Quantcast
Channel: Girişim Haber - Girişimcilik Ekosistemi
Viewing all 2581 articles
Browse latest View live

"Kadın Mermerci mi Olur?" Sorusuna En Güzel Yanıtı Verdi!

$
0
0

Kocaeli'de, katıldığı girişimcilik kursunun ardından Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) desteğiyle kendi işletmesini açan genç kadın, Türkiye'nin 7 bölgesine doğal taş satıyor.

Başiskele ilçesinde 2 bin 500 metrekarelik alanda kurduğu doğal taş firmasında 5 kişiye istihdam sağlayan bir çocuk annesi 35 yaşındaki Çiğdem Demircioğlu, 2 yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiği sektörde yeniliklere öncülük eden bir iş kadını olmayı hedefliyor.

Demircioğlu, üniversiteden mezun olduktan sonra yaklaşık 5 yıl doğal taş sektöründe faaliyet gösteren firmaların muhasebe ve finans birimlerinde çalıştığını söyledi. Çalıştığı uzun yıllar boyunca doğal taş sektörü hakkında büyük bir bilgi ve tecrübe edindiğini belirten Demircioğlu, bundan aldığı cesaretle 2015 yılında doğal taş ticareti yapan işletme açmaya karar verdiğini dile getirdi.

"Türkiye Genelinde Kendi Markamızla Satış Yapıyoruz"

Demircioğlu, işini bıraktıktan sonra KOSGEB desteği alabilmek için girişimcilik kursuna yazıldığını dile getirerek, kurs aldığı süre içerisinde gerekli fizibilite çalışmalarını da tamamladığını anlattı.

Erkek kardeşinin de desteğiyle 3 Ağustos 2015'te firmasını kurduğunu aktaran Demircioğlu, şöyle devam etti: "Şu an granit mermer işi yapıyoruz. Yurt dışından Türkiye pazarında son 2 yıldır trend olan bir taşı ithal ediyorum. 1,5 milimetre kalınlığında bir doğal taş. Taş çok ince, çok esnek ve kullanım ömrü çok uzun. Başta inşaat ve mobilya sektörü olmak üzere birçok alanda uygulaması var. Yıllık kapasitemiz 35 bin metrekare ve bunun pazarlamasının yapılması gerekiyor. Ürünün tanınması için çok uğraştım. Şu an Türkiye geneline kendi markamızla satış yapıyoruz."

Demircioğlu, sektörde tutunmak için müşterilerine karşı hep samimi olduğunu ve ani kararlar vermediğini vurgulayarak, şu an kemik kadrolarında 5 kişi olduğunu, proje bazlı işlerde bu sayının 15-20'ye kadar yükseldiğini ifade etti.

"Kadın Mermerci mi Olur?" 

Kadın girişimci Demircioğlu, kendi firmasını açacağını söylediğinde çevresindekilerin "Kadın mermerci mi olur?" diyerek şaşkınlıklarını ifade ettiklerini ancak genel olarak olumlu tepkiler aldığını belirterek, "Çok mutluyum bu işe girdiğim için. Gönül vererek ticaret yapıyorum. Severek yaptıktan sonra her iş oluyor. Türkiye'nin bütün kentlerine ürün satmak istiyoruz. Standart kalıpların dışına çıkmak ve firmamı daha da büyütüp, daha fazla istihdam sağlamak istiyorum."şeklinde konuştu.

Çiğdem Demircioğlu, kendi işini kurmak isteyen kadınlara şu tavsiyelerde bulundu: "Kendi işini açmayıp bundan korkan arkadaşlarımın alabilecekleri riski iyi hesaplayıp, yola öyle çıkmalarını tavsiye ediyorum. Ben de çok korkuyordum ama başladım. Şu anda teşvikler konusunda iyi bilgilere sahibim. Öncelikle KOSGEB çok iyi destekliyor. Bunun yanı sıra istihdam ettiğiniz personel için devlet de teşvik veriyor. Yani 'Yeter ki siz bir şeyler yapmak isteyin, ben sizin yanınızdayım.' diyor. Sadece nereden başlayacağınızı bilmeniz lazım. Teşviklerden gayet memnunum."

Yeni Şafak kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Türkiye Dijital Dönüşümde Arayı Kapatabilir!

