyle yaptığı pişmaniyeyi dahi çocuğuna yediremeyince glütensiz pişmaniye üretmek için kolları sıvadı. Köydeki hayvanlarını satarak Kılıçarslan Şekerleme adında bir imalathane açan vefakâr baba Bülent Kılışçarslan, 2 yıl boyunca glütensiz pişmaniye ve met helvasının formülünü bulmaya çalıştı. Hiçbir zaman pes etmeyerek gece gündüz demeden formülü bulmaya çalışan Kılıçarslan, en sonunda glütensiz pişmaniye ve met helvası üretmeyi başardı. Şimdi hem oğluna hem de tüm çölyak hastalarına pişmaniye yedirmeyi başaran Kılıçarslan, neredeyse siparişlere yetişemiyor.

"Glütensiz de Hiçbir Yerde Yok, Dünyada Yok" 

Çölyak hastalarına özel üretilen pişmaniyenin üretim serüvenini anlatan Bülent Kılıçarslan, çocuğunun çölyak hastası olması nedeniyle glütensiz pişmaniye işine girdiğini kaydetti. Kılıçarslan,“Üretimimizi çocuğum çölyak hastası olduğu için ve bu ürünleri yiyemediği için ben 25 yıldır pişmaniye ve met helvası üretiyorum özel bir sektörde. Oğlum bunları isteyince tadamayınca glütensiz de hiçbir yerde yok, dünyada yok. Buna istinaden çölyak hastalarımız için, oğlum için bu Ar-Ge çalışmalarına başladım ve bu pişmaniyeyi nasip oldu ürettik” dedi.

"Ar-Ge Çalışmaları 2 Yıl Sürdü" 

Ar-Ge çalışmalarının tam 2 yıl sürdüğünü belirten Kılıçarslan, “Glütensiz unlarla ürünler üretme denemesine başladık. Ve pişmaniye için de çok uzun bir serüven geçti bizim için 2 yıl sürdü Ar-Ge çalışmaları. Adım adım bu seviyeye getirdik. Kat ettiğimiz aşama şu anda Allah nasip etti hem met helvası hem pişmaniyeyi seri üretimde çölyak hastalarımıza ulaştırdık. Çok güzel talep görüyoruz. Çok da güzel dualar alıyoruz” diye konuştu. 

"Çölyaklı Oğlumuz İçin Bu Glütensiz Pişmaniyeyi Yaptık"

Glütensiz pişmaniyeyi oğlu için ürettiğini ve şu anda da piyasaya sürdüğünü kaydeden Kılıçarslan, “Oğlumun çölyak hastası olduğunu yaklaşık 2,5-3 yıl önce öğrendik. Boy ve kilo geriliği vardı. Oğluma çölyak teşhisi konduğunda ona karşı alerjisi olduğunu öğrendik. Bu süreçte piyasada çok nadir ender rastlanır ürünlerle, marketten istediğimiz ürünleri alamıyoruz, reyonlarda istediğimiz ürünü kesinlikle bulamıyoruz. Çok minimum seviyelerde ürün bulmak. Aslında bunlar bize bir etken oldu. Duygusal bir yönümüz de var çölyaklı oğlumuz olduğu için ve onun için bu glütensiz pişmaniyeyi yaptık. Nasip oldu Allah’ın izniyle piyasaya da sunduk şuanda. Oğlumda çok memnun, çok seviyorlar, insanlardan çok güzel talepler görüyoruz” dedi. 

“Hayvanları Satarak Bu İşletmeyi Açtık” 

Hayvanlarını ve traktörünü satarak bu iletmeyi açtığını ifade eden Kılıçarslan,“Ek iş olarak hayvancılık ve besicilikle uğraşıyorduk ve oğlumun çölyak hastası olmasıyla bu işletmeyi açabilmek için tüm eşyalarımız, traktörlerimizi, hayvanlarımızı satarak bu işletmeyi açtık, Ar-Ge çalışmalarına başladık. Çok uzun bir serüven olsa da azim ve istekle çalışarak bunu başardık. Bunu Türkiye’de ve Dünya’da tek olmasını sebebi glütensiz ürünleri çoğu insan sağlığına ne kadar faydası olduğunu bilmediği gibi, çölyak hastasının da ne olduğunu bilmediği gibi üretmek istememişler. Bende bu yara bu sıkıntı olduğu için maddi sıkıntılarım olmasına rağmen ben bu teşebbüste bulundum, çünkü oğlum ve oğlum gibi milyonlarca insanlar var, çok hasta insanlar var. Onlar için bu ürünü yapmak benim için bir görevdi. Azimle ailemle birlikte, arkadaşlarımla birlikte bu iş üzerinde çok çalıştık, 2 yıl Ar-Ge çalışmamız sürdü ve çok güzel kaliteli bir pişmaniye üretmeyi başardık” diye konuştu. 

Glütensiz pişmaniyenin formülünü tamamen kendisin bulduğunu ve sır gibi sakladığını söyleyen Kılıçarslan şu ifadelere yer verdi: “Piyasadaki glütensiz ürünlerle istediğimiz kalite lezzet düzeyinde olmadığı için tamamıyla formülleri bir bir, tek tek kendim elementlerine varıncaya kadar gramajlarla kendim belirledim, Ar-Ge çalışmalarında tüm notlar alındı ve onlar neticesinde çok vitaminli ve minarelli yaşama daha sağlık katabilecek kaliteli unlarla bu Ar-Ge’yi kendi formülümle çözdüm. Formül şu anda kimsede yok. Bunu başarmak, glütensiz unlarla çözmek gerçekten zor olan bir şey. Başardığım formül ise kendi formülüm. Çocuklarıma bile söyleyemiyorum şu anda.” 

İHA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İş Bankası ve Girvak'tan Genç Girişimcileri Cesaretlendiren İşbirliği

$
0
0

Ülkemizde girişimciliğin gelişimine katkı sağlama adına üstlendikleri misyon ve sahip oldukları ortak değerler doğrultusunda güç birliği yapan Türkiye İş Bankası ile Türkiye Girişimcilik Vakfı (Girvak), düzenledikleri basın toplantısı ile yapılan işbirliğini anlattı. 

Girişimcilik ruhunun daha genç yaşlardan geliştirilip, gençleri bu yolda cesaretlendirmenin geleceğimiz açısından önemine inanarak ortak faaliyetlerde bulunan İş Bankası ile Girvak, işbirliği ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

Gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen, günümüz üretim ağının önemli oyuncuları haline gelen girişimcileri desteklemeyi ülkemiz için değer yaratmak adına bir vazife olarak gördüklerini belirtti.

