Quantcast
Channel: Girişim Haber - Girişimcilik Ekosistemi
Viewing all 2581 articles
Browse latest View live

Avrupa'nın İnovasyon ve Girişimcilik Festivali Türkiye’de!

$
0
0

2014 yılından beri Avusturya’nın Graz şehrinde gerçekleşen Fifteen Seconds Festivali, öğrenmeyi yaşam boyu bir aktivite olarak görenler için 2020’de Türkiye durağıyla dünyaya açılacak. 

Alanında uzman konuşmacıları ve markaları ağırlayan Fifteen Seconds Festivali, ezberleri bozan konsepti ve ilham veren içerikleri ile 21-22 Nisan’da Türkiye’de gerçekleştirilecek. İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek olan inovasyon ve girişimcilik festivali Fifteen Seconds; yenilikçi markalara, start-up firmalara, iş ve sanat dünyasının önde gelen temsilcilerine iki gün boyunca ev sahipliği yapacak. Ayrıca festival; geleceğe yön veren konuşmalardan yaratıcı deneyim alanlarına, sosyal sorumluluk projelerinden eğlenceli aktivitelere kadar birçok benzersiz alternatif ile katılımcıların karşısına çıkacak.

İş Ağınızı Genişletin, Birbirinizi Tanıyın, Paylaşın ve İlham Alın!

Katılımcıları ilham verici sonuçlara ulaştırmak amacıyla yeniden tasarlanan Fifteen Seconds Festivali, iş ağı oluşturma formatlarını yeni baştan yazıyor. Kartvizit alışverişini, sınırsız ve denenmemiş iletişim imkanlarıyla değiştiren festival, geleceği şekillendirme potansiyeline sahip trendleri, teknolojileri, başarı hikayelerini ve yeni başlangıçları kendi dünyasına davet ediyor.

Festival kapsamında her yıl Google, Amazon, P&G, IKEA ve Apple gibi dünyaca ünlü markaların temsilcileri ve deneyim alanlarıyla buluşan katılımcılar, fuaye alanında ilham verici birçok fikre ve ürüne ulaşma imkânı elde ediyor.

Fifteen Seconds Festivali’nde tasarım, sanat, müzik ve bilim alanında faaliyet gösteren herkes, fikirlerini ve çalışmalarını özgürce paylaşabiliyor. Katılımcılar; iş, girişimcilik, eğitim, teknoloji ve sosyal sorumluluk gibi alanlardaki en parlak zihinlerin konuşmalarını dinleme fırsatına sahip oluyor. Tamamen geleceği şekillendirme üzerine kurgulanan festivalde, kişisel değişim ve gelişim ortak bir amaç haline geliyor.

Fifteen Seconds Festivali hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.fifteenseconds.coweb adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Adana'da Tarımsal Ürünlerin Atıklarından Elektrik Üretiliyor

$
0
0

Adana'da bir biokütle tesisinde tarımsal ürünlerin atıklarından elektrik üretiliyor. Böylece binlerce dönüm alanda ekim yapılan ilde, anız yangınlarının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Her yıl binlerce dönüm alanda anız yakılıyor. Çiftçilerin daha hızlı ekime hazırlanmak için başvurduğu bu yöntem, çevre kirliliği ve orman yangınlarına neden oluyor. İşte bunun önüne geçmek için, Adana'da bir uygulama başlatıldı. Hasattan sonra arta kalan saplar yakılarak elektrik enerjisine dönüştürülüyor.

Tesis sahibi Rafet Milli, "Hasat bittikten sonra bizi arıyorlar, biz  de balyacımızı gönderiyoruz. Tarlada olan sapların hepsini alıyoruz. Geliyor fabrikamıza burada yakılarak buhar elde edilerek tirbün vasıtasıyla elektrik üretiyoruz. Kesinlikle zararı yok, temiz enerji." diye konuştu.

Tesiste saatte 2,5 ton atık yakılıyor ve ayda bin megavattan fazla elektrik üretiliyor. Bu da yaklaşık 5 bin ailenin bir aylık elektrik ihtiyacını karşılıyor. Çiftçiler bu uygulama ile işçilik, mazot, makine kiralama gibi maliyetlerden kurtuluyor. Firmaya verdikleri ürünlerin saplarından da para kazanıyorlar.

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Her sene anız yangınları çoktu. Bu yıl Adana Yüreğir ilçesinde iki tane katı atık yapan biokütle enerji dönüştüren iki tane firma kuruldu. Onların sayesinde anız temizliği yapılmakta. Halkımız hem bilinçlendi, hem büyük makineler şu an devreye girdi." dedi.

TRT Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Commencis ve finleap'tan Berlin'de Ortak Girişim: finbyte

$
0
0

Türkiye'de ve dünyada alanında önde gelen şirketlerin dijitalde büyümelerine öncülük eden Commencis ile Avrupa'nın en hızlı büyüyen fintech firmalarından finleap, Avrupa'daki şirketlere fintech çözümleri üretmek amacıyla Berlin merkezli finbyte'ı kurdu.

Yeni ortak girişim finbyte'ın kurulmasıyla beraber Commencis, Batı Avrupa'daki faaliyetlerini artırarak Türk mühendislerin Batı Avrupa'ya yazılım alanında ihracat yapmasına imkan tanırken, finleap de Avrupa'da fintech alanındaki lider pozisyonunu daha da güçlendirecek. finbyte'ın özellikle fintech alanında olmak üzere Avrupa'nın giderek artan yazılım, büyük veri ve analitik çözümlerine yönelik ihtiyaçlarına cevap vererek, şirketleri başarıya taşıyan öncü bir teknoloji şirketi olması hedefleniyor.

Büyük veri, bulut bilişim, yapay zeka ve yazılım alanlarında faaliyet gösteren Commencis'in Yönetim Kurulu Başkanı Fatih İşbecer, Berlin'de kurulan yeni şirket hakkında “Yaklaşık 20 yıl önce mobil teknolojileri alanında Pozitron'la başladığımız yolculuğa uzun yılların bilgi birikimi ve deneyimini beraberinde getirdiğimiz Commencis ile devam ettik. Bugün ise Berlin'de yeni bir sayfa açarak finleap ile beraber finbyte'ı kurmuş olmaktan dolayı çok mutluyum. Amerika ve İngiltere'deki başarılarımız sonrası finbyte'in kısa sürede, başta Almanya olmak üzere Batı Avrupa'da teknoloji üreten önemli bir merkez haline geleceğini düşünüyorum. Aynı zamanda finbyte ile İstanbul ve Berlin arasında bir teknolojisi köprüsü kurarak, Türkiye'nin teknoloji ihracatına katkı sağlamayı hedefliyoruz. Commencis ve finleap gibi alanlarında son derece başarılı iki şirketin güçlerini birleştirerek Avrupa pazarında fintech çözümleri üretme ve yazılım geliştirme alanlarında ciddi bir dönüşüm yaratacağına dair inancım tam.” değerlendirmesinde bulundu.

Finans teknolojileri alanında şirketlere destek veren ve SaaS çözümleri sunan girişim finleap'ın Teknoloji Direktörü Anıl Can Baykal, aynı zamanda finbyte CEO'su olarak görev alacak. Bu ortak girişim hakkındaki görüşlerini dile getiren CEO Baykal şu açıklamalarda bulundu; “Hem Commencis hem de finleap kendi uzmanlık alanlarında çok güçlü iki şirket. finbyte'ın kurulmasıyla beraber, hayata geçireceğimiz yüksek kaliteli ürünler ve fintech çözümleri ile dijital dönüşüm çağında Avrupa'daki şirketleri başarıya taşıyacağımıza inanıyorum. Ayrıca eski bir Pozitron'lu olarak bu yeni başlangıçta yer almak ve aynı ekiple çalışacak olmak benim için son derece heyecan verici. finbyte, Avrupa'daki şirketlerin yenilikçi ürün geliştirme süreçlerini hızlandırarak çok daha kısa sürede piyasaya ürün çıkarmalarına olanak sağlayacak.”

Commencis gibi güçlü bir teknoloji şirketiyle ortaklık yaparak finbyte'ı kurmuş olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirten finleap'in kurucusu ve CEO'su Ramin Niroumand da“finbyte'in Avrupa'da kısa sürede önemli bir teknoloji şirketi haline gelerek hem finleap'e hem de Avrupa'daki diğer fintech şirketlerine önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum.” dedi.

finbyte hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.finbyte.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Genç Girişimlerin Destekçisi StartUpCampus Başlıyor

$
0
0

Endeavor Türkiye ve Akbank iş birliğiyle hayata geçirilen genç girişimcilik programı StartUpCampus için başvurular başladı. Startup’ların büyümesini desteklemek amacıyla tasarlanan StartUpCampus Programı’na başvuru için son tarih 24 Ekim 2019.

Türkiye’nin en başarılı girişimci ağına sahip olan Endeavor Türkiye’nin, Akbank iş ortaklığında yürüteceği StartUpCampus programına 12 şirket kabul edilecek. 3 ay sürecek program için başvurular 24 Ekim’de sona erecek.

Başvuru yapacak girişimcilerde 35 yaşın altında olması, şirketin kurulmuş veya MVP’nin (erken aşama ürün) pazara sunulmuş olması, ilk satışın yapılmış olması, şirketin kurucu ortaklar dışında en az bir çalışanının olması gibi kriterleri aranıyor.

Katılım Ücretsiz

Ocak 2020’de tamamlanacak olan programa başvuran genç girişimciler; girişimci ve ekip potansiyeli, ürün ve hizmetlerin yenilikçiliği veya farklılaşması, pazardaki fırsatlar, gelecek stratejisi ve büyüme potansiyeli kriterlerine göre değerlendirilecek. Programa katılmaya hak kazanan girişimler, herhangi bir ücret ödemeyecek.

Genç Girişimciler Dört Atölye ile Desteklenecek

Kasım ayında başlayarak 3 ay devam edecek StartUpCampus Programı kapsamında şirketini kurmuş veya erken aşama ürününü pazara sunup ilk satışını gerçekleştirmiş, 35 yaşın altındaki girişimciler 10 haftalık mentörlük sürecine dahil olacak.

Programın ilk döneminde genç girişimciler, girişimcilere özel olarak tasarlanmış eğitim ve atölyelere katılıp Endeavor’ın deneyimli mentörlerinden destek alacak ve yatırımcılarla bir araya gelecek. Startup’lara, program ana destekçisi ve iş ortağı olan Akbank’ın inovasyon ekibiyle tanışma ve iş birliği fırsatlarını değerlendirme fırsatı da sunulacak.

Mentör ve Girişimci Ağına Erişim Şansı

StartUpCampus Programı’na seçilen 12 Startup arasından, üç ay boyunca ayrı ayrı 4 defa gerçekleşecek eğitim/atölye ve mentörlük seanslarının en az üçüne katılmış olan genç girişimciler, Demo Day’e katılabilecek.

Genç girişimler, programın sonunda gerçekleştirilecek olan Demo Day’da girişimlerini yatırımcıların karşısına çıkarma fırsatı elde edecek. Programı başarıyla tamamlayan girişimciler, Endeavor’ın ulusal ve uluslararası mentör ve girişimci ağına erişim şansını da yakalayacak.

StartUpCampus Programı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.startupcampus.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İşin Geleceğini 1 Ekim'de Endüstri 4.0 Zirvesinde Uygulamalı Gör!

$
0
0

Endüstri 4.0 Zirvesi; üretim sanayi, akıllı fabrika, dijital dönüşüm, yapay zeka ve otonomizasyon konu başlıkları altında 1-3 Ekim tarihleri arasında, İstanbul Yeşilköy’deki WOW Kongre Merkezi’nde 2’nci kez gerçekleştirilecek.

Günümüzde sadece büyük şirketler değil, KOBİ’ler de Endüstri 4.0 ile ilgili yatırımlar yapıyor. Endüstri 4.0 için yapılan yatırımların uygulama örnekleri sektör sektör ele alınarak, büyükten küçüğe tüm firmalara rehberlik etmeyi amaçlıyor.

Zirve, Büyük Firmalara ve KOBİ'lere Nasıl Bir Katkı Sunacak?

Zirvede firmalar: ''Hangi markalar benim sektörümde, bu markalar endüstri 4.0 ile ilgili ne tür çözümler geliştiriyor, bu alanda yatırım yaparsam sonuçları ne olur'' sorularına yanıt bulurken, Çalışanlar ise: ''İşin geleceğini, Endüstri 4.0 Zirvesi’nde uygulamalı olarak yakından görebilecek.

Gelişen teknoloji doğrultusunda günümüzdeki fabrikaların büyük bir kısmı, Endüstri 4.0’a uyumlu olmayan yatırım ürünlerini almayı tercih etmiyor. Bu da günümüzde, büyük ya da küçük tüm firmaların teknolojiye ayak uydurma ve entegre olma zorunluluğunu ortaya koyuyor.