$
0
0

İnşaat malzemesi üreticilerinin çatı örgütü Türkiye İMSAD’ın hayata geçirdiği, sektörün en büyük etkinliklerinden biri olarak kabul edilen‘Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’, bu yıl ‘Geleceğe Yatırım: Dijital Dönüşüm’ temasıyla, Hilton Bomonti Hotel’de gerçekleşti. İnşaat sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren‘8. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’nin özel oturum ve sunumlarında çarpıcı bilgiler paylaşıldı. İş ve ekonomi dünyasının önde gelen isimlerinin katıldığı zirvede, sektörün her kesiminden 500’ü aşkın katılımcı buluştu.

“Sanayi 4.0 Sürecini Fırsata Çevirmek Durumundayız”

Zirvenin açılış konuşmasını yapan T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, “Dünya, hayat, toplum değişirken talepler de hızla değişmeye devam ediyor. Bu değişime elbette duyarsız kalamayız. Geleceğin dünyasına karşı hiçbir sektör, hiçbir kurum, ‘Görmedim, duymadım, bilmiyorum’ diyemez. Gelecek gümbür gümbür geliyor. Bunu doğru anlamaz, analiz etmez ve bu değişimi tüm üretim süreçlerinin merkezine koymazsak, aydınlık bir geleceğe doğru ilerlediğimizi söyleyemeyiz. Sanayi 4.0 kavramının bütün üretim süreçlerini kökünden etkilediğinin farkındayız. Sanayi 4.0 sürecini ülkemiz için fırsata çevirmek durumundayız. Daha önceki sanayi devrimlerini geriden takip ettiğimiz gibi Sanayi 4.0’ı geriden takip etmek gibi bir lüksümüz bulunmuyor” diyerek, hızlı hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.

“Türkiye Kritik Bir Eşikte”

Türkiye’nin, geleceğini inşa ederken her zamankinden daha sağlam temeller kurmak zorunda olduğunun altını çizen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik,“Yeni bir dünya düzenine doğru gidiyoruz. Türkiye kritik bir eşikte. Rekabet gücümüzü; ürünlerin katma değerini ve üretim teknolojilerimizi hızla üst seviyelere çıkararak koruyabiliriz. Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi konum ve ucuz işgücü gibi avantajlarımız, yaşadığımız dijital çağda maalesef rekabet için yeterli olmayacaktır” dedi ve sektöre yönelik şu mesajları kaydetti “Son dönemde ekonominin dinamosu olan gayrimenkul yatırımlarının tam ortasındasınız. Sektörün yarattığı katma değerin artırılmasında, bilgi yoğun çözümlerde, küresel rekabet gücünün korunmasında hakikaten kilit konumdasınız. Buradaki anahtarların kaynak kullanımında üretimde ve tüketimde verimlilik artırıcı teknolojiler olduğuna inanıyoruz. Daha yenilikçi, standartları daha yüksek ürünler, malzemelerin üretimi, kullanımı ve yaygınlaştırılması artık Türkiye için bir lüks değildir. Değişim için en iyi zaman şimdiki zamandır” dedi.

“Dönüşüm Uçtan Uca Olmalı”

“Sanayiciler için hayaller dijital, müşteriler için gerçekler manuel” diyen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, şöyle konuştu:“Bugün ne tek başına müşteri odaklı yatırımlar, ne de tek başına teknolojik yatırımlar dönüşümü sağlamak için yeterli olur. İnşaat malzemeleri sanayisi uçtan uca bir sektör olup, en başında madencilik, en sonunda uygulamacılar aracılığı ile montajlar yer almaktadır. Bu nedenle uçtan uca dönüşüm olmalıdır. Ayrıca akıllı binaların, yeşil binaların, pasif evlerin, akıllı kentlerin planlandığı bir dünyada, inşaat malzemesi sanayisinin üretiminden lojistiğine, tasarımından uygulamasına bu ekosistemin dışında kalması düşünülemez.”