"İş Bankası olarak, kuruluş misyonumuzdan gelen anlayışla, ülkemiz için değer yaratacak girişimleri 95 yıldır kesintisiz şekilde ve çok çeşitli vesilelerle destekledik." diyen Yalçın Sezen, "Dijital çağda değişim ve dönüşümün önemli bir parçası olarak gördüğümüz girişimcilere verdiğimiz kesintisiz desteğin en somut örneği Workup programı. Ana destekçisi olduğumuz Workup altında yaklaşık 3 yıldır, girişimcilerin iş fikirlerini geliştirmeleri ve işlerini büyütmeleri için eğitim ve mentorluk içeren uzun soluklu bir program yürütüyoruz. Hayata atılmaya çalışan bir girişimin en büyük ihtiyacı olan müşteriye ulaşmaları adına gerek Bankamızın gerek İştiraklerimizin müşteri ağı ile girişimlerimizi buluşturuyoruz, onların girişimcilik dünyasında kendilerine yer açmalarına yardımcı oluyoruz. Bugüne kadar geride bıraktığımız 4 dönemde Workup programından 40 mezun verdik. Beşinci dönemde 10 girişim hala çalışmalarına devam ediyor. En son yaptığımız açılımla Workup girişimleri ve mezunları arasından seçilen 3 girişimimiz ABD’ye, Silikon Vadisi’ne giderek, oradaki pazarlarda yer edinebilmek için kendi sektörlerindeki potansiyel müşteri ve yatırımcılardan oluşan şirketlere iş fikirlerini sunarak işbirliği zemini arayacak. Erken aşama girişimlerin ihtiyaç duyduğu yatırım olanaklarını sağlamak amacıyla İş Bankası bünyesinde kurduğumuz Maxis Yenilikçi Girişim Sermayesi Yatırım Fonu da 2019 yılı içinde ülkemizin önde gelen girişimlerinden Kolay İK ve Mutlubiev’e yatırım yaptı.” dedi.

"Gençlerin Girişimcilik Ruhunu Geliştirip, Cesaretlendirmek Geleceğimiz İçin Önemli"

Girişimciliği daha genç yaşlarda cesaretlendirmek adına genç kitlelerle temas etmenin büyük önem taşıdığını söyleyen Sezen, sözlerine şöyle devam etti: “Girvak kurulduğu 2014 yılından beri girişimcilik potansiyeli olan 17-24 yaş arasındaki gençleri buluyor, kendilerini geliştirmeleri ve geniş bir network’ün parçası haline gelmeleri için onlara burs veriyor, yatırım yapıyor. Toplumdan beslenerek büyüyen girişimciliğin, topluma değer katarak geri dönmesini sağlıyor. Bu şekilde de başarı ölçeklendirilebiliyor. İş Bankası olarak bizim de mottolarımızdan biri, ‘İnsana değmeyen, rakamlara dokunamaz’dır. Bu kapsamda insana yatırım yapma, topluma geri verme konularında iki kurumun ilkelerinin, anlayışlarının örtüştüğünü gördük ve girişimcilik faaliyetlerimizin kapsama alanını genişletmek amacıyla Girvak ile bir araya geldik. Nisan 2019’da başlattığımız işbirliği kapsamında genç girişimciler, Girvak fellow’ları ile karşılıklı olarak birçok çalışma gerçekleştirdi. İş Bankası yöneticileri ile Girvak fellow’larının bir araya geldiği farklı etkinliklerde genç girişimcilerimize verdiğimiz tavsiyeler ile onların girişimcilik yolculuklarına ışık tutmaya, fikirlerini geliştirmeleri için ilham vermeye çalıştık. Yaptığımız ortak çalışmalar sadece girişimcilik boyutu ile sınırlı kalmadı, onlarla gençlik bankacılığına yönelik ürün ve hizmetler geliştirme konusunda da birlikte çalıştık. Girvak Fellow’ları Workup Girişimcilik Programı’nı da besledi. Workup’ın 4 farklı döneminde, Girvak Fellow’ları kurdukları girişimler ile iş fikirlerini geliştirmek için programa dahil oldu. Bu durum, Girvak bünyesinden ne denli değerli genç girişimcilerin doğup yetiştiğini ve Workup’ın stratejileri ile uyumlu olduğunu bizlere memnuniyetle göstermiş oldu. Birlikte yarattıklarımızdan sonra oluşan karşılıklı memnuniyet sonrası, gençler ile paylaşma ve onları destekleme adına değer gördüğümüz bu birlikteliğimizi 2020 yılında da devam ettirme konusunda anlaştık. Dijital dünyanın içerisinde doğmuş olan gençlerimizde girişimcilik ruhunu geliştirip onları bu yolda cesaretlendirmenin, geleceğimiz açısından önemini biliyoruz. Girvak ile birlikte yürüdüğümüz bu yolda üreteceklerimizin yeni güzel hikayelere vesile olmasını diliyorum.”

"Fikre Değil, İnsana Yatırım Yapıyoruz"

İşbirliğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Girvak Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra,“2014 yılından beri Türkiye’de girişimcilik kültürünü oluşturmak ve yaygınlaştırmak için çalışıyoruz. Girişimcilik, kalkınma için çok önemli bir kaldıraç. Son 10 yılda artan girişimcilerin istihdam ve büyüme için önemli bir araç olduklarını görüyoruz. Destekçileri ve mütevelli heyetinin desteğiyle, 5 yılda ulaştığı 3,5 milyon gençle güçlü ve etkili bir vakıf haline geldik. Bu yıl 113 bin başvuru almış bir vakıf olarak, küresel bir dönüşüme ayak uydurmamızı sağlayacak yeni bir kültürün tohumlarını atıyoruz. Hedeflerimiz kısa süreli değil, uzun odaklı ve biz bu kültürü ülkemizde geliştirmeyi hedefliyoruz. Vakfımız ana programı olan Fellow Programı ile Türkiye’de girişimcilik kültürünü geliştirmek için 17-24 yaşları arasındaki gençlerle birlikte çalışıyor. Girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmayı, üniversite gençlerine ilham vermeyi ve gençlerin kendi yollarından giderek iz bırakmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Programın ana amacı girişimcilik potansiyeli olan gençleri desteklemek olduğu için fikre değil insana yatırım yapıyoruz. Hedefimiz üniversite bitirip girişimci olmak istediğini söyleyen genç oranı yüzde 30’lara kadar çıkarabilmek. Bu yolculuğumuzda, toplumsal gelişme ve ilerlemenin kalıcılığını sağlamak için geleceğe yatırım yapan ve bu çerçevede eğitime özel önem veren İş Bankası ile yaptığımız işbirliği bizim için çok değerli. İş Bankası’nın vakfımızın ana destekçisi olmasından dolayı oldukça mutlu ve heyecanlıyız.” diyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Hamdi Ulukaya Girişimi'nin 4. Dönem Başvuruları Açıldı