Yurt içinden ve yurt dışından birçok firmanın katılımı ile yurt içinde ve yurt dışında uygulanan örneklerin sunulacağı Endüstri 4.0 Uygulamaları Zirvesi ve Sergisi, KOBİ’lerin ve büyük firmaların sorularına cevap olacak ve her sektöre katkı sunacak şekilde düzenlendi.

Robot Yatırımları Zirvesi ile Eş Zamanlı Olarak Gerçekleştirilecek

Endüstri 4.0 Zirvesi, Robot Yatırımları Zirvesi ile eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek. Ziyaretçiler tek bir giriş kartıyla iki zirveyi de ziyaret edebilecekler. 1-3 Ekim tarihleri arasında, İstanbul Yeşilköy WOW Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan Endüstri 4.0 Zirvesi’ne katılmak için kayıt yaptırmak gerekiyor.

Endüstri 4.0 Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz wwww.endustri40zirvesi.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Tam Otomatik Tel Örme Makinesi Geliştirdi, 40 Ülkeye Satıyor!

$
0
0

Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde ek gelir getirmesi amacıyla aldığı makineyle torna atölyesinde 7 sene çit teli üreten girişimci, hurdacıdan aldığı çamaşır makinesinin motorunu geliştirerek yaptığı tam otomatik tel örme makinesini 40 ülkeye satıyor.

İş adamı Coşkun Sever, 60 bin nüfuslu Burhaniye'nin sanayi bölgesindeki mütevazı torna atölyesinde 1998 yılında ek gelir elde etmek amacıyla çit teli üretmeye başladığını söyledi.

Sever, 7 yıl çit teli ürettikten sonra bunun makinesini yapmaya karar verdiğini belirterek, "Tel örme işine başladığımız zaman bu tür makinelerin piyasada çok yetersiz olduğunu gördük. Bir hayalle başladık. Tel örme makinesini yapma işi, kendi imkanlarımızla hurdacıdan aldığımız bir eski çamaşır makinesinin elektrik motoruyla başladı. Elimizdeki yarı otomatik makineyi tam otomatik makineye çevirdik. Bu süreçte pek çok zorluk ve imkansızlık yaşadık." dedi.

Bu makineleri önce kendilerinin kullandığını dile getiren Sever, daha sonra pazarlama için üretimini yapıp fuarlara katıldıklarını, yurt dışı müşterileriyle bire bir tanışma imkanı bulduklarını anlattı.

"Çok Büyük Bir Hayal Diyenler Oldu"

Altıgen tel örme makinesi üretim projesi için 2014 yılında Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığına (KOSGEB) başvurduklarını dile getiren Sever, çevresindekilerin buna "çok büyük bir hayal" olarak baktığını ifade etti.

KOSGEB yetkililerine, "dünyada teknik özelliği bakımından tek olacak" bu makineyi yapabileceklerini, başarabileceklerini anlattıklarını söyleyen Sever, "Projeyi oğlumla yazdık. Hiçbir danışman firma kullanmadık. Projemiz onaylandı. Bir yıl içinde tam otomatik altıgen tel örme makinesini yaptık. KOSGEB'e sunum projesini götürdüğümüz zaman makinemizin ilk ihracatını Belarus'a gerçekleştirdik. Yani biz makineyi bitirdik, sunum yapamadan makinenin ihracatını yaptık. İlk etapta hedefimiz 4 makineydi, 17 makine yaptık. Siparişlerimiz gelmeye devam ediyor. Altıgen tel örme makinesinin değeri 60 bin dolar. Makinemizin fiyatı Çin'den yüksek, Almanların ürettiğinden ucuz. Çin'in kapasitesinin iki katı, Alman'ın kapasitesiyle aynı. Teknik özellikler bakımından da Alman makinesinin yapamadığı özelliklerde üretim yapan bir makine. Almanlar bu projeyi 2 milyon dolara almak istediler ancak projeyi satmadım, satmayı da kesinlikle düşünmüyorum. Yılda 50 civarında çit teli örme makinesi üretip satıyoruz. Satışlarımızın yüzde 85'i ihracata yönelik. Bunu Balıkesir'in Burhaniye ilçesinden yapıyoruz ve ülke ekonomisine yıllık 1,5 milyon dolar civarında ihracat gelirimiz oluyor.Yakın zamanda fuarda tanıştığımız Filistinli müşterilerimize de hem makine hem de ham madde satıyoruz." dedi.

Müşterilerin Çoğu Arap Ülkelerinden

 Firmanın dış ticaret temsilcisi Doha Saraçoğlu da hem çim çit hem de çit teli üreten 4 çeşit makine yaptıklarını söyledi. Şu ana kadar 40 ülkeye ihracat yaptıklarını aktaran Saraçoğlu, "Müşterilerimiz daha çok Arap ülkelerden. Afrika'dan da gelen çok müşterimiz var. Ürünlerimizden ve hizmetimizden müşterilerimiz oldukça memnun kaldılar. Makineyi sattıktan sonra genelde patronumuz Coşkun Bey müşterinin ülkesine gidiyor ve makineyi bizzat kendisi kuruyor, eğitimini veriyor." dedi.

TRT Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

"Değişim Başlıyor" Temalı Yeni Ekonomi Programı Açıklandı

$
0
0

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Değişim Başlıyor” ana temasıyla hazırlanan Yeni Ekonomi Programı’nı (2020-2022) (YEP) bakanlıkta düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.

“Değişim Başlıyor” ana temasıyla hazırlanan Yeni Ekonomi Programı (2020-2022) (YEP), Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından bakanlıkta düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Yeni Ekonomi Programı’nın ilk yılını tamamladıklarını ve bir yıllık performansın sonunda programı revize ederek, ikinci yılın başlangıç vuruşunu yaptıklarını belirten Albayrak, 2019-2020 yıllarını “dengelenme dönemi” olarak adlandırdıklarını anımsattı.

Albayrak, tarihin en büyük iki kur saldırısı, küresel piyasalardaki türbülanslar, Avrupa ekonomisinde küçülme gibi gelişmelerin yaşandığı zor bir dönemde dengelenme hedeflerinin başarıyla uygulandığını ve felaket senaryolarıyla toplumda hakim kılınmaya çalışılan saldırı döneminin yaşandığını söyledi.

Ülkenin potansiyeline ve sahip olduğu altyapıya her zaman güvendiklerine dikkati çeken Albayrak, doğru hamleler sonucu kötümserliğin yerini günün ilk ışıklarıyla iyimserliğe bırakacağına hep inandıklarını dile getirdi.

Bu yılki programın ana temasını “Değişim Başlıyor” olarak belirlediklerini aktaran Albayrak, şöyle devam etti: “Artık ülkemizin bir üst lige çıkması için zaruret haline gelmiş bu değişimi hep birlikte gerçekleştiriyoruz. Önümüzde yapacak çok ama çok işimiz var. Yaşanan kur ataklarının ardından büyük bir resesyon beklentisine rağmen, eksi 2’ler, 3’ler, 5’ler, ‘Türkiye küçülecek’ beklentilerine rağmen, kuvvetle muhtemel yıl sonunu pozitif büyümeyle kapatmaya hazırlanıyoruz. 2019’da ekonomide daralma beklentileri genel kabuldü. Ekonominin raydan çıkacağına ilişkin tezvirata, kredi daralmasına şahit olduk, büyüme hedeflerinin bu durumdan etkilendiğini gözlemledik. Ekonominin en büyük kırılganlığı olan cari açıkta önemli başarı elde ettik. Yıllık bazda cari fazlada Cumhuriyet tarihi rekoru kırdık. ‘Ekonomi daralırken cari fazla verilmesi normal’ diyenlerin de buradan bazı şeylerin payını alacaklarını düşünüyorum. ‘2009 yılında neden bu kadar küçülürken cari fazla vermedik?’ diye her ortamda soruyorum. Bunun için sürecin adına ‘Dengelenme’ dedik, daha fazla büyümeyi hedeflemedik. Sağlıklı ve sürdürülebilir büyüyerek orta gelir tuzağından kurtulmayı hedefledik. Ekonominin her alanında, her parametrede ideali yakalamaya çalıştık.”

“Özel Tüketimde İvmelenme Bekliyoruz”

Enflasyonda hem TÜFE hem de ÜFE’de beklentilerin çok ötesinde performans ortaya koyduklarına işaret eden Albayrak, tüketimde dipten dönüşü oldukça kısa sürede gerçekleştirdiklerini ve yılın ikinci yarısında ertelenen özel tüketimde de ivmelenme beklediklerini vurguladı.

Albayrak, swap piyasasının ülkeye taşınmaya başlaması, Merkez Bankasının piyasalarda finansal istikrar politikasını önceliklendirmesi, faizin öngörülebilir olması, Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi ile finansal güvenliğin kalıcı hale gelmesi için çok önemli adımlar atıldığını aktararak, makroekonomik göstergelerin hemen hemen hepsinde kur ataklarının yaşandığı ağustos ayı öncesine gelindiğini bildirdi.

Türkiye’nin bu dönemde kurda, faizlerde, borçlanma oranlarında ve Hazine tahvillerine olan ilgide en iyi ülke performansını gösterdiğine işaret eden Albayrak, tüketim talebinde daralma ve yatırımlarda erteleme gibi gelişmelere rağmen ihtiyatlı para ve maliye politikalarından taviz vermediklerini söyledi.

Bakan Albayrak, alınan önlemlerle ekonomide yumuşak iniş sağladıklarına dikkati çekerek, “Şimdi önümüzde yeni bir dönem başlıyor. Dengelenme dönemi kazanımlarını koruyacağız ve bunun ötesinde bir süre daha bu süreci sürdürdükten sonra değişim sürecine başlayarak programımızı 2020 içinde ikinci faza taşıyacağız. YEP çerçevesi içinde 112 maddeden oluşan eylem planı hazırlamıştık. 112 maddenin 53’ünün 2019, 26’sının 2020 ve 33’ünün 2021’de hayata geçirileceğini takvime bağlamıştık. Şu anki durumda Eylül 2019 itibarıyla 53 eylemin yüzde 40’ını yani yaklaşık yüzde 75,3’ünü hayata geçirdik, diğer 13 eylemde de önemli ölçüde ilerleme kaydettik. 3 yıl boyunca hayata geçirilmesi planlanan 112 eylemin 44’ü yapılırken, 68’inde ilerleme kaydetme süreci devam ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu dönemde ekonomide temel mücadele alanlarının başında yine enflasyonun geleceğini vurgulayan Albayrak, şunları kaydetti: “Eğer ekonomide güçlü Türkiye idealini ortaya koyuyorsak, eğer büyük sıçramayı ve bir üst lige çıkmayı hedefliyorsak enflasyonu yüzde 5’in altına çekmeden bunların gerçekleşmesi çok zor. Enflasyonu yüzde 5’in altına indirmek bizim temel hedefimiz olmayı sürdürüyor. Geçen yıl, 2019 yılı için yüzde 15,9’luk enflasyon hedefi koymuştuk. Enflasyonla mücadelede sağlanan başarıyla 2019’u yüzde 12’lik enflasyon tahminiyle geride bırakmayı hedefliyoruz. 2020 için 9,8 olarak konulan hedefi yüzde 8,5 olarak revize ettik. 2021 yılında yüzde 6, 2022 yılında da yüzde 4,9’luk enflasyon hedefliyoruz. Bu hedefler doğrultusunda para ve maliye politikaları eş güdümlü olmaya devam edecek. Merkez Bankasına enflasyonla mücadelede bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hükümetimiz ve bakanlık olarak güçlü destek vermeyi sürdüreceğiz. Mal ve hizmet piyasalarında rekabeti ve derinliği artıracak yapısal dönüşüm adımlarını sürdüreceğiz.”

Albayrak, Enflasyonla Mücadele Programı ile “enflasyon yapışkanlığına karşı tarihte eşine ender rastlanan çok önemli bir başarı elde edildiğini” söyledi.

Belli bir süre enerji fiyatları ve ÖTV oranları gibi kamu tarafından yönetilen fiyat ve vergi ayarlamalarıyla fiyatlama davranışlarında olabilecek aşırı bozulmalara karşı çok sağlam bir duruş sergilendiğini belirten Albayrak, enflasyonun başarıyla düşmesi ve para politikasının etkinliğini kazanmasıyla fiyat ve vergi desteklerinin sona erdiğini hatırlattı. Albayrak, ÜFE ve TÜFE arasındaki makası beklentilerin çok ötesinde bir performansla kapatarak süreci tamamladıklarını bildirdi.

Buradaki kazanımları çok daha ileriye taşımak durumunda olduklarını vurgulayan Albayrak, mal ve hizmet fiyatlarındaki kur geçişgenliğini azaltmak için bazı ithal ürünlerin yerlileştirilmesi, alım garantili enerji kontratlarının yerlilik oranı da dikkate alınarak Türk lirası bazlı olmasını sağlayacaklarını dile getirdi. Albayrak, ayrıca bu alanda fiyatlarda düşüşü getirecek, rekabet ve verimliliği artıracak politika setini devreye alacaklarını kaydetti.