“Akıllı Bir Stratejiyle Arayı Kapatmamız Mümkün”

İletişim Koçu ve Eğitmen Defne Sarısoy’un moderatörlüğünü üstlendiği ‘Zirve Sohbetleri’nin ilkinde, İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay,‘Endüstride Çağı Yakalamak’ konusunda görüşlerini paylaştı. Gençlerin yüzde 65’inin gelecekte bizim bilmediğimiz mesleklerde çalışacağını vurgulayan Zeynep Bodur Okyay,“İnsan kaynaklarında toplumsal dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Fırsat penceresi var ve herkes göreceli olarak dijital dönüşümde yeni pozisyonda. Ülke olarak, 20’nci yüzyıldaki sanayi devrimini ıskaladığımız kadar büyük bir fark yok bugün. Akıllı bir stratejiyle arayı kapatabilmemiz mümkün. Dönüşüm için hem kamunun hem de özel sektörün kendine düşen görevleri var. Akıllı toplumu oluşturmamız gerekiyor. İnsan kaynaklarındaki dönüşümün sağlanabilmesi için uygun ekosistemin kurulması lazım. Bugün dünyada 183 ülkenin milli gelirinden daha fazla gelir elde eden şirketler varsa, o ekosistemi kurdukları içindir. Bugün bakıyoruz ülkemizde yüksek teknolojinin payı yüzde 4… Ülkemizde maalesef bazı şeyleri çok konuşup, az gerçekleştiriyoruz. Dijital dönüşüm kolay bir şey değil, hem yatırım gerektiriyor hem insan kaynakları. Bizim teknolojiyi içselleştirmemiz söz konusu. O yüzden her işin başı insan kaynağı” diye konuştu.

21’inci Yüzyılın Mottosu: ‘Hız’, ‘Esneklik’ ve ‘Yeniye Odaklanmak’

Zeynep Bodur Okyay sözlerine şöyle devam etti:“Artık mobilite söz konusu. Aslında hareketlilik hayatın özünde var. Şu anda esnek çalışma konuşuluyor. Maalesef uygulamalı eğitim çok az. Batı şunu yapıyor; üniversiteyi öğrenci yetiştirmek, insan kaynağı yetiştirmek, araştırma yapmak için değerlendiriyor. Türkiye hep teknolojiyi satın aldı kullandı, tüketti ama bu, bilgi birikimine ve sanayi sıçramasına yol açmıyor. Dijital dönüşümde sadece tüketen değil, üreten konuma gelmeliyiz. ‘Hız’, ‘esneklik’ ve ‘sürekli yeniye odaklanmak’, 21’inci yüzyılın olmazsa olmazı. Bu üçü, bu yüzyılın mottosu. Geçmiş yüzyıl aslında daha hiyerarşik bir organizasyondu. Bu konuda da biraz evrilmek gerekiyor. Aslında müşteri ile birlikte ‘dizayn thinking’ dediğimiz sürece geçmek gerekiyor. Bence, insan kaynağı olmazsa olmaz. Dolayısıyla işletmelerde ciddi bir farkındalık da yaratmak gerekiyor. Artık tek çözüm yok. Bilgi teknolojilerini kullanarak gelişmeye devam etmeliyiz.”

“Türk Sanayisini, 10 Yıl İçinde Yüzde 80 Tehdit Altında Görüyorum”

Zirve Sohbetleri’nin ‘Dijital Ekonomiyi Anlamak’ başlıklı ikinci bölümünde ise Kanyon Kapital Kurucusu Dr. Önder Halisdemir, konuyla ilgili değerlendirmelerini aktardı. Halisdemir, “İnşaat sektörünün dönüşüme adapte olacağına inanıyorum” dedi ve şöyle devam etti: “Ancak genel olarak Türk sanayisini 10 yıl içinde yüzde 80 tehdit altında görüyorum. Çünkü bir kuşak çok yaşlandı, cep telefonuna bile adapte olamadı. Bu dönüşüm liderlik gerektiriyor. Bunun yanında ekonomi dünyasındaki dönüşümler artık 10 yıllarda değil mevsim içinde oluyor. Bu durum, mevcut yapıları dut ağacını sallar gibi sallıyor. Yeni dönemde doktorsuz hastane, yargısız mahkemeye hazır olmamız gerekiyor. Gelecek geldi, bugünü yakalamaya çalışıyoruz.”