$
0
0

Türkiye’de hayallerini gerçekleştirmek isteyen girişimci adayları ve dünyaya açılmak isteyen startuplara destek veren Hamdi Ulukaya Girişimi’nin 4. Dönem başvuruları açıldı. Girişimci Adayı ve Startup Destek Programı olmak üzere iki ayrı program sunan Hamdi Ulukaya Girişimi’ne 8 Aralık tarihine kadar başvuru yapılabilecek. 

2017 yılında 5 milyon dolar yatırımla, Amerika’nın en hızlı büyüyen şirketlerinden Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya tarafından Türkiye’deki girişimcileri desteklemek amacıyla kurulan Hamdi Ulukaya Girişimi Anadolu’nun dört bir yanından gençlerin başvurularını bekliyor.

Girişimci Adayı Destek Programı’na hayallerine inanan ve 18 yaşını doldurmuş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gençler; Startup Destek Programı’na ise Türkiye’de kurulmuş ve ürün veya servisini pazara sunmuş startup kurucuları başvurabilir. 

Türkiye’nin 81 ilinden Ulukaya Girişimi'ne başvuran girişimci adayları dört adımlık değerlendirme sürecinin ardından New York programına katılma hakkı kazanacak. Türkiye’nin dört bir yanından, ürününü ya da servisini pazara sunmuş startup kurucuları ise Chobani’nin New York SoHo’daki Kuluçka Merkezi’nde kendileri için ayrılmış özel ofislerinde çalıştıkları sektörün ABD’deki üst düzey yöneticileriyle görüşerek şirketlerini büyütme fırsatı bulacak. New York programı bitiminde düzenlenen Demo Day’de katılımcılar, mentor ve yatırımcılardan oluşan bir gruba sunum yapacak. Bir sene süren program süresince Girişimci Adayları iş planı hazırlama, şirket kurma, PR gibi alanlarda destk alırken, Startuplar ise yatırımcılarla buluşma ve global pazara erişim fırsatı yakalıyor. Tüm giderlerin Ulukaya Girişimi tarafından karşılandığı programda ayrıca Girişimci Adayları'na program boyunca aylık 500 TL burs veriliyor. Toplam bir yıl sürecek programda Türkiye ve Amerika girişimcilik ekosistemini yakından tanıma fırsatı bulacak katılımcılar eğitimlerin yanında New York’ta kültürel ve sanatsal etkinliklere katılma şansı da yakalayacak. Programa başvuru için yabancı dil veya üniversite şartı bulunmuyor. 

Bugüne Kadar Hamdi Ulukaya Girişimi’nde Neler Oldu?

Hamdi Ulukaya Girişimi, ilk dönemi olan 2017 yılında 3 bin 694, ikinci yılında 9 bin 615 üçüncü yılında ise 35 bin 105 başvuru aldı. Bugüne kadar girişimci adayları arasındaki şirketleşme oranı yüzde 23 iken, programa katılan Startuplar ortalama olarak %50 oranında büyüdü. Hamdi Ulukaya, Ulukaya Girişimi projesiyle girişimciliği tüm Anadolu’ya yaymayı ve sosyal problemlere duyarlı girişimci liderler yetiştirmeyi amaçlıyor.

Hamdi Ulukaya Girişimi hakkında daha detaylı bilgi edinmek ve başvuruda bulunmak için www.ulukayagirisimi.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Asya-Afrika Genç Girişimciler Forumu’na Genç MÜSİAD Damgası

$
0
0

Çin Halk Cumhuriyeti’nin önde gelen gençlik kuruluşlarından All China Youth Federation (Tüm Çin Gençlik Federasyonu) tarafından düzenlenen Asya-Afrika Genç Girişimciler Forumu’nun dördüncüsü, başkent Pekin’de gerçekleştirildi. 70 farklı ülkeden 400’ün üzerinde katılımcıya ev sahipliği yapan zirvede, Türkiye’yi bu yıl Genç MÜSİAD temsil etti.

Forumun açılış gününde sunum gerçekleştiren Genç MÜSİAD Başkanı Furkan Akbal, MÜSİAD ve Genç MÜSİAD hakkında katılımcılara bilgi verdi. Konuşmasında Genç MÜSİAD tarafından iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Genç İş Adamları Kongresi (UGİK) hakkında açıklamalarda bulunan Akbal, bu tarz organizasyonlarla Türkiye’nin küresel ölçekte ticaret hacminin geliştirilmesine katkıda bulunduklarını ifade etti.

Sunumda Genç MÜSİAD’ın bir diğer projesi olan 3T (Tanı, Tanıştır, Ticaret Yap) programı hakkında da bilgi veren Akbal, bu proje ile yerel, bölgesel ve küresel ölçekte MÜSİAD üyelerinin ticaret hacminin geliştirilmesini sağladıklarını belirtti.

Afrika, Gelecek 15 Yılda Genç İş Gücü Konusunda Lider Olacak

Konuşmasında, Asya ve Afrika’nın özellikle genç girişimciler için büyük fırsatlar barındırdığına dikkat çeken Akbal, Genç MÜSİAD’ın bölgedeki faaliyetlerine ilişkin detaylı bilgi verdi. Afrika’nın 2030 yıllarda kalabalık genç nüfusu ile dünyanın en büyük iş gücüne sahip bölgesi olacağını vurgulayan Akbal, bu durumun özellikle girişimciler için dikkatle takip edilmesi gerektiğini kaydetti.