Gıda enflasyonuyla mücadele kapsamında gıda üretimini artırmak için sulama yatırımları yapılacağını, sebze-meyve fiyatlarında dönemsel dalgalanmaların önlenmesi amacıyla sera yatırımlarının teşvik edileceğini ifade eden Albayrak, Hal Yasası ve Perakende Yasası’nı en kısa sürede hayata geçirmeye çalışacaklarını anlattı.

Albayrak, “Kamunun yönlendirdiği bazı fiyat ve ücretlerde geçmiş enflasyon yerine YEP enflasyon hedeflerine göre ayarlamalar yaparak enflasyondaki atalet etkisini sınırlandıracağız.” dedi.

“Yılı Cari Fazla Vererek Kapatacağız”

Dengelenme döneminin en başarılı alanlarının başında cari denge konusunun geldiğine işaret eden Albayrak, şöyle konuştu: “Bu alan önümüzdeki dönem politikalarımızın en öncelikli meselesi olmaya devam edecek. 2019 yılı için cari açığın milli gelire oranında yüzde 3,3’lük hedef koymuştuk. Az rastlanır bir başarı ortaya koyarak yılı cari açık değil, inşallah cari fazla vererek kapatacağız. Büyüme hedefimiz ve ekonomideki toparlanmanın sonucu olarak talepteki değişimle birlikte cari dengede açık vereceğimizi önümüzdeki süreçte biliyoruz ama bu açığı dış finansman ihtiyacını makul düzeyde kalmasını sağlayacak bir seviyede tutacağız. Bu çerçevede 2020 yılı için cari açıkta milli gelire oranla yüzde 1,2’lik bir seviye hedefliyoruz. Bunu 2021’de 0,8’e ve 2022’de bu yapısal yapısal dönüşümlerle sıfıra indirmek için çalışacağız.”

Albayrak, dış ticarette sağlanan değişim ve dönüşümün, cari açıkta sağlanan ve sürdürülecek kazanımların temelini oluşturduğunu söyledi.

Lüks tüketim mallarının ithalatına yönelik tedbirlerin 2020’de devam edeceğini, ithal ara malların üretimine yönelik çalışmaların yoğun şekilde süreceğini anlatan Albayrak, İVME Paketi ile başlatılan ihracatı ve yerlileştirmeyi destekleyen ölçülü ve sektör odaklı kredi politikasının 2020’de çok daha genişleyerek ve artarak devam edeceğini bildirdi.

Albayrak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından açıklanan Sanayi Strateji Belgesi’nin bu alanda önemli bir görev ifa edeceğini aktardı.

Bakan Albayrak, Türkiye Varlık Fonu’nun cari dengeyi güçlendiren, ülkenin stratejik hedeflerini destekleyen ve özel sektör iş birliklerine dayanan sabit sermaye yatırımlarıyla bu sürece katkıda bulunacağını, Turizm Strateji Belgesi’nin de önemli desteğini göreceklerini vurguladı.

Tüm yatırım ve teşvik uygulamalarında cari denge öncelikli uygulamaları artırarak devam ettireceklerini belirten Albayrak, Lojistik Master Plan ile ihracat ve sanayi alanındaki hedeflere büyük destek sağlayacaklarını aktardı. Albayrak, bu alanda oldukça kapsamlı bir politika ve tedbir setini detaylı şekilde çalıştıklarını kaydetti.

Vergi Reformu

Bu yıl bütçe dengesinde program hedefinin biraz üzerinde kalındığına işaret eden Albayrak, şu değerlendirmede bulundu: “Ekonomideki yavaşlama nedeniyle gelirlerimizin hedeflerimizin altında kalması bu sonuçtaki önemli faktörlerden birisi oldu. Böylesi zor bir dönemde ekonomiyi desteklemek, cari açığı azaltmak, enflasyonla mücadelede hedeflerimize ulaşmak için özellikle ithalatı frenlemeye yönelik adımlar atmamız da kaçınılmazdı. Önümüzdeki dönemde de gerek duyulduğunda üretime dayalı ekonomik dönüşümü finanse etmek için bütçe imkanlarını yine gerekirse kullanacağız ancak bunları yaparken her halükarda bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3’ün altında tutacağız. Bütçe açığının milli gelire oranında 2019’u yüzde 2,9 ile kapatmayı hedefliyoruz. 2020 ve 2021’de aynı oranı sürdürmeyi, 2022’de ise yüzde 2,6’ya düşürmeyi amaçlıyoruz. Bu kapsamda vergi adaleti sağlayacak, çok kazanandan çok, az kazanandan daha az vergi alınmasının önünü açacak ve gelirleri artıracak, uluslararası uygulamaları örnek alan bir vergi reformuyla ilgi adımları atmaya başlıyoruz. Ayrıca kamuda giderleri azaltmaya yönelik güçlü bir politika setini uygulayacağız. KİT’leri verimlilikleri artacak, kamu maliyesine yükleri azalacak şekilde yapılandırıyoruz.”

Albayrak, kamu kaynaklarının kullanımının etkinliğini takip etmeyi kolaylaştıracak şeffaflığı ve hesap verebilirliği artıracak program bazlı, performans esaslı bütçelemeyi Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile birlikte hayata geçireceklerini söyledi.

Berat Albayrak, mali açıdan sürdürülebilirliği sağlamak ve kamu maliyesine olan yükü azaltmak amacıyla Sosyal Güvenlik Sistemi’nin aktüeryal dengesini güçlendirici politikaları sosyal adaleti gözeterek hayata geçireceklerini ifade etti.

Vergi tahsilat performansını artırmak amacıyla çok önemli değişiklikler yaptıklarını anlatan Albayrak, denetçilere sektör bazlı eğitimler verdiklerini, vergi tahsilat performansının haftalık olarak takip edilmesine imkan veren bir sistem kurduklarını, kamu yatırım harcamalarının ve teşvik programlarının etkinliğini artırıcı bir değişim programı başlattıklarını bildirdi.

Büyüme Hedefleri

Tüm alanlardaki hedeflerle uyumlu, kazanımları riske atmayacak büyüme planlamasını da tamamladıklarını vurgulayan Albayrak, şunları kaydetti: “Büyümede geçtiğimiz sene YEP çerçevesinde koyduğumuz yüzde 2,3’lük hedefin biraz uzağında kalacağız. Özellikle ikinci çeyrekle birlikte yaşanan, tekrar seçimle ötelenen ekonomideki bir çeyreklik kaymanın büyümeye etkisini bu yıl görmüş olduk. Yüzde 2,3’lük hedefin altında kalmanın baz etkisini de dikkate alarak 2020 yılını bir önceki yıldaki yüzde 3,5’lik rakamı güncelleyerek yüzde 5 büyümeyle başlayıp program boyunca, ülkemiz için sürdürülebilir ve doğal oran olan yıllık yüzde 5’lik büyümeyi devam ettirmeyi hedefliyoruz. Nitekim öncü veriler özellikle üçüncü çeyrekle birlikte ekonomik aktivitedeki toparlanmayla iş gücüne katılım ve istihdam oranlarında iyileşme sinyallerini vermeye başladı. 2020 yılında bunu daha da ileriye taşıyacağız. Başta enflasyon olmak üzere hedeflerimizde yakaladığımız başarı, faizlerde ve risk primimizde düşüşü beraberinde getirdi ve 2020 yılında bu düşüş güçlenerek devam edecek.”

Yılın ikinci yarısından itibaren kapasite artırıcı yatırımların başlamasının, düşen faizlerle birlikte görülmeye başladığını belirten Albayrak, yapılan çalışmaların sadece bu sürecin başlı başına yüzde 4’lük bir büyümeyi doğal seyrinde sağlayacağını gösterdiğini söyledi.

Albayrak, proje bazlı yatırım teşvik sistemi başta olmak üzere Ar-Ge, yenilikçilik ve teknolojik dönüşümle yüksek katma değerli ürünlerin üretimine ekstra destek vereceklerinin altını çizerek, “11. Kalkınma Planı’nda yer alan kimya, ilaç, tıbbi cihaz, makine, elektrikli teçhizat, otomotiv, elektronik ve raylı sistem araçları olarak belirlenen imalat sanayi sektörleri, yeni ekonomik programın ruhunda da öncelikli alanımız olacak.” ifadesini kullandı.

İvme finansman paketi ve benzeri araçlarla cari açığın düşürülmesine katkı veren katma değerli ve teknolojik üretim yapan firmaları ve projeleri öncelikli teşvik edeceklerine değinen Albayrak, “Varlık Fonu, petrokimya, madencilik ve yerli kaynağa dönük enerji üretimi alanları başta olmak üzere özel sektör iş birliklerinde sabit sermaye yatırımlarında daha etkin rol oynayacak. Sanayide kapasiteyi artıracak, maliyetleri düşürecek, rekabet potansiyeli kazandıracak Ulusal Verimlilik Planı’nı devreye alacağız. Ayrıca kapsamlı olarak bir mevzuat taramasını başlattık. Şirketleri, büyümeme yönünde teşvik eden, büyümeden kaçındıran düzenlemeleri de gözden geçirecek, yenileyeceğiz.” diye konuştu.

Albayrak, büyümeyle ilgili çok kapsamlı çalışma yaptıklarına dikkati çekerek, “Yüzde 5’lik bu büyümeyle bütçeye baskı oluşturmayacak, biriken reel durgun alanı da hesaba katarak, fiyat artışına da neden olmayacağız.” dedi.

“İşsizlikte İyileşme Görülecek”

Büyüme hedefleri ve politikalarının hızlıca tesis edilmesinin istihdamdaki artışı da beraberinde getireceğini vurgulayan Albayrak, şunları kaydetti: “2019’u yüzde 12,9’luk bir işsizlik oranıyla kapattıktan sonra, işsizlik oranını 2020’de yüzde 11,8’e, 2021’de yüzde 10,6’ya ve 2022’de 9,8’e düşürmeyi hedefliyoruz. Ekonomik aktivitedeki toparlanma ile iş gücüne katılım ve istihdam oranlarında iyileşmeyi göreceğiz. Program dönemi boyunca istihdamdaki kişi sayısının yıllık ortalama 1 milyon 66 bin kişi artarak işsizlik oranının kademeli gerilemesi sağlanacak. İstihdam teşviklerinin etki analizleri yapılarak, teşviklerin ihtiyaçlara göre yeniden tasarlanmasını sağlayacağız. İstihdamda, kredi şartlarının uygun hale gelmesi, inşaatta da talebin canlanmasını ve arz fazlasının azalmasını göreceğiz. Nitekim son bir yıldaki istihdam kaybının yaklaşık üçte ikisi inşaat sektöründen kaynaklandı. Tamamlanmaya yakın yapıların bitirilmesinin desteklenmesiyle kısa dönemde bu alandaki istihdama olumlu katkı sunacağını göreceğiz.”

Albayrak, sulama ve sera yatırımlarının desteklenmesiyle tarımda arzı artırmaya yönelik zamanında verilen uygun fiyat ve yapılan alımlarla tarım sektöründe de işsizliğin azalmasının sağlanacağını belirterek, bireysel tüketimin artmasının, uygun kredi şartlarının, stok ve revizyon yatırımlarının, sanayi ve hizmet sektöründe ve turizm alanında istihdamı artıracağını dile getirdi.

“Gençlerde işsizlik, istihdam piyasasında talep edilen mesleklere yönelik, özellikle yoğun anlamda talebi olan, kodlama, bilgi işlemci, satış elemanı gibi benzeri alanlardaki hedef odaklı sertifika ve meslek edindirme programlarıyla maksimum genç istihdam edilerek bu rakamları da azaltacağız.” diyen Albayrak, orta yaş gruplar, kadınlar ve gençlere yönelik girişimcilik ve meslek kazandırma programlarıyla orta vadede de işsizlikle mücadele edileceklerini söyledi.

Dolarizasyona Karşı Tedbir Seti

Albayrak, programın son alanını, finansal istikrar için devreye alınacak politika setleri ve aksiyonların oluşturduğuna işaret ederek, program dönemi boyunca, finansal istikrarın güçlendirilmesi, dolarizasyonun azaltılması ve tasarrufların artırılması öncelikli hedeflerin başında olacağını kaydetti.

Finansal sistemin sermaye piyasası bacağını güçlendirilmek için çalışacaklarına da dikkati çeken Albayrak, uygulanacak olan vergi, teşvik ve kamu finansman politikaları yoluyla ülke kaynaklarının cari dengeyi güçlendirecek, yerli ve katma değeri yüksek üretime yöneleceğini ifade etti.