“Dijital Dönüşümde Tüm Sanayicilerle Birlikte Çalışmak İstiyoruz”

Deloitte Türkiye Ortağı ve Strateji & Operasyonlar Lideri Özgür Yalta’nın moderatörlüğünü üstlendiği ‘Geleceğe Yatırım’ başlıklı oturumda konuşanÖzyeğin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tanju Erdem, tüm sanayicilere, birlikte çalışma çağrısında bulundu. 4. sanayi devriminde amacın son teknolojileri kullanarak maliyeti düşürmek ve kaliteyi artırmak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Erdem, “Üniversitede dijital dönüşümle ilgili ciddi çalışmalar yapıyoruz. Robotik alanında büyük bir grubumuz var. Özellikle 4. Sanayi devrimi kapsamında, bir insanı takip ederek öğrenen robotlar geliştiriyoruz. İnsanlara güç sağlayan giyilebilir robotlar üzerinde çalışan hocalarımız var. Bu araştırma faaliyetlerinin kapsamında endüstriyle, Türkiye İMSAD gibi kuruluşlarla ortaklaşa projeler de üretmek istiyoruz” dedi. 

“Küresel Rekabeti, Dijital Okur-Yazar Yöneticiler ve Çalışanlarla Başarabiliriz”

Escarus-TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı Genel Müdürü Hülya Kurt, küresel rekabette ayakta kalabilmek için dönüşüme ayak uydurmanın ve esnek olmanın kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, “Her ne kadar dijital dönüşümden bahsetsek de, bunu ancak dijital okuryazarlığı olan yöneticiler ve çalışanlarla yani insanlarla başarabiliriz. Her sektörde vizyoner, stratejik düşünebilen yönetici profiline ihtiyacımız var” diye konuştu.

“Bir Yılda 25 Yıllık Gelişmeye Şahit Olacağız”

Sanal Mağazacılık CEO’su Enis Karslıoğlu ise 1990’lardan bugüne internetle birlikte inanılmaz bir değişim yaşandığını belirterek, “Yapay zeka, imaj tanıma ve sosyal medyada doğru işler yaparsak global dünyadaki yerimizi alabiliriz. İnşaat sektörünün bu üç alandaki gelişmelerden ilham alıp kendini dönüştürmesi gerekiyor” diye konuştu. Karslıoğlu, “Önümüzdeki 5 yıl geçtiğimiz 20 yıldan fazla, sonraki bir yıl geçen 25 yıldan fazla gelişme olacak. Müşteri mobilleşiyor. Hem sosyalleşeceğiz, hem mobilleşeceğiz. Buraya girmezsek kaybederiz. Bunları yaparsak küresel rekabette çok ama çok güçlü Türk şirketleri olabiliriz” şeklinde konuştu.

“Beyninizi Her Gün Güncellemek Zorundasınız”

Zirvenin en dikkat çekici bölümünde Nöro Sağlık Beyin Eğitim Araştırma Uygulama Merkezi Kurucu Başkanı Uzm. Dr. Kerem Dündar‘Dönüşen Dünyada Beyin’ başlıklı sunumunda insan beyninin nasıl çalıştığına ilişkin ilginç detaylar aktardı. Dünyanın her an güncellendiğini ve insanlara yeni kılavuzlar verildiğine anlatan Dündar özetle şunları söyledi: “Konu alet almayla, yani bir donanım satın almayla ilgili değil, konu aklı inşa etmekle ilgili. Siz inşaat sektörüsünüz. Tüm dünyada elinizdeki kaynak beyin ve tüm insanlarda bu aynı. Siz de beyninizi her gün güncellemek zorundasınız. Tek fark eğitim. Dijital dönüşüm için liderlerin ısrarı önemlidir. Kurumsal değişim gerçekleşene kadar lider ısrar etmelidir. En sonunda eski alışkanlıklar yok olacak, yenisi güçlenecektir.”