Değerlendirmesinde Lagos, Nairobi ve Cape Town gibi şehirlerin daha şimdiden teknoloji üssü haline gelmeye başladığını ifade eden Akbal, özellikle ABD menşeli firmaların Afrika’daki 500’ün üzerinde start-up’a 1.4 milyar dolarlık bir yatırım gerçekleştirdiğini kaydetti. Afrika’da teknolojiye harcanan emeğin maliyetinin ABD ve Avrupa’ya kıyasla çok daha düşük olduğunu vurgulayan Akbal, Vestel, Xiomi, Huawei gibi markaların sayısının artırılarak bölgede daha aktif rol alması gerektiğine dikkat çekti. Start-up’ların en önemli amacının küresel pazara satabilecekleri ürün ve teknolojileri üretebilmek olduğuna değinen Akbal, markalaşma ve sürdürülebilir kullanılabilirlik ile belirlenen hedeflerin gerçekleştirilmesinin mümkün olabileceğini vurguladı.

Program çerçevesinde, Çin Halk Cumhuriyeti, Pakistan, Endonezya ve Hindistan gibi bölgenin önde gelen katılımcıları ile ikili görüşmeler gerçekleştirildi. Program kapsamında ayrıca Türkiye Çin Büyükelçisi Emin Önen ve Pekin Ticaret Baş Müşaviri Hakan Kızartıcı’ya Genç MÜSİAD heyeti tarafından nezaket ziyareti gerçekleştirildi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Design Week Turkey, 14-17 Kasım'da Haliç Kongre Merkezi'nde

$
0
0

Türkiye’de tasarım kültürünün oluşmasına ve Türk tasarımcıların dünyaya tanıtılmasına büyük katkı sağlayan Design Week Turkey 2019 (Türkiye Tasarım Haftası) Ticaret Bakanlığı koordinasyonuyla Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 14-17 Kasım 2019 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

85 bin ihracatçının temsilcisi konumunda bulunan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’in tasarım kültürünü geliştirmek, tasarımın gücü konusunda farkındalık sağlamak, Türk tasarımcıları dünyaya tanıtmak ve tasarımın endüstriye kattığı değeri artırmak amacıyla Ticaret Bakanlığı’yla 2015 yılından bu yana düzenlediği Design Week Turkey, 14-17 Kasım tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde kapılarını açıyor.

Bugüne kadar 120 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayan etkinlik bu yıl da, 34 panel ve konferans ile 53 sergi ve atölye çalışmalarında 100’den fazla konuşmacı ve 150'nin üzerinde tasarımcıyı sanayicileri, akademisyenleri ve öğrencileri buluşturacak. Etkinlikte; Sebastian Bergne, Daan Roosegaarde, Niels van Roij, Ben Evans ve Rossana Orlandi gibi global düzeyde alanında uzman isimler konuşmacı olarak yer alacak.

“Tasarım Ötesi” ana teması altında Sürdürülebilirlik, Oyun Tasarımı, Tasarımda Rekabetin Kodları, Medical Tasarım, Çağdaş Mücevher Tasarımı başlıklı panellerin yer alacağı etkinlik kapsamında, Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri de gerçekleştirilecek törenle bu yıl 8. kez sahiplerini bulacak.

Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri, ulusal ve uluslararası pazar için tasarlanmış ürünleri kullanıcı ihtiyaçlarını da dikkate alarak değerlendirecek, tasarımın katma değer oluşturan ve rekabette üstünlük kazandıran gücü önemli kriterlerden biri olacak. Finale kalan tüm ürünler Design Turkey için ayrılan özel alanda yerini alacak.

Unutmayın, Türkiye ve yakın coğrafyanın en önemli tasarım etkinliği olarak kabul edilen Design Week Turkey 2019, 14-17 Kasım 2019 tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. (Online kayıt zorunlu, katılım ücretsiz.)

Design Week Turkey 2019 hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.designweekturkey.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Sigortacılığın Yeni Sınavı: Esnek Ekonomi

$
0
0

Yaşam tarzları ve tüketim alışkanlıklarıyla her sektörü değiştiren Y Kuşağı'nın çalışma şeklini tanımlayan 'esnek ekonomi', geleneksel sigortacılığı da temellerinden sarsıyor. KPMG Türkiye'den Kerem Vardar, yarı zamanlı ya da serbest zamanlı çalışmayı tercih eden Y Kuşağı'nın sigorta sektörü için büyük bir fırsat sunduğunu belirtti.

Günümüzde dijital yıkım çağının bir ürünü olarak görülen 'esnek ekonomi' (gig economy) kavramı, son 10 yılda mevcut iş gücünü etkileyen en büyük trendlerin başında geliyor. Kısa süreli işlerle serbest zamanlı ve yarı zamanlı çalışan kişileri tanımlayan 'esnek ekonomi' kavramı, geleneksel ekonomiyi ve onları işe alan firmaların iş yapış şekillerini değiştiriyor.

ABD'de yapılan araştırmalar, iş gücünün yüzde 35'inden fazlasının esnek ekonomi çalışanı olduğunu gösteriyor. Bu oranın 2020'de yüzde 43'ü bulacağı öngörülüyor. Avrupa'da ikincil geçim kaynağı olarak esnek ekonominin büyüklüğü her geçen gün artıyor. Avrupa'da esnek ekonominin yükselişte olduğu ülkeler Avusturya ve İtalya olarak kayıtlara geçerken, Çin, Hindistan, Endonezya ve Brezilya gibi esnek ekonominin yakın gelecekte birincil geçim kaynağı haline dönüşeceği düşünülüyor.

Özellikle Y Kuşağı'nda 'esnek ekonomi'nin giderek yaygınlaşmasının dört temel nedeni şöyle sıralanıyor:

  • Geleneksel '9-5' mesaili işlere nazaran daha esnek alternatif iş arayışı
  • Ana geçim kaynağını desteklemek
  • İlgi alanlarına yoğunlaşmak
  • Emeklilik dönemine geçiş süreci
  • Teknolojinin etkisi

Esnek ekonominin kısa zamanda hızla büyümesinde gelişen teknoloji etkili oluyor. Esnek ekonomiye destek veren iki ana dijital platform var:

  • İş gücüne dayalı platformlar: Araç sürmek (Uber), gıda veya ürün teslimatı yapmak (Deliveroo), mobilya kurmak, temizlik yapmak (TaskRabbit) gibi hizmetlerin sunulduğu yerler
  • Mal varlığına dayalı platformlar: İnsanların kiralama ya da satış yaptığı siteler (Airbnb, eBay vs.).

Bu platformlar, zamanla müşteriden müşteriye (B2B) tarzı pazarlardan firmadan müşteriye (B2C) veya firmadan firmaya (B2B) tarzı pazarlara dönüşmeye başladı.