Albayrak, belirlenen hedefler doğrultusunda kredi kanallarının açılmasını sağlayacaklarına değinerek, şöyle devam etti: “Dolarizasyona karşı bir tedbir setini devreye alacağız. BIST’de yeni oluşturulacak alternatif ürünler, Omnibus ile Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) piyasasının uluslararası teminat özelliği getirilmesi başta olmak üzere, hisse senedi piyasasında hisselerin gruplandırılarak yatırımcının kolay seçiminin sağlanması, halka açılmanın vergi indirimleriyle derinleştirilmesi, döviz piyasasının kurulmasıyla birlikte ilave tedbirler getirilmesi önümüzdeki süreçteki önemli planlarımız arasında yer alıyor. Bankacılık sektörü için sık sık gündeme getirilen NPL’lerle ilgili reform niteliğinde bir adım atıldı. Bankalarımız için artık temiz bir sayfa başlangıcı önümüzdeki dönemde göreceğiz. Artık bankaların, gerçek meseleleri olan, finansman sağlama işine döneceklerini düşünüyoruz. Birçok defa vurguladığım hedeflerle uyumlu finansman modellerini tıpkı kamu bankalarının yaptığı gibi özel enstrümanları yeni ürünleri devreye alarak sektörde daha etkin rol oynayacaklarını bekliyoruz.”

Sermaye Piyasaları İçin Reform Paketi

Albayrak, yılda 60 ila 100 milyar lira büyüklük sağlayacak Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) sosyal tarafların mutabakatıyla kurulacağını ve sermaye piyasalarını derinleştirecek kapsamlı bir reform paketinin devreye sokulacağını söyledi.

Berat Albayrak, İstanbul Finans Merkezi’nin de 2021’in sonuna doğru devreye alınacağını kaydetti.

“Bu Sene Çok Daha Etkin Şekilde Sahada Olacağız”

Geçen sene YEP’i açıkladıklarında, ekonomideki sorunları doğru tespit eden bir program olduğuna dair geri dönüşler aldıklarını belirten Albayrak, “Bugün bir kez daha sağlam adımlar ve aksiyonlarla yeni bir program ortaya koyduğumuzu tüm kalbimle söylüyorum. Çok zor bir süreci milletimizin ve paydaşlarımızın desteğiyle geride bıraktık.” diye konuştu.

Albayrak, oluşturulmak istenen tüm panik ve korku havasını dağıttıktan sonra artık kolları yeniden sıvadıklarına işaret ederek, uluslararası piyasalara güven ve kredibilite açısından her türlü şeffaf iletişim noktasında bu süreci yönetmeye devam edeceklerini vurguladı.

Bu sene farklı olarak, çok daha etkin şekilde sahada olacaklarını aktaran Albayrak, “Değişim tüm Türkiye olarak hepimizden başlıyor. Türkiye yeni bir ekonomik modele geçiyor bu programın ruhunda. Bir üst lige çıkmak istiyorsak tüm paydaşlar olarak değişmek zorundayız. Reel sektörümüz ve bütün paydaşlarımız ülkemizin her yerinde artık sahada. Bu bilinçle bu süreci gerek bizler gerek paydaşlarımız hep birlikte yaşayacağız. Bu programın yürütülmesi, gerekirse değişiklerle ilgili istişareler yapacağız, görüşlerimizi paylaşacağız. KOBİ’lerimize ayrı bir önem vereceğiz. Etkili olabilmeleri için beklentilerini, sorunları dinleyeceğiz. Ülkemizin yeni bir başarı hikayesini milletimizin desteği, reel sektörümüzün, yani sanayicimizin, tarımın, hizmet sektörünün ve finans sektörünün tam kapasiteyle çalışması, bunlarla birlikte, yeni YEP’le birlikte gerçekleştireceğiz.” dedi ve programın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Yeni Ekonomi Programı hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Albaraka Garaj'a Katılacak 14 Start Up Belli Oldu

$
0
0

Albaraka Türk’ün yenilikçi projelere sahip girişimcileri desteklemek üzere kurduğu ve katılım bankacılığı alanında dünyanın ilk start up hızlandırma merkezi olan Albaraka Garaj’ın üçüncü dönem girişimcileri belli oldu. 

Katılım bankacılığı alanında dünyanın ilk start-up hızlandırma merkezi olan Albaraka Garaj’ın yenilikçi projelere sahip girişimleri desteklemek üzere başlattığı 3. Hızlandırma Dönemi yeni girişimcileriyle start aldı. Yoğun başvurunun gerçekleştiği ve ilk etapta 22 start up’ın ön hızlandırmaya seçildiği Garajda, 14 girişimci final ipini göğüsleyerek 9 ay boyunca Albaraka Garaj hızlandırma programından yararlanma fırsatına sahip oldu.

“Seçtiğimiz Start Up’lar Girişim Ekosistemimizde Farklılık Yaratacak”

Türkiye’de 35 yılı aşan tecrübesiyle değerlere değer katan Albaraka Türk’ün, yeni nesil girişimcileri Albaraka Garaj ile desteklemeye devam ettiğini ifade eden Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku; “Girişimcilik ekosistemini desteklemek üzere başlattığımız Albaraka Garaj’a geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi bu yıl da yoğun bir başvurunun yaşandı. 61 ilden, toplam 750 girişimci başvuruda bulundu. Hem girişimciler hem de bizler için çok iyi bir deneyim oldu. Bu sene özellikle biri birinden bağımsız ve ekosistemimizde farklılık yaratacak girişimcilerin seçilmiş olmasının Albaraka Garaj ekosistemine de ciddi katkılar sağlayacağına inanıyorum. Seçilen girişimcilerimizin Albaraka Garaj’ın tüm imkanlarından yararlanarak, start up’larını geliştirmeleri için kendilerini desteklemeye devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

En Yoğun Başvuru Alanları: Mobil, Fintech ve SaaS

Albaraka Garaj’ın 3. Hızlandırma Dönemine en yoğun başvuru 308 start up ile İstanbul’dan yapıldı. Başvuruların yüzde 53’ü ilk girişimcilik deneyimini yaşayan start up’lardan oluştu.En yoğun başvuru yapılan alanlar ise; Mobil İş Modelleri, Fintech ve SaaS alanında oldu. Toplam 750 başvurunun 223’ü ürün hizmet aşamasında, 196’sı satışa başlamış, 184’ü fikir aşamasında, 141’i ise prototipi geliştirilmiş durumda olan girişimlerden oluştu.

Albaraka Garaj’ın 3. Hızlandırma Dönemine seçilen start up’lar

  • Roboadvisor çözümü sunan Miks,
  • Kolay ödeme çözümü hizmeti sunan Bakiyem,
  • Sizin stilinize göre her ay evinize kıyafet gönderen Clotie,
  • Gayrimenkul şirketleri için ERP çözümü sunan Agent Work,
  • Okunabilir Finans İçerikleri üreten DijiFi,
  • Yüzlerce verinizi inceleyerek kredi riskinizi ölçen Fanaliz,
  • Tersine e-ticaret çözümü sunan Bulbunu,
  • Blockchain tabanlı güvenlik çözümü üreticisi Octabase,
  • Afrika’da ödeme çözümleri sunan AdachyPay,
  • Tüm banka hesaplarınızı entegre olarak tek ekranda görmenizi sağlayan Vomsis,
  • Örgün eğitim kurumlarında veli, öğrenci, yönetici ve öğretmenler arasında sosyal ağ hizmeti sunan Okul101,
  • Yeni nesil müşteri destek platformu Juphy,
  • Ön ödemeli gençlik kartı EYCA.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Çalışan Anne, Çocuklar İçin İyi Bir Rol Model Olabilir

$
0
0

Kadınların üst düzey yönetici rollerine gelememesi konusunda toplumdaki önyargıların etkili olduğunu söyleyen "Eyvah CEO Doğuruyor" kitabının yazarı Murat Yeşildere, iş hayatında  aktif çalışan annelerin  çocuklarının gelişiminde de etkili olduğunu söylüyor.

Türkiye'de satın alma kararlarının yüzde 70'inin kadınlar tarafından verilmesine ve en büyük seçmen grubunun ev kadınları olmasına rağmen, iş ve siyaset dünyasında kadınlar haklı yerini bir türlü alamıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu, "Eyvah CEO Doğuruyor" kitabının yazarı Murat Yeşildere, Kadınların üst düzey pozisyonlara gelme konusundaki en büyük engelin arzda değil talepte olduğunu söylüyor.

Toplumdaki bilinçsiz önyargıların da bu durumu tetiklediğini belirten  Yeşildere:“Çünkü DNA'dan gelen kadından yönetici olmaz, kadından iş insanı olmaz, kadından sporcu olmaz, sanatçı olmaz, ağır kaldıramaz, geç çalışamaz, akşam yemeğe çıkamaz gibi önyargılar var. Onun üzerine 0-6 yaş arasında evde babanızın annenize olan hitabı veya onunla olan iletişimi, babanızın-annenizin evde yaptığı işler, üzerine sosyal medyada, dizilerde, okunan kitaplarda kadının nasıl gösterildiği hep beyne yükleniyor” diye de ekliyor.

Çalışan annenin kendi mutlu ve motive ise o enerjiyi, duyguyu çocuğuna da yansıttığını ve çocukların tüm yaşamı için  bunun önemli bir ilk adım olduğunu söyleyen Yeşildere,“Bu yüzden çalışan anne çocukları için en iyi rol model bence. Araştırmalar da gösteriyor ki sanılanın aksine çalışan annelerin çocuklarının gelişiminin, sadece ev kadını olan annelere göre de daha hızlı olduğu yönünde” diye belirtiyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Ankara'da Savunma Sanayi Serbest Bölgesi Kurulmalı

$
0
0

Uluslararası Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi (MRBS), İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın katılımıyla açıldı. Zirve’nin açılışında, Milli Savunma Bakanlığı’nın yerlileştirme ve millileştirme faaliyetleri kapsamında stratejik iş birliği anlaşması yaptığı 29 yerli üreticiye iyi niyet anlaşması imzaladı.

İçişleri Bakanlığı himayelerinde, Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Ankara Valiliği’nin destekleriyle MÜSİAD Ankara tarafından hayata geçirilen 2. Uluslararası Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi (MRBS), Ankara’da gerçekleştirildi. İki gün boyunca süren zirve, ülkemizin askeri radar ve sınır güvenliğine odaklanan ilk ve tek ihtisas etkinliği konumunda yer alıyor.

Zirve’nin açılışını; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar gerçekleştirdi. Zirve’nin açılış konuşmacıları arasında; MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD Ankara Başkanı Hasan Basri Acar ve MÜSİAD Ankara Savunma Sanayi ve Havacılık Sektör Kurulu Başkanı Fatih Altunbaş da yer aldı.

"Güçlü Diplomasi İçin Güçlü Savunma Sanayi Gerekiyor"

Savunma sanayi gücünün diplomatik sahanın en önemli kozlarından biri olduğuna vurgu yapan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, savunma sanayide milli üretim ve teknoloji kapasitesine ulaşmanın ülkemizi hem askeri diplomaside güçlü kıldığını hem de artan tehdit algıları karşısında daha hızlı refleks verebilme kapasitesine kavuşturacağını belirtti.

Savunma sanayinin çıktıları açısından pek çok sektörü, hem teknoloji hem de ara malı ve üretim bilgisi açısından beslediğine vurgu yapan Kaan, bu nedenle savunma sanayinin sadece bir üst sektör kolu olmadığı aynı zamanda bir üretim ve tasarım bilgisi olduğuna da dikkat çekti.

"Ankara Savunma Sanayii Serbest Bölgesi Sektörün Potansiyelini Artıracak"

Zirve’nin Türk savunma sanayiinin gelişmesinde ve büyümesinde önemli rol oynayan 54 yerli ve milli savunma sanayii şirketinin aktif katılımlarıyla düzenlendiğini belirten MÜSİAD Ankara Başkanı Hasan Basri Acar, “Ankara’da Savunma Sanayii Serbest Bölgesi Kurulması talep ediyoruz. Savunma sanayisinde üretim yapan şirketlerimizin ihracat odaklı yatırım ve üretim yapmalarının önünü açacak ve dış ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmasını sağlayacak. Savunma sanayiinin Ankara’da kümelenmesi de özellikle yazılım ve donanım yönüyle üretimimizin ve istihdamın arttırılmasına önemli katkı yapacak.” dedi.

Ankara’nın savunma sanayinin merkezi olduğunu vurgulayan Acar, savunma sanayiinde yapılacak fuar, kongre ve zirve gibi etkinliklerin Ankara’da yapılmasının önemli olduğunu söyleyerek; savunma sanayinin en geniş kapsamlı etkinliği olan IDEF’in tekrar Ankara’da yapılması çağrısında bulundu.