“Yapay Zeka Mobile Taşınıyor”

Konuşmasında teknolojik gelişmeler ve yapay zeka konularına değinen Hakan Göl“Önümüzdeki süreçte dünyadaki işlerin yüzde 57’si tehdit altında, ya da eriyecek. Aslında gelişmelerin tehdit olmasının yanında, benzer şekilde fırsat olacağını da söyleyebiliriz. Dolayısıyla bugün yapay zeka ile ilgili en önemli konulardan biri şu: Şu anda yapay zeka çok büyük server’larda, bulutta erişilebilen bir teknoloji. Bu teknoloji mobile taşınıyor. Yani cep telefonu, ev aletleri ile yapay zeka komponentleri hayatımıza girmiş olacak. Bunun iş hayatına yansıması çok önemli. İkinci gerçek şu; teknoloji aslında bizden daha hızlı öğreniyor. Önce bireyler takip ediyor teknolojiyi. 2009 yılından itibaren akıllı telefonlara hemen alıştık. Sorun iş dünyasının bu kadar gelişip hızlı adapte olmaması. Biz ne için öğreniyoruz diye sorduğumuz zaman aslında çalışmak için öğreniyoruz. Aslında bu dönem bitti ‘Y’ kuşağıyla beraber beklentiler değişiyor. Çalışmak için öğrenmiyorlar, öğrenmek için çalışıyorlar. Bu yeni bir anlayış. ‘Y’ kuşağının en büyük beklentisi bu” dedi. Hakan Göl, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bizim hem optimistlere hem pesimistlere ihtiyacımız var. Çünkü optimistler uçağı icat etti, pesimistler ise paraşütü. Artık pazarlamada çalışıyorsanız dijital pazarlamayı bilmek, üretimde çalışıyorsanız analitiği iyi bilmek zorundasınız.” 

“Endüstri 4.0’ın Gelebilmesi İçin 5G’nin Gelmesi Gerekiyor”

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Suat Baysan“Vakıf olarak büyük projeleri desteklediğimiz gibi küçük projelere de destek oluyoruz. İnşaat sektöründe, bir inşaat başlamadan önce yapılması gereken ilk iş o binanın sayısal ikizinin kimliğini koymak. Örneğin ‘18 ay içerisinde her şey iyi yürüyecek mi?’ bilgisini 5 dakika içinde görme imkanına sahip olmaktır. Gerçekleri konuşmak gerekirse oldukça geriden geliyoruz. Birçok ülke aldı başını gidiyor. Endüstri 4.0’ın gelebilmesi için 5G’nin gelmesi gerekiyor. Telefonlarınızın hiçbiri nesnelerle konuşmuyor. Şu anda dünyada herkes 5G ile çalışıyor” diye konuştu. 

“Sistemde Her Bir Nesne Yapı Elemanı”

GMW MIMARLIK Yönetici Ortağı Dicle Demircioğlu, “İnşaat sektöründe binaların ikizinin yaratılması konusunda bir sistem var şu anda ve geçiş aşamasında. Ne yazık ki Türkiye’de de dünyadaki gibi melezlenerek yapıldığı için çok verimli kullanılamıyor. İnşaat sektörünün, müteahhitlerin bu sistemin içine girmesi şart. Bu sistem içinde her bir nesne bir yapı elemanı. Ülke olarak yolun çok başındayız ama hiç korkmayalım diğerleri de başında. Ama tabii ki bu treni de kaçırmamak lazım. Asıl hedefimiz başkalarının ürettiği teknolojiyi kullanmak değil, o teknolojiyi bizim de üretmemiz olmalı” dedi.

“Daha Görünür Olmak Hedefleniyor”

‘İnternette daha fazla görünmenin sırrı nedir?’ sorusunu cevaplayan SEM SEO Direktörü Serbay Arda Ayzit, şunları söyledi: “Dünya çok bütünleşik hale geldi. İçerik dediğimiz şey her yerde var. Dolayısıyla içerik hayatımızın içinde olan bir şey. Dünyada bu içeriği üreterek daha görünür olmak ve oradan trafik elde etmeye çalışılıyor. Herkes Google’ın getirdiği ilk sayfaya güveniyor.”

“Her şeyi nasıl bir araya getireceğimizi düşünme zamanı gelmiş, geçiyor”

‘Mimaride Geleceği Görenler’ başlıklı özel sunumda Mott MacDonald Direktörü ve Global Cephe Lideri Dr. Thomas Hendriksen mimarlıkta ve mühendislikteki dijitalleşmenin inşaat malzemesi üreticilerine etkisini anlattı. Dr. Thomas Hendriksen, şunları söyledi: “Teknoloji bizi nereye götürüyor bunu anlamamız lazım. 30 sene sonra neler olacak? Şehirlerin sayısı herhalde 30 sene içinde iki katına çıkacak. Büyük bir zorluk olacak. Sürdürülebilirlik var, akıllı veriler var ama daha ileri gitmemiz lazım. Bugün her şey birbiriyle ilişkili. Farklı farklı sektörlerle iş yapan şirketlerin bugün her şeyi nasıl bir araya getireceğini düşünme zamanı gelmiş, geçiyor aslında.”