Esnek Ekonomi, Sigortacılık Sektörü İçin Büyük Bir Fırsat Yaratıyor

Esnek ekonomi, kısa süreli iş modeli olduğu için tam zamanlı işlerde olduğu gibi çalışanlara sağlık/yaşam sigortası, işsizlik sigortası, ücretli izin gibi imkanlar sunmuyor. Bu nedenle esnek ekonomi, sigortacılık sektörü için büyük bir fırsat yaratıyor.

KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Kerem Vardar, esnek ekonomi çalışanlarının tüm hizmetlerde olduğu gibi sigortacılıktan da ilk beklentilerinin hızlı çözüm üretme olduğunu söyledi. Vardar, "Yeni nesil çalışanlar sigortacılardan esnek ve kısa süreli sigorta paketleri bekliyor. Bunun yanı sıra çalışmadıkları dönemlerde sigorta için ödeme yapmak da istemiyorlar. Bu noktada insurtech start-up'ları esnek ekonomi çalışanlarının taleplerine daha kolay cevap verebiliyor. Buna karşın büyük sigorta firmaları yeni beklentilere hızlıca adapte olabilirler. Bunun için yeni nesil start-up'larla işbirliğine gitmek hızlı bir çözüm seçeneği" diye konuştu.

Vardar, sigortacılığın ardından sonraki büyük adımın, sağlık sigortaları ve emeklilik planlarının esnek ekonomiye göre şekillenmesi olacağını vurguladı. Vardar, “Airbnb ve Uber gibi büyük oyuncularla birlikte sigorta firmaları da daha basit, aylık ödeme planına dayalı, esnek sigorta planlarıyla çalışanlara ulaşmaya başladı bile" ifadelerini kullandı.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Küresel İflaslar 2020 Yılında Yüzde 8 Artacak

$
0
0

Dünyanın lider alacak sigortası şirketlerinden Euler Hermes, küresel ekonomik öngörülerini paylaştı. Öngörülere göre 2019 - 2020’de siyasetçilerin ve merkez bankalarının küresel durgunluğu önleyeceği belirtiliyor. Önümüzdeki süreçte de yaşanacak yatay büyümeler 2015-16 yıllarındaki ekonomik karışıklığı hatırlatacak. Küresel İflas Endeksi’nde hem 2019 hem 2020’de yüzde 8 oranında Asya özelinde ise 2019’da yüzde 15, 2020’de yüzde 16’lık bir artış bekleniyor.

Yaz aylarında yaşanan ABD-Çin rekabeti, Brexit belirsizliği, İtalya’da yeni hükümetin başa geçmesi gibi gelişmeler siyasi riskleri artırırken, yılın ilk yarısında ticaret, imalat gibi sektörlerde ve birçok ekonomide durgunluğa sebep olabilir. 2020’de küresel mal ve hizmet ticareti 2009’dan bu yana en düşük rakam olan yüzde 1,7 oranında büyüyecek. Hizmet ve inşaat gibi yerel sektörler 2020’nin ikinci yarısında parasal koşulların hafifletilmesine ve imalat sektörünün ekonomik olarak toparlanmasına yardımcı olacak.

İlliberal döngüye giren dünyada 2020’de daha değişken piyasalar ve kararsız sermaye akımları bekleniyor. ABD – Çin ticaretinde ABD faydacılığının, ekonomi yavaşlarken gerilimi artırması beklenirken, gelişmekte olan piyasalardaki neo – otoriter liderler ise maliye ve para politikalarını seçimleri kazanmak üzere kurgulayacak. Önümüzdeki süreçte bu politikaların getirisinin düşük olması bekleniyor.

2020 yılında gelişebilecek negatif olasılıklar arasında ABD’de zombi kuruluşların temerrüde düşmesi, ABD-Çin arasında ticaret ve para savaşının alevlenmesi durgunluğu tetikleyebilir. Önümüzdeki dönemde artan volatilite ile birlikte küresel pazarların yönünü belirlemek daha da zor olacak. Şiddetli ekonomik gerilemeler hisse senedi piyasalarında aşağı yönlü bir harekete yol açacak. Hala devam eden belirsizlik dolayısıyla yeterli güven ortamı gelişmediğinden bu durum altın fiyatlarının daha yüksek seviyelere çıkmasına neden olacak. ABD ile Çin arasındaki ticaret çatışmasından kaynaklanan yüksek volatilite, doların güçlü kalmasını sağlayacak. 2019'un sonunda EUR / USD için kurun 1.10 ve 2020'nin sonunda 1.12 olması bekleniyor.

2020 ekonomik gelişmelerini Türkiye açısından değerlendiren Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner: “2019, küresel belirsizliklerin olumsuz etkilerinin yaşandığı, piyasalarda volatiletinin yüksek olduğu bir sene olarak geçti. Yavaş büyümenin uzun süreceği bir döneme giriyoruz. Küresel mal ve hizmet ticareti sadece %1,7’lik büyümeyle 2009 yılından beri görülen en düşük hıza gerileyecek. Bu nedenle Türkiye’de ihracatın büyümeye katkısı daha az olabilir. Bu yıl Türkiye’de birçok sektör talep daralması kaynaklı ciro küçülmesi yaşadı. 2020 yılına yönelik şirketlerin ciro artış beklentilerinde ihtiyatlı bir bakış açısı söz konusu. Bunun yanısıra Bankacılık sektörünün yeni kredi verebilmesi için ödenmeyen krediler ile ilgili sorunun 2020 yılı içinde çözülmesi şart” yorumunda bulundu.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye’nin 2019 Ekim Ayı İhracatı: 16 Milyar 336 Milyon Dolar

$
0
0

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), ekim ayı ihracat rakamlarını Denizli’de açıkladı. Türkiye’nin ihracatı 2019 yılı ekim ayında 16 milyar 336 milyon dolar oldu. 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın katılımıyla ekim ayı geçici dış ticaret verilerini, TİM’in açık iletişim platformu niteliğindeki bölgesel meclislerinin altıncısı olan TİM Denizli Meclisi’ni düzenlediği Denizli’de açıkladı. Ekim ayında ihracat, Genel Ticaret Sistemi’ne (GTS) göre 16 milyar 336 milyon dolar oldu. Yılın ilk 10 ayında ise ihracat yüzde 2,1 artış ile 149 milyar dolara, son 12 aylık ihracat da 180 milyar dolara ulaştı.