Acar, KOBİ’lerin savunma sanayii için tedarikçi olmalarının önü açılması gerektiğine de dikkat çekerek, sektörün ürettiği ürünlerin öncelikle ülkemizin kolluk kuvvetleri tarafından kullanılmasının ve ihracat sürecinde de devletin referans olmasının kritik önem taşıdığını ifade etti.

Yerli ve Milli Üretim İçin İyi Niyet Anlaşmaları

Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü ile Tersaneler Genel Müdürlüğü, savunma sanayii alanında yurtdışı bağımlılığın azaltılması, yerli ve mili ürünlerin üretimini teşvik etmek amacıyla 29 yerli firmayla Stratejik İş Birliği Anlaşması (SİA) imzalamak üzere iyi niyetlerini beyan etti.

Yerli firmalar, Stratejik İş Birliği Anlaşması kapsamında Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü ve Askeri Tersaneler Genel Müdürlüğü ile karşılıklı imzaladıkları iyi niyet beyanlarını MRBS’nin açılışında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın elinden aldı.

İş birliği yapılan firmalar; Alkan Teknoloji, Asnet Bilgi Sistemleri, Aspilsan, Bemis Teknik, Bilkon Bilgisayar, Deico Mühendislik, EA Teknoloji Biyomedikal Cihazlar, İMTEK, İnores - İnovatif Teknoloji, KRL Kimya, MS Spektral Savunma Opsin Elektro, Sinter Metal, Teknokar Savunma, Yektamot Elektrik, YTY Metal, Askın Kompresör, Atempo Proje, Duratek, Dyo Boya, Hakan Otomasyon, Koç Bilgi, Kube Pompa, MASB Motorlu Araçlar, Nero Endüstri Savunma, Sağlamlar Ağır Sanayi, Seyir Savunma, TÜBİTAK ve Tümosan Motor ve Traktör oldu.

2. Uluslararası Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.militaryradarbordersecuritysummit.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Enerji Sektöründe Kadın Yönetici Sayısı Artmalı

$
0
0

Enerji piyasalarının en kapsamlı ve en büyük organizasyonu olan, 10.Türkiye Enerji Zirvesi’nde düzenlenen ‘Enerjiye Yön Veren Kadınlar’ oturumunda sektöre kadın elinin daha çok değmesi gerektiği vurgusu yapıldı.

T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayelerinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) destekleriyle Enerji Fuarcılık A.Ş tarafından düzenlenen 10.Türkiye Enerji Zirvesi, enerji piyasalarına yön verecek 20 farklı konuda yapılan oturumla öne çıktı. Erkek egemen bir sektör olarak öne çıkan enerji sektöründe kadın çalışanların daha da artmasının gerekliliği ve yaratacağı katma değerlerin gündeme getirildiği; ‘Enerjiye Yön Veren Kadınlar’ oturumu, zirve katılımcıları tarafından büyük ilgi gördü.

"Kadın Her Sektörde Çalışabilir"

Moderatörlüğünü EPDK Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş’ın yaptığı oturumun açılış konuşmasını OPET Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk yaptı. Çalışma yaşamında 49’uncu, enerji sektöründe ise 39’uncu yılını kutlayan bir iş kadını olarak 10. Türkiye Enerji Zirvesi’nde böylesi bir oturumun gerçekleşmesinden dolayı büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek sözlerine başlayan Öztürk; “Benim iş yaşamım bir kadının her sektörde başarıyla çalışabileceğinin en büyük ispatıdır. Madeni yağ sektörüyle başlayan iş serüvenim her geçen gün farklı görev ve pozisyonlarla arttı ve büyüdü. Geçen süre içinde bu sektördeki kadın algısını yıktım, kadının sektöre katabileceği zenginlikleri ve farklılıkları ve hatta zenginlikleri elimden geldiğince projelerimize yansıtmaya çalıştım. Çünkü kadınlar erkeklerin gördüklerinden farklı şeyleri görebilir ve hatta günün sonunda bir şirkette üst düzey bir kadının varlığı şirketin kaderini dahi değiştirebilir” dedi. Yaptıkları projeler ve ürettikleri sosyal sorumluluk organizasyonlarında kadın algısını ve kadın bakışını uygulamaya çalıştığını belirten Öztürk, firmalarında çalışan kadın sayısının artmasından dolayı da mutlu olduğunu belirterek; “Yarın çok geç olmasın, çocuklarımıza, geleceğimize kulak vermeliyiz.” dedi. 

"Kadın İstihdamının Azlığı Küresel Bir Sorun"

Bir toplumun gelişmesi için kadına dair önyargıların yıkılması gerektiğini belirten, EPDK Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş, dünya enerji sektöründe de kadın istihdamının çok az olduğuna dikkat çekerek; “Dünya’da da maalesef durum pek iç açıcı değil. Yani sektördeki kadın azlığı küresel bir sorun. Dünya’da sektörümüzde çalışan kadın oranı %19, kadın yönetici oranı ise %1. Bu farkın ortadan kalkması için dünyada da ülkemizde de olumlu adımlar da atılıyor. Anayasada önemli değişiklikler yapılı ama özel sektördeki firmalarımızın da bu anlamda adımlar atması gerekiyor. Zira ben enerji sektöründe kadın liderler, yöneticiler arttıkça başarının daha da artacağını inanıyorum” dedi.

"Enerji Sektörü Kadınları İçin Fırsat Olabilir"

"Geleceği İnşa Etmek" temasıyla 10'uncusu düzenlenen Türkiye Enerji Zirvesi'nin ‘Enerjiye Yön Veren Kadınlar’ oturumunun konuşmacılarından Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Edin yaptığı konuşmada, sektördeki kadın sayısının azlığının aslında fırsata da dönüşebileceğine dikkat çekti. Edin, “Enerji sektörü çok eski bir sektör değil özellikle özel sektör geçmişi 15-20 yıla dayanıyor. Bu yüzden bu sektördeki kadın azlığı aslında kadınlarımız için avantaja hatta fırsata da dönüşebilir. Kadınlarımız bunu fırsata dönüştürebilir. Ama maalesef kadınlarımız bu sektöre çok ilgi göstermiyor. Aslında enerji sektörünün erkeklere has bir sektör olmadığının görülmesi ya da gösterilmesi gerekiyor. Bu da bizim gibi bu sektörde olan, çalışan kadınlara daha da ayrı bir sorumluluk yüklüyor. Bu algı kırılırsa ben yakın zamanda sektöre çok fazla kadının katılım göstereceğine hatta üst düzey yöneticinin daha da artacağına inanıyorum.”diyerek sözlerini tamamladı.

"Önyargılar Kırılmalı, Kadın Enerji sektöründe Olmalı"

Türkiye enerji piyasasının ilk ve tek‘En büyük Aile Buluşması’ olan bu zirvenin ‘Enerjiye Yön Veren Kadınlar’ oturumunun son konuşmacısı olan Limak Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir ise şirket olarak sektörde kadın sayısının artması konusunu sahiplendiklerini belirterek, “Firmamızda oransal olarak kadın çalışanlarımız her yıl giderek artıyor. Bunun yanı sıra, genç kızlarımıza burs veriyor ve hatta bursla kalmayıp onlara mentorlük da veriyoruz. Böylece onları iş dünyasına da hazırlıyoruz. Çünkü gördüğümüz bir diğer sorunda kadınların iş dünyasında kalış süresinin azlığı. Yani kadınlarımızın daha dayanıklı olması gerekiyor. Bunun için de özel projeler, eğitimler düzenliyoruz. Biliyoruz ki kadının yaratacağı sinerji sayesinde yaratacağı katma değer de artacaktır. Ama yaptığımız çalışmalar sonrası gördük ki bunlar yeterli değil. Çünkü daha da gençlere eğilmek gerek. Kızlarımızın mühendis olabileceklerini kendilerine, ailelerine iyi anlatmak gerekiyor. Bu iş birazda sabır istiyor. Önyargıları kırmak gerek, iyi rol modeller bulmak gerek. Ama dediğimiz gibi bunu biz hedef haline getirdik, büyük bir gayretle bu konuya eğiliyoruz.” dedi.

Enerji piyasalarındaki kamu ve özel kuruluşların üst düzey isimlerini buluşturan 10. Türkiye Enerji Zirvesi kapsamında gerçekleşen oturum Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Edin’in şu önemli çağrı ve temennisiyle son buldu: “Kadınlar olarak daha talepkar ve daha serbest düşünmeliyiz, önyargılardan, iş hayatında erkeklerin yaptığı işlerden geri durma gibi öğretilerden kurtulmalıyız. Ancak bu anlayış sektör tarafından da desteklenmeli. Bu nedenle böylesi bir zirvede ‘Enerjiye Yön Veren Kadınlar’ başlığında bir oturumun olması bile çok mutluluk verici. Ama yetmez ben bu vesileyle sektördeki oyunculara bir çağrıda bulunmak ve yönetim ve idari kadrolarında kadın yönetici olması noktasında ortak bir karar alırlarsa ve bunun altına imza atarlarsa sektörün geleceği daha da güzelleşecektir.”

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye, En Hızlı Büyüyen 100 Şirketini Arıyor

$
0
0

Türkiye'nin en hızlı büyüyen 100 şirketini belirlemek amacıyla düzenlenen "Türkiye 100" programı için başvurular başladı. Son başvuru tarihi 15 Kasım 2019.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) iş birliğinde, Türkiye'nin en hızlı büyüyen 100 şirketini belirlemek amacıyla düzenlenen "Türkiye 100" programının altıncısı için başvurular başladı.

TOBB'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, birlik Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerine ulusal ve uluslararası düzeyde görünürlük kazandırarak bağlantılarını kuvvetlendirmek için harekete geçti.

"Şirketlerin Görünürlüğü İçin Önemli Bir Fırsat"

Açıklamada görüşlerine yer verilen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, şirketleri programa başvuru yapmaya davet ederek "Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz program, hızlı büyüyen şirketlerimizin ulusal ve küresel vitrinde daha fazla görünür olması ve güçlenmesi için çok önemli bir fırsat. Ülkemizde fırsatları gören, inovasyon yapan ve istihdam sağlayan binlerce girişimci var. Türkiye 100 programıyla bu girişimci şirketleri kamuoyunda tanınır hale getirerek, başarılı girişimcilerimizin hem Türkiye’de hem de dünyada önünü açıyoruz. Türkiye'nin en hızlı büyüyen 100 şirketi, görünürlüklerini artırma, ulusal ve uluslararası bağlantılarını kuvvetlendirme imkanı bulacaklar." ifadelerini kullandı.

Başvuru Koşulları Nelerdir?

"Türkiye 100" programına, 31 Aralık 2015 ve öncesinde kurulan, 2016'da en az 500 bin lira satış gelirine sahip, 2018'de en az 1,5 milyon satış geliri yakalamış ve 2016-2018 döneminde satış gelirini en az yüzde 10 artıran şirketler başvurabilecek.

Başvuracak şirketlerin merkezlerinin Türkiye’de bulunması şartı aranırken, kamu ortaklığı veya halka açık şirketler, yurt dışı merkezli bir şirketin Türkiye şubesi ve hisselerinin yüzde 51'inden fazlası halka açık başka bir şirkete ya da bir kamu şirketine ait olan şirketlerin başvuruları geçerli sayılmayacak.

Programa, kar amacı gütmeyen şirketler, franchise işletmelerle otomobil galerileri, kuyumcular, döviz şirketleri, bankalar, enerji dağıtım şirketleri ve elektrik, gaz, akaryakıt ve su sağlayıcıları başvuramayacak.

Ortakları arasında Türkiye dışındaki ülkelerin vatandaşları (gerçek ve tüzel kişiler) olan şirketlerin başvurularının kabul edileceği programa, bir holdingin çatısı altındaki şirketler de başvurabilecek.

Programda ilk 100’e giren şirketlere yeni ortaklıkların kapısı açılırken, birçok platformda tanıtım imkanı sağlanacak. 

Unutmayın, "Türkiye 100" yarışmasınabaşvurular 15 Kasım 2019 tarihinde sona erecek.

"Türkiye 100" yarışması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz turkiye100.tobb.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz. Başvuru işlemlerinizi ise buradanücretsiz olarak gerçekleştirebilirsiniz.

Haberimizi şirket sahibi okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı Başvuruları Başladı

$
0
0

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, uyguladığı teşviklerde yeni bir aşamaya geçti. Ar-Ge, Ür-Ge ve yatırım desteklerini uçtan uca bir sistemle kurgulayan Bakanlık, hem üreticinin hem de alıcının aynı anda teşvik edilmesini öngören Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nı çağrıya açtı. 

Yüksek katma değerli ürünlerin yerli imkân ve kabiliyetlerle üretimini amaçlayan Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı çağrıya açıldı. Odak sektörlerdeki öncelikli ürünlerin destekleneceği programın ilk uygulaması makine sektörüyle başladı.

50 Milyon Liranın Üstü Proje Bazlı

Program kapsamında Ar-Ge, Ür-Ge ve yatırım destekleri uçtan uca bir sistemle etkin bir şekilde yönetilecek, alıcı ve üretici aynı anda teşvik edilecek. Program ile desteklenecek yatırımlar, stratejik yatırım teşviklerinden faydalanacak. Yatırım tutarının 50 milyon lirayı aşması durumundaysa, proje bazlı teşvik sistemi devreye girecek.

Vizyoner ve Yenilikçi

Programı açıklayan Bakan Varank, katma değerli üretimi artırmak için önemli bir adımı hayata geçirdiklerini belirterek, “Programın amacı, dış ticarette rekabet gücümüzün zayıf olduğu ya da dış ticaret açığı verdiğimiz ürünlerde yerli üretim kapasitesinin geliştirilmesi. Bir diğer amacımız da; gelecekte hızlı bir talep artışına sahne olacak ileri teknolojili ürünlerde öncü ülkeler arasında yer almak. Teknolojinin bu denli hızlı geliştiği bir dönemde, fırsatlardan en iyi şekilde faydalanacak hatta kendi fırsatımızı kendimiz oluşturacağız. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı, ülkemizde benzeri daha önce uygulanmamış oldukça vizyoner ve yenilikçi bir program. İlk çağrımızda makine sektörüne yönelik başvuruları alacağız.” dedi.

Yabancı Yatırımcılara Davet

Başvuruların dış yatırımcılara da açık olduğunun altını çizen Varank, “Türkiye’de yerleşik olmak kaydıyla, tüm yabancı yatırımcıları da programımıza davet ediyoruz. Programa ilişkin olarak sanayicilerimize yönelik bilgilendirme faaliyetlerimize hız kazandıracağız. Kalkınma Ajanslarımız, illerinde makine sektörü alanında faaliyet gösteren firmalarla iletişime geçecek. Ben de il ziyaretleri kanalıyla, üretici ve yatırımcılarımızla bir araya gelecek ve programın sunduğu avantajlar hakkında bilgiler vereceğim. Bu vizyoner program için bakanlığımızın tüm kaynaklarını seferber ettik. Ortaya koyduğumuz çabanın reel sektörün yatırım iştahını daha da artıracağını ve istihdama da çok olumlu yansımaları olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

İki Aşamalı Başvuru

Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’na başvurular, internet sitesi olan www.hamle.gov.tr adresi üzerinden çevrim içi olarak alınacak. Program başvuruları, ön başvuru ve kesin başvuru olmak üzere iki aşamada olacak. Başvurusu yapılan projenin Ar-Ge ihtiyacı varsa, bunun da başvuru kapsamında sunulması istenecek.

22 Kasım'a Kadar Ön Başvuru

4 Ekim – 22 Kasım arasındaki ön başvuruda alınan bilgi ve belgeler detaylı bir incelemeye tabi tutulacak. Yatırım tutarı 10 milyon liranın üzerinde olan ve üretmeyi hedeflediği ürün Öncelikli Ürün listesinde yer alan projelerin kesin başvuru yapması istenecek. Kesin başvurular 12 Kasım ile 13 Aralık tarihleri arasında alınacak. Kesin başvuru sürecinde Ar-Ge ihtiyacı bulunan firmalar, TÜBİTAK desteklerine yönlendirilecek. Projenin niteliğine göre yatırımcılar KOSGEB destekleri, stratejik yatırım veya proje bazlı teşviklere başvuru konusunda bilgilendirilecek. Ayrıca firmaların, proje detaylarını içeren Proje Fizibilitesi Raporu’nu da elektronik olarak program portalına yüklemesi talep edilecek. Kesin başvuru tarihinden sonra, değerlendirme süreçleri başlatılacak.

www.sanayi.gov.tr kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bakan Mustafa Varank'tan "Yerli Malı Kullanın" Çağrısı

$
0
0

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, inşaat firmaları, kamu idareleri ve yerel yönetimlere yerli malı kullanmaları çağrısında bulundu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, İzmir Serbest Bölgesi'nde faaliyet gösteren, yerli asansör, yürüyen merdiven üreten LÖHER firmasını ziyareti sırasında, Türkiye'de, yüksek kaliteli üretimleriyle dünyada kendisini kabul ettiren çok sayıda firma bulunduğunu söyledi.

Bunlardan bazılarının yurt dışından gördükleri ilgiyi iç pazarda görememekten şikayetçi olduğuna dikkati çeken Varank, LÖHER firmasının da dünya genelinde birçok prestijli projenin asansör ve yürüyen merdiven talebini karşıladığını ifade etti.

Varank, firmanın yüzde 85 yerlilik oranıyla ürettiği yürüyen merdivenin de Londra'daki Stansted Havalimanı'na gönderileceğini dile getirdi.

"Yabancı Ürünleri Tercih Etmesinler"

Türkiye'de bazı inşaat firmaları, kamu idareleri ve yerel yönetimlerin yerli ve milli ürünleri kullanma konusunda yeterli hassasiyeti göstermediklerini belirten Bakan Varank, şunları kaydetti: "Bunlar bizi üzüyor. Kamu alımlarında aslında yüzde 15 fiyat avantajı uygulanması mecburiyeti var. Tabii idareler bunun arkasından dolanacak usuller buluyorlar. Ben buradan hem inşaat firmalarına hem kamu idarelerine ve yerel yönetimlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum, yerli ve milli ürünleri geliştirip üreten firmalarımız varken lütfen yabancı ürünleri tercih etmesinler. Gelsinler bu firmalarla anlaşsınlar. Böyle kaliteli ürünleri kullansınlar. Burada yürüyen merdiven var. Bu firmamız bu yürüyen merdiveni Türkiye'de satamıyor, ihracat yapmak zorunda kalıyor. Biz bütün firmalarımıza, inşaat şirketlerimize buradan bir çağrıda bulunmuş olalım."

AA  kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yatırımcılar, “Talep Üzerine Anında Teslimat” Girişimleriyle İlgileniyor

$
0
0

Tüketici ihtiyaçlarını doğru tespit ederek yenilikçi iş modelleriyle bu ihtiyaçlara çözüm üreten girişimler yalnızca tüketim alışkanlıklarını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda start-up ekosisteminde de önemli bir etki yaratıyor.

“Talep üzerine anında teslimat” (demand delivery) girişimlerinin çektiği yoğun yatırım ve ilgi bu eğilimin en güzel örneklerinden. Öyle ki son dönemde tüm dünyada en fazla yatırım açık ara bu girişimlere yapılıyor.

Türkiye’nin en büyük girişim sermayesi fonlarından Revo Capital’in desteklediği önemli girişimlerden biri olan Getir de bu alandaki başarılarıyla dikkat çekiyor.

“Anında Teslimat Pazarı Dev Oyuncular Tarafından Konsolide Ediliyor”

Revo Capital Yönetici Ortağı Cenk Bayrakdar, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Günümüzün değişen ihtiyaçları değişen iş modelleri anlamına geliyor. Çok daha hızlı dönen bir dünyada zaman tasarrufu sağlayan, hizmeti ayağınıza getiren çözümler çok çabuk benimseniyor. Talep üzerine anında teslimat girişimleri bunun en güzel örneklerinden biri. 2010 yılından bu yana bu alanda girişimlerin sayısı da bu alana yapılan yatırımlar da istikrarlı bir artış gösteriyor. Hatta bu alan, finansal teknoloji girişimlerini (fintech) dahi geride bırakarak, en fazla yatırımı alıyor. Genel eğilim, pazarın giderek dev oyuncular tarafından konsolide edilmesi yönünde. 2010 başlarında 10 milyar dolar seviyelerinde olan bu alandaki yatırımlar 2019 ikinci çeyreği itibarıyla 3 bin 855 işlemle 52,7 milyar dolara ulaşmış durumda. Yalnızca Avrupa bazında bakacak olursak, aynı dönemde 825 işlemde 8,7 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirildiğini görüyoruz. Avrupa bazında toplam fonlama hacminde ve orta seviye girişimlere yapılan yatırımlarda artış devam ediyor. Seri A döneminde yapılan yatırımlar ise 2019’un ilk yarısında 8 milyon dolara ulaştı” diye konuştu.

“Getir’in Bir Dünya Markası Olacağına İnanıyoruz”

Revo Capital olarak Türkiye’de bu alanda en yenilikçi girişimlerden biri olan Getir’e Aralık 2017’de yatırım yaptıklarını belirten Bayrakdar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yatırım yapacağımız girişimlerde aradığımız belli başlı unsurlar var. Bunlardan ikisi işin sürdürülebilirliğini sağlayacak güçlü bir takım ve farklı bir iş modeli yaratılması. Getir’in kurucusu Nazım Salur ve ekibi bu anlamda bizi çok etkiledi. Çok yetkin ve azimli bir ekip olarak, bambaşka bir bakış açısıyla yaratıcı bir iş modeli geliştirmişlerdi. En fark yarattıkları alanlardan biri günümüzün en büyük değeri diyebileceğimiz veriyi çok etkili kullanmaları. Veri odaklı bir iş olarak müşteri deneyimini iyileştirecek çok güzel işler yapıyorlar. Son olarak da pazar büyüklüğüne önem veriyoruz. Global anlamda uygulanabilir ve büyük pazarlara hitap eden çözümlere yatırım yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde Getir’in ciddi bir dünya markası olacağına inanıyoruz.”

“Girişim Ekosisteminde Umutlu Olmamızı Gerektiren Pek Çok Gelişme Var”

Bayrakdar, Türkiye’de start-up ekosisteminin son 10 yılda 20 kat büyümeyle 205 milyon dolarlık büyüklüğe ulaştığını, Getir gibi yenilikçi girişimlerin bu büyümede itici güç oluşturduğunu belirterek “Türkiye’de ekosistem görece küçük olsa da son dönemde gelecek konusunda umutlu olmamızı gerektirecek pek çok gelişme var. Her şeyden önce 80 milyonluk genç nüfusumuz, ekonomik büyüklüğümüz ve eğitimli insan kaynağımız güçlü bir temel oluşturuyor. Buna sayıları 40’ı aşan melek yatırımcı ve girişim sermayesi sayısı, devletin exit’lerde varlık vergisi muafiyeti, vergi ve diğer alanlarda ayrıcalıklar sunan melek yatırımcı lisansları ve Ar-Ge harcamalarındaki teşvikleri gibi pozitif gelişmeler de eklendiğinde girişim ekonomisinin büyüyeceğine eminiz. Bu inançla Revo Capital olarak yıl sonuna kadar 90 milyon Euro’luk bir fonu devreye almayı planlıyoruz. Ayrıca girişimcilerin yatırımcıların radarına girmesini destekleyecek ‘Revo Start-up Camp’ gibi etkinliklerle start-up ekosistemini beslemeyi sürdürüyoruz” dedi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Başarıya Giden Yolda Kaçınmanız Gereken 8 Huy

$
0
0

Başarıya giden yolda izlenmesi gereken birçok adımın olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Peki bunca yola, bunca yazılıp çizilene rağmen insanlar kendilerini hala daha nasıl başarısız bulabiliyorlar? O kadar fazla öneriden birkaç tanesini niye kendilerine uyarlayıp, kendi başarıları için en doğru yolu bulmaya çalışmıyorlar?

Bu sorulara verilebilecek birçok cevap arasından olasılığı en yüksek olanlar, belki korktuklarından, belki de birkaç denemenin yeterli olacağını düşündüklerinden olsa gerek.

O halde farklı bir yöntem ile başarıya ulaşmaya ne dersiniz? Gelin bu sefer yapmanız gereken değil de, yapmamanız gerekenler ile başarı basamaklarını tırmanmayı deneyin. Kim bilir, belki de başarısızlığın tüm dostlarını hayatınızdan çıkararak hedefinize daha kolay ulaşabilirsiniz.

  1. Kendinizi başkaları ile kıyaslamak hayatınız boyunca kendinize yapacağınız en büyük kötülüklerden birisidir aslında. Öyle gözüküyor olsa bile hiç kimse mükemmel değildir.
  2. Yeniden deneme korkusu başarıya yaklaşmanıza değil başarıdan uzaklaşmanıza neden olacaktır. Tekrar tekrar denemekten asla vazgeçmeyin! Gelmiş geçmiş en başarılı insanlar ilk denemelerinde vazgeçmiş olsalardı şu anda hala Ortaçağ’ı yaşıyor olabilirdik.
  3. Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüklerine önem vermekten vazgeçin. Bunu yapabildiğiniz gün kendinizi ne kadar rahat hissedeceğinizi aklınızdan çıkarmayın.
  4. Başaramama korkusu içinizi kemirse bile siz ona aldırış etmeyin ve bu korkunuzdan bir an önce kurtulmaya çalışın. Sizin başarısızlığınız dünyanın sonunu getirmeyecektir.
  5. Kararsızlıklar başarıya giden yolda sizlere destek değil köstek olacaktır. En kötü karar kararsızlıktan iyidir.
  6. Keşkelerin sizleri sadece mutsuzluğa iten kelimeler ve düşünceler topluluğu olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Ne kadar çok isteseniz de zaman makinesi bulunmadığı sürece keşkelerinizi değiştiremeyeceksiniz.
  7. Umutsuzluklar başarısızlıkların en iyi dostlarındandır. Dolayısıyla bu düşünceden tamamen sıyrılmalısınız. Umutsuzluğa kapılmayarak başarıya olan inancınızı artırabilirsiniz.
  8. Kendinize inanmamak sadece başarısızlığa değil, hayatınızda atacağınız her adıma engel olacaktır. Birçok insanın ne zorluklarla neler başarabildiklerini her fırsatta aklınıza getirin.