Küresel Piyasalarda Korumacılık Rüzgarları Etkilerini Sürdürmeye Devam Ediyor

Küresel piyasalarda korumacılık rüzgarlarının etkilerini sürdürmeye devam ettiğini söyleyen TİM Başkanı İsmail Gülle, sözlerine şöyle devam etti:“Küresel yatırımların karşı karşıya kaldığı durağanlık sonucu, hali hazırda zaten negatif seviyelere inen faiz oranlarının daha da inebileceği beklentisi piyasalara hakim olmuş durumda. ABD Merkez Bankası FED, geçen haftaki toplantısında bu sene üçüncü kez faiz indirimi gerçekleştirerek gösterge faizlerini 1,50 -1,75 bandına indirdi. Avrupa Merkez Bankası ise son gerçekleştirdiği toplantıda, faiz değişikliğine gitmese de politika faizini sıfırda, mevduat faizini ise yüzde eksi 0,50 seviyelerinde sabit bırakırken, 1 Kasım itibariyle 20 milyar Euro tutarında bir tahvil alım programına tekrar başlayacağını duyurdu. Bilhassa Avrupa’da, küresel gelişmelerin yarattığı belirsizlik, piyasada kredi muslukları sonuna kadar açık olmasına rağmen, toplumun talebinde ve yatırımlarda bir canlanma ibaresi yaratamıyor. Bu durum da dünya ticaretini ve küresel büyümeyi, haliyle doğrudan etkiliyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 2019 yıl sonu büyüme beklentisi, Dünya için yüzde 3’e çekilirken, Ülkemiz içinse, Ekim ayında revize edilerek yüzde 0,2’ye yükseltilmiş durumda. Önde gelen derecelendirme kuruluşlarından Fitch’in, dün Türkiye raporunda görünümü yükselterek, ekonomimizin özellikle dengelenme noktasında ilerleme kaydettiğinin altını çizmesi de, Türkiye’nin çizmiş olduğu toparlanma tablosunu onaylar niteliktedir. Bu toparlamada 2018 yılında karşı karşıya kaldığımız kur saldırılarının etkilerini, Hükümetimizin ve Merkez Bankamızın doğru ve yerinde karar ve politikalar ile bertaraf etmiş olmalarının etkisi büyük. İhracatçılar olarak bizler, “Yeni Ekonomi Programı” ile çizilen yol haritasının, büyüme, istihdam, enflasyon ve cari denge beklentilerine uygun olarak, 2020 yılının ilk çeyreği itibariyle bir değişim sürecini sırtlayacağını öngörüyoruz.” 

İhracatımız Rakiplerimizin Üzerinde Artışlar Sergiliyor

Yılbaşından beri küresel ticaret savaşlarının ve ekonomi-politik çalışmaların negatif etkisine rağmen ihracatın öngörüldüğü gibi aylık performansındaki iyi seyrini devam ettirdiğini kaydeden İsmail Gülle, “2019 yılında küresel ticaretin içerisinden geçtiği zorlu sürece rağmen Türkiye olarak ihracatta olumlu bir grafiğe imza atıyoruz. Yakın dönemde Barış Pınarı Harekatımız sonucunda ülkemize yönelik yaptırım tehditlerine rağmen ihracatımız başarılı seyrini sürdürdü.Rakiplerimiz ve hedef pazarlarımız ile karşılaştırdığımızda, ülkelerin 2019’da sergiledikleri ihracat performansları, ülkemizin başarısını daha da öne çıkarır nitelikte. 2019 yılı ilk 8 aylık ihracat verisini açıklayan ülkelerden Güney Kore’nin ihracatı yüzde 9,6 düşmüş durumda. Birleşik Krallık’ta ise azalma yüzde 5,9, Almanya’da yüzde 5,6, İspanya’da da düşüş yüzde 4,7 olurken, Güney Afrika’da yüzde 5’lik bir ihracat daralması var. Dünya devi Çin ise, yüzde 0,3’lük sınırlı bir ihracat artışı gerçekleştirdi. Ülkemiz ise ilk 8 ayda yüzde 2,9 artış oranına imza atmıştı. Dolayısıyla, ihracatçılarımızın dinamizmleri ve stratejik kararları sayesinde ihracatımız, doğru rota tespitleri ile rakiplerimizin üzerinde artışlar sergilemeye devam ediyor. Sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın odak noktasında olan İhracat Ailemiz her geçen gün büyümeye devam ediyor. İhracat yapan firmaların sayısı 13 yıldır ilk defa ithalat yapanları geride bırakmış durumda. 2018 yılında 79 bin 773 ithalatçımız var iken, ihracatçı sayımız 83 bin 286’e yükseldi. Sayın Bakanımız öncülüğünde, ihracatımızda hayata geçirilen atılımlar ve dijitalleşme adımları rekorlara uygun zemin hazırlıyor. Çok daha başarılı rakamlara ulaşabilmemiz adına, firmalarımızın finansman olanaklarına erişimi kritik önemde. Hazine ve Maliye Bakanımızın açıkladığı son gelişmeler, 1 Kasım itibariyle de faizlerin 11-14 bandına inmesi, ek istihdama sağlanan krediler gibi adımlar, bilhassa yatırım ortamının da iyileşmesi adına memnuniyet verici gelişmeler. Özellikle girdi maliyetlerindeki artışa karşın Hükümetimizin dengeleyici kur politikasından vazgeçmemesi ihracatçılarımız için en önemli önceliklerden birisi.” dedi.

Ekim’de 1.555 Firma İhracata Başladı

Bakan Pekcan öncülüğünde “İhracat Ana Planı” doğrultusunda TİM ve ihracatçı birlikleri olarak hem hedef pazarlarda yoğunlaşmaya odaklandıklarını, hem de İhracat Ailesini 100 bine taşıyacak proje ve eğitimleri aralıksız sürdürdüklerini belirten Gülle, “Dijital dönüşüm bilinci ile, lojistik ve finansal süreçlerimizi kolaylaştıracak, ABD gibi hedef pazarlarına tedarik sistemimizi bir üst seviyeye taşıyacağız. Bilhassa, yüksek teknoloji yoğunluğu anlamında, belirlenen yüzde 5,8’lik pay hedefini, hem rekabetçilik, hem de ülkemizin marka değeri anlamında en önemli hedeflerimizden birisi olarak kabul etmeliyiz. TİM olarak, Ülkemizin 7 bölgesinin tamamında gerçekleştirdiğimiz, projeler, eğitimler ve inovasyon odaklı çalışmalar da, yüksek teknoloji ihracatının payının arttırılmasına verdiğimiz önemin en net göstergesidir. İhracatçılar olarak bizlerin sorumluluğu, Bakanlığımızın açıkladığı İhracat Ana Planı’nda, altı çizilen hedeflere yönelik stratejileri, sahada en iyi şekilde yürüterek, hem ihracatçılarımıza hem de ülke ekonomimize, en iyi getiriyi sürdürülebilir şekilde sağlayabilmektir. Daha çok çalışıp, katma değer odaklı üretim bilinci ile 226,6 milyar dolarlık 2023 yılı ihracat hedefimizi rahatlıkla aşacağız.” dedi.

Ekim ayı ihracatına ilişkin detaylara değinen TİM Başkanı şunları kaydetti:“Öncelikle, ekim ayında 1.555 firmamızın ihracata ‘Merhaba’ dedi. Denizli ilimizden de 18 firmamız, ilk kez ihracat ailemize katıldı. Firma özelinde bakıldığında, ekim ayı içerisinde toplam 40 bin 312 firmamız ihracat gerçekleştirdi.”

Otomotiv Sektörü Liderliğini Korudu

Ekim ayının lideri, 2,82 milyar dolarlık ihracat ile Otomotiv sektörü oldu. Otomotivi, 1,93 milyar dolar ihracat ile Kimyevi Maddeler ve 1,55 milyar dolar ihracat ile Hazırgiyim ve Konfeksiyon sektörleri takip etti. İhracatını en çok artıran sektörler ise yüzde 95,2 artışla 347 milyon dolara ulaşan Fındık ve Mamulleri, yüzde 35,8 artışla 281 milyon dolara ulaşan Savunma ve Havacılık ile yüzde 22,2 artışla 1,93 milyon dolara ulaşan Çimento Cam Seramik ve Toprak Ürünleri oldu. Sektörlerin ihracat yaptıkları ülke sayılarına bakıldığında 205 ülke ve bölgeye gerçekleştirdiği ihracatla Kimyevi Maddeler birinci, 198 ülke ile Hububat ikinci, 192 ülke ile Çelik üçüncü oldu.

106 Ülkeye İhracat Arttı

Ekim ayında ihracatçılar, ülkemizin bayrağını 207 ülke ve bölgede dalgalandırmayı başardı. Bu ülkelerin 106’sına ihracat artarken 78 ülkede ise artış yüzde 10’un, 36 ülkede ise yüzde 50’nin üzerinde gerçekleşti. En çok ihracat gerçekleştirilen ilk 3 ülke ise 1,49 milyar dolar ile Almanya, 982 milyon dolar ile Birleşik Krallık ve 978 milyon dolar ile Irak oldu. İlk 10 ülkenin ihracattaki payı yüzde 48,3 olurken, ilk 20 ülkede bu pay yüzde 65,7 olarak gerçekleşti. En büyük pazarımız olan Avrupa Birliği’nin ihracatımızdaki payı ekimde yüzde 48,4 oldu.

En dikkat çekici artış Giresun’da yaşandı

İllerin ihracatına bakıldığında; ekim ayında 47 il ihracatını artırdı. En çok ihracat gerçekleştiren ilk 3 il sırasıyla; 6,19 milyar dolarla İstanbul, 1,43 milyar dolarla Bursa ve 1,34 milyar dolarla Kocaeli oldu. En dikkat çekici artışlar ise; ihracatını 3 kata çıkararak 39 milyon dolara ulaşan Giresun, yüzde 83 artışla 30 milyon dolara ulaşan Düzce ve yüzde 63 artışla 50 milyon dolar ihracat yapan Afyon’da yaşandı. Giresun ve Düzce’de ihracat artışında fındık sektörü etkili olurken, Afyon’da hububattaki artış başarıyı getirdi.

179 Ülkeye TL ile İhracat Yapıldı

Ay boyunca 179 ülkeye ihracatta TL kullanıldı, toplam rakam 5,9 milyar TL oldu. 7 bin 213 firma ekim ayında beyannamelerinde Türk Lirasını tercih etti.

10 Aylık Parite Kaybı 4,2 Milyar Dolar

Miktar bazında ihracatta ise ekimde yüzde 23,3 artışla 15 milyon tona, yılın ilk 10 ayında yüzde 19,1 artışla 122,8 milyon tona ulaşıldı. Son olarak, ekim ayında Euro dolar paritesinin etkisi negatif yönlü 302,4 milyon dolar olurken, yılın ilk 10 ayında pariteden kaynaklanan negatif etki 4,2 milyar dolar oldu.

Denizli Potansiyelini Bir Üst Lige Taşıyabilir

TİM’in “Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye” hedefi doğrultusunda ihracatçının taleplerini dinlediği ve bölgesel sorunlarını masaya yatırdığı “TİM Denizli Meclisi” toplantısına Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Denizli Valisi Hasan Karahan, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli İhracatçı Birlikleri temsilcileri ve bölgenin önde gelen iş insanları katıldı.

Denizli ilinin ihracat potansiyeline vurgu yapan TİM Başkanı İsmail Gülle, şunları aktardı: “Ege Bölgesinde İzmir ve Manisa'nın ekonomik yığılma avantajına rağmen Denizli’miz başarılı bir ivme ile bir sanayi merkezi olarak ön plana çıkmayı başarmıştır. Bugün ülkemizin dışa açılan kapılarından olan Denizli, tekstil, hazırgiyim ve mermer başta olmak üzere, tüm ekonomik faaliyet alanlarında, Dünya ile rekabet edebilir hale gelen bir ilimiz haline gelmiştir. İhracatta istisnasız ilk 10 il içerisinde olurken; TİM’in gelenekselleşmiş araştırmalarından olan İlk 1000 İhracatçı Araştırması’nın 2019 Raporuna göre, Türkiye’nin en büyük 1000 ihracatçısının arasında 28 Denizlili firmamız bulunmaktadır. Havlu ve bornoz üretiminde önemli bir merkez olan Denizli, bu alanda ülkenin yıllık ihracatının yaklaşık üçte birini karşılamakta olup, pamuklu tekstil alanında da dünya başkenti olarak kabul görmektedir. 2002’de Denizli ilimizin yıllık ihracatı 680 milyon dolar iken, 2004’de 1 milyar doları aşarak 1,2 milyar dolara, 2018 itibari ile de 3,1 milyar dolara yükseldi. İlimizin 2018 yılında eriştiği bu rakam, aynı zamanda da tüm zamanların en yüksek yıllık ihracat rakamı. 2018 yılında toplam ihracatımızdan aldığı pay ise yüzde 1,9 olarak karşımıza çıkıyor. 2002’de de bu oran yüzde 1,9 idi. Türkiye’nin ihracat artışına paralel bir artış performansı olan ilimizin, ülkemizin ihracat artış oranını da aşan bir tempoda performans göstermesini bekliyoruz. Bunun için ölçek büyütmeden, markalaşmaya, tasarım ve Ar-Ge merkezlerinin verimliliğinden pazar çeşitliliğine kadar birçok konuyu gündeme getirebiliriz. Çünkü sanayileşmesi birçok ile örnek olarak gösterilen Denizli’nin, bu anlamda da öncü olması mümkün. Böylece önce bölgemiz, ardından ülkemizin ihracatını sırtlamak, ilimizin hedefleri arasında öne çıkarak, Denizli’nin potansiyelini de bir üst lige taşıyabilir.”