Yukarıda sıralanan huy ve korkularınızdan vazgeçerek, ters yönden de olsa, başarıya giden yolda kendi adımlarınızı yaratabilir, sizler de başkalarına örnek teşkil edebilirsiniz.

Uplifers kaynaklı alıntı makalemizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Züccaciye Sektöründeki İhracat Her Geçen Yıl Artıyor

$
0
0

Züccaciye sektörü, ihracattaki ve dış ticaretteki başarısını göstermeye devam ediyor. Mutfak araç gereçlerinden, seramik, cam, mobilya dekorasyon ürünlerine kadar birçok ürün grubunu kapsayan züccaciye sektörü, ülkemizde dış ticaret fazlası veren sayılı sektörlerden biri olmaya devam ediyor.

Sektör raporlarına göre 2017 yılında 4,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleşirken, mamul ve sofra eşyaları sektörü 963 milyon dolarla yılı kapatmıştı. Kış sezonunun gelmesiyle birlikte düğün hazırlıklarına başlayan çiftler, ev ürünleri ve mutfak araç gereçlerine yatırım yapmaya başladı. Dolasıyla gelecek sene için hazırlıklara başlanması züccaciye sektörünü doğrudan etkileyerek, ekonomiye katkı sağlayacak.

Ev ve yaşam alanına dair dekorasyonlar ve modeller durmadan gelişiyor. Referans Fuarcılık Genel Müdürü Fatma Funda Ercan “Ev dekorasyon ve mutfak ürünlerine artan ilgi sektörü olumlu yönde etkiledi. Mutfak araç-gereç çeşitlerinin artması, günlük yaşantımıza sağladığı birçok avantaj ile işlerimizi daha kolay ve pratik şekilde çözümlememiz, hem satışları etkiliyor hem de girişimcilerin dikkatini çekiyor’’ dedi.

Bu kapsamda Referans Fuarcılık tarafından bu yıl 3. Kez düzenlenen ‘’3. Uluslararası Home Concept Züccaciye Ev Eşyaları Aksesuar Üretici & Markalar Fuarı’’ için geri sayım başladı.

14-17 Kasım 2019 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde ziyaretçilerine kapılarını açacak. Fuarda, hedef 200 katılımcı ile beraber 17.000 yurtiçi ziyaretçi ve 95 ülkeden gelecek 2500 ziyaretçi ile ülke ticaretine büyük katkı sağlaması bekleniyor.

Ev ve yaşam ürünlerine dair her şeyin yer alacağı fuarda, mutfak gereçlerinden ev tekstiline, tasarım yaşam ürünlerinden, elektrikli ev aletlerine, bahçe aksesuarlarından evinizi güzelleştirecek tüm aksesuar ürünlerine kadar en prestijli ürünler sergilenecek.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

2018 Yılında En Fazla Ar-Ge Harcaması Yapan Şirketler Açıklandı

$
0
0

Ekonomi ve iş dünyası portalı Turkishtime tarafından hazırlanan ve 2013 yılından bu yana Türkiye’de inovasyon ve Ar-Ge’nin nabzını tutan Ar-Ge 250 araştırmasının 2018 yılı sonuçları açıklandı. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ar-Ge 250 araştırmasının zirvesinde savunma sanayinin gururu, kamu kuruluşu ASELSAN var. 

Türkiye ihracat sıralamasındaki “İlk 1000 İhracatçı Firma” araştırması kapsamında toplanan veriler ile halka açık şirketlerin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdikleri bilançolar temel alınarak oluşturulan “Ar-Ge 250, Türkiye’nin En Çok Ar-Ge harcaması yapan şirketleri” listesi, bu yıl Türkiye ihracat sıralamasındaki ilk 500 firma tarafından verilen bilgiler ve Borsa İstanbul şirketlerinin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptıkları açıklamalar ile T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onaylı Ar-Ge merkezine sahip firmaların Ar-Ge 250 araştırması kapsamında yaptıkları bildirimlerden yola çıkılarak hazırlandı.

Turkishtime tarafından hazırlanan “Ar-Ge 250, Türkiye’nin En Çok Ar-Ge harcaması yapan şirketleri” araştırmasına göre 2018 yılında en fazla Ar-Ge harcaması yapan şirket, 2.162.839.458 lira ile ASELSAN oldu. Bu rakam geçen yıl 1 milyar 674 milyon TL’ydi. ASELSAN, toplam cirosunun dörtte birini (Yüzde 24) Ar-Ge’ye ayırıyor. ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün’ün verdiği bilgiye göre şirket 2018 yılında 65 milyon doları öz kaynaklı, 410 milyon doları dış kaynaklı olmak üzere toplamda 475 milyon dolarlık Ar-Ge harcaması gerçekleştirdi. ASELSAN sözleşmeli projeler dışında her yıl cirosunun yüzde 7’sini yenilikçi araştırmalar ile mevcut sistemleri daha ileriye taşımaya ve yeni teknolojileri bu sistemlere dahil etmeye yönelik “Öz kaynaklı Ar-Ge projeleri” için ayırıyor.

Ar-Ge 250’nin ikinci sırası da değişmedi: Havacılık sektörünün milli devi, Tusaş. Tusaş 2018 yılında 1 miyar 575 milyon liralık Ar-Ge harcaması yaptı. Şirketin Ar-Ge harcamaları geçen yıl ilk kez 1 milyar TL’yi geçmişti. Tusaş da, Aselsan gibi cirosunun yaklaşık dörtte birini (Yüzde 26) Ar-Ge’ye ayırıyor.

Ar-Ge 250 araştırmasında geçen yılın üçüncüsü Ford, bu yıl da Ar-Ge 250’de yerini korudu. Şirket 2018’de 666 milyon TL Ar-Ge harcaması yaptı. Ford Otomotiv, bilindiği gibi Türkiye’nin en çok ihracat yapan şirketleri listesinin de zirvesinde yer alıyor. Ar-Ge olmadan dünyanın dört bir yanına ihracat yapmak kolay değil. Ford Otosan bu başarıya “açık inovasyon” stratejisiyle ulaştı.

Türkiye de Ar-Ge'nin Lokomotifi: Savunma ve Otomotiv

Dünyada Ar-Ge’nin lokomotifliği bilişim ve ilaç şirketleri üstlenirken Türkiye’de Ar-Ge 250 listesinin zirvesine savunma ve otomotiv şirketleri damga vuruyor. Ar-Ge 250 araştırmasının ilk 10’unda savunma ve havacılıktan 4, otomotivden 3, beyaz eşyadan 1, telekomdan 1, elektronikten 1 şirket bulunuyor. İlk 10’daki savunma ağırlığına karşı ilk 50’de otomotiv sektörünün ağırlığı dikkat çekiyor. İlk 50’de yer alan otomotiv ve otomotiv yan sanayii şirketlerinin sayısı 11’e ulaşıyor. İlk 50’de, savunma ve havacılık sektöründen ise 8 şirket yer alıyor. Ar-Ge 250 listesinin ilk 50’si arasında sadece 4 ilaç şirketi (Abdi İbrahim, Deva Holding, Sanofi, Nobel İlaç), ve telekom ağırlıklı Turkcell ve Türk Telekom’u da katarsak 4 bilişim şirketi yer buluyor.

Bununla birlikte Ar-Ge harcamalarının cirodan aldığı paya göre bakıldığında ise bilişim şirketlerinin önde olduğu görülüyor. FBT Finansal Bilgi Teknolojileri, Compello Bilgi Teknolojisi, 4Maps Bilgi Teknolojileri, Vispera Bilgi Teknolojileri gibi görece küçük şirketler, cirolarının yaklaşık yüzde 70 gibi çok büyük kısımlarını Ar-Ge’ye ayırıyorlar. Yazılımın yerli devi Logo da cirosunun yüzde 45 gibi çok büyük kısmını Ar-Ge’ye ayırıyor.

Yem şirketi Balıkesir Yem cirosunun tamamını, ilaç sektöründen Era Pharma Solutions ise yüzde 90’ından fazlasını Ar-Ge’ye ayırıyor.

Cirodan Ar-Ge’ye aslan payı ayıran bir başka sektör, tahmin edileceği gibi savunma ve havacılık. Toplam Ar-Ge harcamasına göre listenin birincisi ASELSAN, 2018 yılında toplam gelirlerinin yüzde 24’ünü, ikincisi Tusaş yüzde 26’sını, dördüncüsü Roketsan yüzde 25’ini Ar-Ge’ye harcadılar.

Araştırmanın Yeniliği: Kadın Ar-Ge Uzmanları

Ar-Ge 250 araştırmasının bu yılki yeniliklerinden biri, Ar-Ge’de görev yapan kadın uzman sayılarıyla ilgili bilgiye de yer vermesi. Ar-Ge merkezinde çalışan kadın personel sayısında Türkiye’nin lideri Ar-Ge 250’nin şampiyonu ASELSAN. ASELSAN’ın Ar-Ge merkezinde 849 kadın personel görev yapıyor. ASELSAN’ı 458 kadın Ar-Ge uzmanıyla Ar-Ge 250’nin ikincisi TUSAŞ takip ediyor. Üçüncü sırada ise ana listenin üçüncüsü Turkcell var. Turkcell’in Ar-Ge merkezinde 364 kadın personel görev yapıyor. Bilişim sektörü şirketlerinin kadın Ar-Ge uzmanları sayısında öne çıktığı görülüyor. Nitekim Logo Yazılım da 167 kadın uzmanla bu listede 10. sırada yer alıyor.

Ar-Ge Orduları

ASELSAN’ın Ar-Ge’de görev yapan 3 bin 695 lisans ve lisans üstü uzmanla, tıpkı harcamalarda olduğu gibi uzman insan kaynağında da zirvede yer aldığı görülüyor. ASELSAN’ın dikkat çekici bir özelliği, kendisinden sonra gelen ikinci şirketin yaklaşık iki katı lisans ve lisans üstü personele yer vermesi.

ASELSAN’ı lisans ve lisans üstü uzman sıralamasında Ar-Ge 250 listesinin ikinci sırasındaki TUSAŞ 2 bin 88 uzmanla, üçüncü sırasındaki Ford bin 297 mühendisle takip ediyorlar.

Lisans ve lisans üstü personel sayısında dikkat çeken bir başka şirket, bin 27 uzmanıyla bu kategoride dördüncü sırada yer alan Turkcell.

Ar-Ge’nin Meyvesi: Patent

Ar-Ge’nin meyvesi patent ve faydalı ürünlerdir. Ar-Ge merkezinde alınan patent sayısına göre Türkiye’nin lideri Vestel. Vestel Ar-Ge merkezinde sürdürdüğü çalışmalar sonucunda 437 patent tescil ettirmiş. Turkcell 378 patentle onu izliyor. Üçüncü sırada ise 281 patentle sürpriz bir şirket, otomotiv yan sanayinin köklü firması TIRSAN yer alıyor. Zorlu Holding’in bir başka şirketi Vestel Elektronik de 125 patentle ilk 10’da yer alıyor.

Katma Değer Yolculuğunun Haritası: Ar-Ge 250 Araştırması

Turkishtime Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Özkan, Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamasının tek yolunun katma değerin artırılmasından geçtiğini belirterek, bu hedefe giden yolda Ar-Ge’nin kilit öneme sahip olduğunu vurguladı. Ar-Ge harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılaya olan payının geçtiğimiz yıllarda ilk kez yüzde 1’i geçtiğini hatırlatan Özkan,“Ancak bu oran yeterli değildir. Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için Ar-Ge harcamalarının payının ilk aşamada yüzde 3’e yükseltilmesi şarttır” dedi. Özkan, Turkishtime tarafından hazırlanan araştırmanın geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ar-Ge’deki trendleri ortaya koyduğunu belirterek, “Ar-Ge 250 araştırması sayesinde Türkiye’nin katma değer yolculuğunun hangi noktasında olduğunu görebiliyoruz” diye konuştu.

EN ÇOK AR-GE HARCAMASI YAPAN 10 FİRMA2018 Yılı Ar-Ge Harcama Tutarı (TL)
Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.2.162.839.458,00
Tusaş Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. 1.575.962.278,43
Ford Otomotiv San. A.Ş.666.587.048,67
Roketsan Roket Sanayi ve Tic. A.Ş.512.109.199,00
Turkcell Teknoloji Araştırma ve Geliştirme A.Ş.397.236.556,35
Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.334.672.722,33
Otokar Otomotiv ve Savunma Sanayi A.Ş.328.546.000,00
Arçelik A.Ş.308.921.540,40
Havelsan - Hava Elektronik Sanayi ve Tic. A.Ş.302.391.497,96
Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.268.872.000,00

Arge Harcamalarına Göre En Büyük 250 Şirket hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.turkishtimedergi.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Lonca’dan Mezun Olan Girişimci Ekip Sayısı 40’a Ulaştı

$
0
0

Kuveyt Türk’ün yenilikçi fikirleri destekleyip ülke ekonomisine kazandırmak amacıyla hayata geçirdiği Lonca Girişimcilik Merkezi’nde dördüncü dönem eğitimleri tamamlandı. Dördüncü dönemin sonunda Lonca Girişimcilik Merkezi’nden toplamda 40 girişimci mezun olmuş oldu.

Yenilikçi iş fikirlerinin geliştirilip ülke ekonomisine kazandırılması amacıyla Kuveyt Türk tarafından 2017’de kurulan Lonca Girişimcilik Merkezi, dördüncü dönem mezunlarını verdi. Her bir ekibe 40.000 TL'ye kadar nakit hibe desteğinin verildiği, 6 ay boyunca eğitim ve mentorluğun yanı sıra kuluçka hizmeti, Ar-Ge desteği gibi ayrıcalıklardan yararlanma imkânı sunulan 11 girişimci ekip mezun oldu. Ekipler, yapı yönetiminden geri dönüşüme, mobil uygulamalardan analiz ve araştırma platformlarına uzanan teknoloji odaklı projelerini geliştirme fırsatı buldu.

Workinton Levent 199’da düzenlenen Lonca Demoday etkinliğine, Kuveyt Türk Bankacılık Servis Grubundan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İrfan Yılmaz, Kuveyt Türk Operasyon Grup Müdürü ve Lonca Yönetim Komitesi Üyesi Dr. Selman Ortaköy, Workinton CEO’su Cihan Seyithanoğlu, mezun girişimciler, Kuveyt Türk’ün iş ortakları ve davetliler katıldı.

“Lonca Geleceğimiz Adına Yapılan Çok Önemli Bir Yatırım”

Lonca Girişimcilik Merkezi’nden 4 dönemde 40 girişimciyi mezun etmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirten Dr. Selman Ortaköy, “Bankamızın sürekli eğitim ve gelişim ilkesi doğrultusunda hayata geçirdiğimiz Lonca Girişimcilik Merkezi, yalnızca iki yıl içerisinde ülkemizin en etkin kuluçka merkezi ve girişim hızlandırma programları arasına girdi. İlk 4 dönem için aldığımız bin 500’ün üzerinde başvuru ise ülkemizden ne denli parlak fikirler çıktığını göstermesi açısından çok önemlidir. Biz bu başvurular arasından 40’ını belirleyerek eğitim, mentorluk, 40 bin TL’ye kadar hibe, çalışma ortamı, Ar-Ge gibi destekler sunduk. Lonca’nın ikinci dönem mezunlarından Akaunting'e, iştirakimiz olan KT Portföy Yönetim Şirketi aracılığıyla bu yılın Temmuz ayında yatırım gerçekleştirdik. Lonca gibi merkezlerin toplumumuza, ülkemizin ekonomisine ve geleceğe yapılmış en önemli yatırımlardan biri olduğuna inanıyor ve bu merkezlerin sayısının artmasını temenni ediyoruz. Önceki dönemlerde olduğu gibi dördüncü dönemimizden mezun olan girişimcilerimizle de çeşitli platformlarda bir arada olmaya devam edeceğiz. Kendilerini tebrik ediyor, başarılarılarının devamını diliyorum” dedi.

“Lonca Ekiplerine Destek Olmak İçin Özveriyle Çalışıyoruz”

Lonca Girişimcilik Merkezi’nin kurulduğu 2017 yılından itibaren Kuveyt Türk’ün en önemli paydaşlarından biri haline gelen ve girişimcilere İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa ve Katar’daki farklı lokasyonlarında çalışma imkânı sunan Workinton’un CEO’su Cihan Seyithanoğlu ise girişimcilere ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Seyithanoğlu,“Henüz yolun başında olan girişimciler için çalışma ofisinin ne denli önemli olduğunu biliyoruz. Bu nedenle tüm Workinton ofislerimizde Lonca ekiplerine elimizden geldiğince destek olmaya özen gösteriyoruz” diye konuştu.

Lonca Girişimcilik Merkezi’nin dördüncü döneminden mezun olan 11 girişimci ekip ve faaliyet alanları ise şu şekilde sıralanıyor:

  1. Planticket: Güncel yapı planlarını tüm çalışanların erişimine kolayca sunan, yapı işlerini ve şantiye çalışanlarını etkin yönetmeye yarayan, verimlilik, performans değerlendirmesi, raporlama ve iletişim gibi çözümler sunan inşaat ve yapı yönetim aracı. 
  2. Ekipman.co: Eğitim, etkinlik veya eğlence amaçlı organizasyonlarda ihtiyaç duyulan ses sistemi, projeksiyon ve çekim ekipmanlarını satın almak yerine online kiralayarak kullanmanıza imkan sunan bir girişim. 
  3. Kidoole: Kreş, anaokulu ve kurs/etkinlik merkezleri ile velileri buluşturan online pazar yeri. Saatlik kreş bakımı ve kurs/etkinlik satın alınabilir, okul kaydı yaptırabilir. 
  4. FilameX: 3 boyutlu yazıcıların sarf malzemeleri olan filamentleri atık plastiklerden geri dönüştürerek ürettirmeyi hedefleyen bir girişim. 
  5. Frise: Kullanıcılarının envanterine göre yemek tarifleri öneren akıllı bir mobil uygulama. 
  6. Kube: Farklı lokasyonlardaki otel ve hazır ofislerde çalışmayı, toplantılar gerçekleştirmeyi, abonelik ve kontör altyapısı sayesinde hiçbir operasyon ile uğraşmadan sağlayan uygulama. 
  7. Pollective: Markalar ile tüketicileri doğrudan bir araya getiren dijital araştırma platformu. 
  8. Predy: Yayıncı, ajans ve çok markalı şirketler için sosyal medya analizi, tahmini ve optimizasyon önerileri veren bir platform. Özellikle yayıncıların sosyal medya reklamlarının en yüksek ROI değerlerine ulaşması için reklam önerileri vererek deneme-yanılma yaklaşımına alternatif sağlıyor. 
  9. Sopyo: İnternet üzerinde çok kanallı satış yapan veya yapmak isteyen KOBİ’lerin e-ticaret operasyonlarını tek bir noktadan yönetmelerini sağlayan SAAS çözümü. 
  10. StuffApp: Elektronik eşyaların her an her yerden, iyi fiyat avantajıyla korunmasını sağlayan bir mobil uygulama platformu. 
  11. Yeşil Diyafon: Ev, iş yeri, kampüs gibi temel yaşam alanlarında oluşan atıkların ilk aşamadan tasniflendirilerek değere dönüştürülmesini ve bu sürecin tüm zahmetlerden arındırılarak dönüşüm bilincinin davranış biçimi haline getirilmesini sağlayan bir geri dönüşüm süreç yönetimi. 

Girişimciliğe ilgi duyan ve projesini hayata geçirmek isteyen herkese kapısı açık olan Lonca Girişimcilik Merkezi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.loncagirisim.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

TUİK, Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistiklerini Açıkladı

$
0
0

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılına ilişkin Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistikleri'ni açıkladı. Açıklanan verilere göre Türkiye 2018 yılı ihracatının yüzde 44,6'sı, ithalatının ise yüzde 64'ü büyük ölçekli girişimler tarafından gerçekleştirildi.

Dış ticaret verileri, iş kayıtları sisteminde yer alan girişimlerin ana faaliyet türü ve çalışan sayısı bilgileriyle eşleştirilerek, dış ticaret yapan girişimlerin özellikleri elde edildi. Buna göre, 2018'de 77 bin 8 girişim ihracat, 69 bin 772 girişim ise ithalat yaptı.

İhracatta, 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimlerin payı yüzde 19,7 olurken, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı yüzde 19,2, 50-249 kişi çalışanı bulunan orta ölçekli girişimlerin payı yüzde 16,5 olarak hesaplandı. İhracatta 250 ve daha fazla çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı ise yüzde 44,6 olarak kayıtlara geçti.

İthalatta ise 1-9 kişi çalışanı bulunan mikro ölçekli girişimlerin payı yüzde 8,6, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı yüzde 11,1, 50-249 kişi çalışan sayısına sahip orta ölçekli girişimlerin payı yüzde 16,4, 250 ve daha fazla çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı ise yüzde 64 olarak belirlendi.

İhracatın Yarısından Fazlası Sanayi Sektöründe

Girişimin ana faaliyetine göre ihracatın yüzde 57,5'i, ithalatın ise yüzde 56,5'i sanayi sektöründe faaliyet gösteren girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin ihracattaki payı yüzde 38,9, ithalattaki payı ise yüzde 31,6 düzeyinde hesaplandı.

Sanayi sektörünün ihracatının yüzde 69,3’ü 250 ve fazla çalışanlı büyük ölçekli girişimler tarafından yapıldı. Ticaret sektörünün ihracatının yüzde 91,4'ünü 1-249 kişi çalışanı olan küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) gerçekleştirdi.

Sanayi sektörü tarafından yapılan ithalatta, 250 ve daha çok çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı yüzde 80 olurken, ticaret sektörünce gerçekleştirilen ithalatın yüzde 68,7'si, 1-249 kişi çalışan KOBİ'ler tarafından yapıldı.

Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, geçen yıl ihracatlarının yüzde 54,4'ünü Avrupa Birliği (AB) ülkelerine, yüzde 14,1'ini Yakın ve Orta Doğu ülkelerine yaptı. AB ülkelerine yapılan ihracatın yüzde 62,6'sını sanayi, yüzde 35,5'ini ise ticaret sektöründeki girişimler oluşturdu.

Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ithalatlarının yüzde 38,6'sını AB'den, yüzde 21,4'ünü diğer Asya ülkelerinden, yüzde 12,8'ini ise AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinden gerçekleştirdi. Söz konusu girişimlerin en çok ithalat yaptığı ülke grupları sırasıyla yüzde 35,3 ile AB, yüzde 31 ile diğer Asya ve yüzde 11,8 ile AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri oldu.

İmalat sanayi ürünleri ihracatının yüzde 59,1'ini ana faaliyeti sanayi olan girişimler, yüzde 37,9'unu ise ana faaliyeti ticaret olan girişimler gerçekleştirdi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin yaptığı ihracatın ise yüzde 96,6'sını imalat sanayi ürünleri, yüzde 1,7'sini tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri oluşturdu.

Öte yandan, imalat sanayi ürünleri ithalatının yüzde 54,5'i sanayi, yüzde 36,6'sı ticaret ve yüzde 9'u diğer sektörlerdeki girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin ithalatının yüzde 76,4'ünü imalat sanayi ürünleri, yüzde 4,6'sını madencilik ürünleri, yüzde 4,3'ünü ise tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri oluşturdu.

İthalatın %57,4'ü İlk 100 Girişim Tarafından Gerçekleştirildi

İhracatın yüzde 44,6'sını, ithalatın ise yüzde 57,4'ünü ilk 100 girişim yaptı. En çok ihracat yapan ilk 5 girişim toplam ihracatın yüzde 16,9'unu, en çok ithalat yapan ilk 5 girişim ise ithalatın yüzde 22,3'ünü gerçekleştirdi.

Sanayi sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı yüzde 18,5, ticaret sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı ise yüzde 14,1 olarak belirlendi.

Sektörde en fazla ithalat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı yüzde 19,6 iken, ticaret sektöründe en fazla ithalat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı yüzde 13,6 oldu.

Girişimlerin yüzde 50,3'ü tek ülkeden ithalat yaptı
Girişimlerin yüzde 44,3'ü tek ülkeye, yüzde 16,5'i iki ülkeye ihracat yaptı. 20 ve daha fazla ülkeye ihracat yapan girişimlerin oranı yüzde 4,5 olurken, bu girişimlerin ihracattaki payı yüzde 62,3'ü buldu.

Girişimlerin yüzde 50,3'ü tek ülkeden, yüzde 15,6'sı iki ülkeden ithalat yaptı. 20 ve daha fazla ülkeden ithalat yapan girişimlerin oranı yüzde 2,2, bu girişimlerin ithalattaki payı yüzde 56,6 olarak belirlendi.

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 2581 articles
Browse latest View live