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Konut ve Otomobilde ‘Katılım Bedeli İadeli’ Dönem Başladı

$
0
0

Faizsiz konut ve araç edindirme sektöründe hacim 25 milyar TL’ye ulaşırken sektör önemli yeniliklere de ev sahipliği yapıyor. Sektörde en yenilikçi şirket olmayı hedefleyen Vakıfevim, katılım bedeli iadesi, dilediğin teslimat tarihini seç, mini tasarruf gibi çözümleri ilk kez sektöre kazandırıyor. 

Faizsiz konut ve araç edindirme sisteminde sektörün büyüklüğü yıllık 25 milyar TL’ye ulaştı. 2019 yılı sektörün büyümesinde en verimli yıllardan biri oldu. Özellikle yüksek faizler nedeniyle sektör yüzde 120 büyüdü. 2020 yılında ise yüzde 50 büyümesi bekleniyor. 

Vakıfevim’in sektöre getirdiği yenilikler Vakıfevim Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kolo ve Vakıfevim Genel Müdürü Nurullah Günay’ın katıldığı toplantı ile tanıtıldı.

Sağlam Tasarruf ile Hedef 10 Bin Katılımcı

Finans ve konut sektöründe 10 yıllık deneyime sahip dinamik girişimciler tarafından kurulan Vakıfevim’in yenilikleriyle tanınacağını belirten Serdar Kolo hedeflerini şöyle anlattı: “Sektörde 2 yılda Finansevim markasıyla 300 çalışan ve 35 şubeye ulaştık. Şimdi de konut, otomobil ve dar gelirli ailelerin mini ihtiyaçları için Vakıfevim’le hizmet vereceğiz. 50 kişilik kadroyla yoluna başlayan Vakıfevim, 2020 sonunda 200 kişilik ekip ve 41 şubeye ulaşacak. Küçük ve büyük tasarrufların birleşmesine teşvik etmek ve ülke ekonomisine katkı sağlayarak istihdam yaratmak için çalışacağız. 2020’yi 200 milyon TL’lik sözleşme hacmiyle tamamlayacağız. Ayrıca sektörde ilk olacak birçok yeniliği de 1 Kasım itibariyle sunduk. Katılım bedeli iadesi, murabaha yöntemiyle satış, mini tasarruf sistemi ve taksit seçimi bu yeniliklerin başında geliyor. Rekabet nedeniyle verilen düşük tutarlı katılım payları sektöre zarar veriyor. ‘sağlam tasarruf’ ile bu işi sağlam yapacağız. Müşteri istediği konut ya da otomobili ileri tarihli almak isterse normal maliyetle alacak. Ancak erken tarihte almak isterse maliyetleri artacak. Bu sistemle altyapımızı sağlam tutarak güçlü finansal yapımızı koruyacağız. Sürdürülebilir bir sistemle yolumuza sağlam adımlarla devam edeceğiz.”

2020 için 10 bin katılımcı hedeflediklerini anlatan Kolo, “Tüm Türkiye’deki 41 şube ile 5 binden fazla konut, otomobil ve diğer ihtiyaçlarla ilgili sözleşmeye imza atacağız. Bu rakamlarla Vakıfevim, en büyük 5 tasarrufa dayalı konut ve araç edindirme kurumundan biri olacak.” dedi.

Yüzde 100 Türkiye sermayeli bir şirket olan Vakıfevim’in birikimini ülkeye yatırım olarak kazandıracağını söyleyen Kolo,“Şartlar ne olursa olsun ülkemize yatırım yapmaktan vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz. Ülkemizin yatırıma en çok ihtiyaç duyduğu şu günlerde elimizi taşın altına koymaktan asla çekinmedik, çekinmiyoruz. Yatırımlarımız birkaç büyük ili değil tüm Türkiye'yi kapsıyor. Enerjimizi kamu kurumları ile işbirliği içerisinde hem sektörümüzün hem de ülke ekonomimizin gelişimi için kullanmaya devam ediyoruz” dedi.

Vakıfevim’in sektörde dengeleri değiştirecek yenilikleri ise şöyle:

  • Katılım Bedeli İadesi: Sektörde ilk kez katılım bedeli iadesini Vakıfevim sunacak. Bu bedel sadece sistemde kalındığı süre boyunca alınacak. Müşteri çıkmak isterse masrafları hariç tutularak iadesi yapılacak.
  • Taksit Artışına Müşteri Karar Verecek: Taksit artışları müşteri teslimatını aldığında değil kendi belirleyeceği tarihte olacak. Sektörde ilk kez sunulan bu hizmetle katılımcılara taksit tutarıyla ilgili bir özgürlük tanınacak.
  • Mini Tasarruf Sistemi: Sektörde ilk kez sunulan hizmetle katılımcılar 5.000 TL’ye kadar tutarlar için sisteme girebilecek. Sözleşmeden sonraki ay istediği tutarı alarak sağlık, eğitim veya özel ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Katılımcılar geri ödemesini ise 12 aylık eşit taksitle yapabilecek.
  • Murabaha Yöntemiyle Satış: Sektörde hiçbir kurumda uygulanmayan murabaha yöntemiyle (peşin alım, vadeli satış) alım-satımlar gerçekleştirilecek.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 2581 articles
Browse latest View live