“Güvenlik İçin Tehlikenin Farkında Olmamız ve Yeteneklerimizi Geliştirmemiz Lazım”

‘Dijital Kabus: Siber Saldırılar’ konusu, Deloitte Türkiye Ortağı ve Siber Risk Hizmetleri Lideri Burç Yıldırım tarafından yine özel bir sunumda ele alındı. Burç Yıldırım, siber riskler konusunda şunları söyledi: “Çok küçük gruplar çok büyük zararlar verebiliyor. Siber tehdidin asimetrik olması buradan geliyor. Farklı ve özel bir motivasyonları var. Hedefin kim olacağını saldırganların bu motivasyonları belirliyor. Siber, dünyaya yayılmış olduğu için kanunların erişemeyeceği yerlerde faaliyet gösterebiliyorlar. Saldırının hızı artıyor müdahale etmek için gereken zaman azalıyor. Bugün dijitalleşmeye, inovasyon getirmeye, işlerimizi daha farklı yapmaya çalışıyoruz ancak maalesef güvenliğe yeterli önemi vermiyoruz. Yeni teknolojiye adapte olurken güvenliği nasıl kullanacağımıza çok fazla kafa yormuyoruz. Oysa güvenlik için tehlikenin farkında olmamız ve yeteneklerimizi geliştirmemiz lazım.”

“Gelecek yılların en önemli kaynak politikası döngüsel ekonomi”

‘Döngüsel Ekonomide İş Potansiyelleri’ başlıklı sunum ise, SITRA Finland-The Finnish Innovation Fund Proje Direktörü Kari Herlevi tarafından gerçekleştirildi. Herlevi, günümüzün ve gelecek yılların en önemli kaynak politikası olan döngüsel ekonomi hakkında bilgiler verdi. Karl Herlevi “Döngüsel ekonomi kavram olarak Avrupa’da başladı dünyanın farklı yerlerine yayıldı. Avrupa’da birçok malzeme sadece bir kez kullanılıyor, tüketici ürünlerinin çoğunu atıyoruz, bu da dünyamızın içinde bulunduğu küresel iklim değişimi şartlarında çok anlamsız. İnşaat sektöründe ise mevcut modeli değiştirmemiz lazım. Örneğin Finlandiya’da çok fazla ofis var ve kullanılmıyor, verimlilik için bunları konutla değiştirmemiz gerekiyor. Döngüsel ekonomiyi siyasetçiler de seviyor çünkü istihdam da yaratılıyor” dedi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yerli Otomobili Üretecek Firmaları Açıkladı!

$
0
0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,"Türkiye'nin Otomobili Ortak Girişim Grubu Tanıtım Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin otomobilini yapacak Ortak Girişim Grubu'nda Anadolu Grubu, BMC, Kıraça Holding, Turkcell Grubu ve Zorlu Holding'in bulunduğunu açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Türkiye'nin Otomobili Ortak Girişim Grubu Tanıtım Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobil projesine çok önem verdiğini hatırlatarak, “Mesele sadece otomobil üretmek değil, buradan ortaya çıkacak teknolojiyle, birikimle, tecrübeyle; dünyaya meydan okuyacak yeni ve çok iddialı bir çıkış ortaya koymaktır” dedi.

Hakkâri’deki çatışmada yaşamını yitiren sekiz şehit için Allah’tan rahmet dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17’si Hakkâri’de, beşi Tunceli’de olmak üzere 22 teröristin etkisiz hâle getirildiği ve çatışmaların hâlen devam ettiği bilgisini paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hep söylediğimiz gibi, biz şehidimizin kanını yerde bırakmayacağız. Sonuna kadar, bu teröristleri tüketinceye, bitirinceye kadar bu mücadelemizi devam ettireceğiz. Zira bu ülkede terörün egemen olmadığını bu zihniyetlere göstereceğiz” dedi.

“Tarihi Bir Adım Atıyoruz”

Ünlü boksör Muhammed Ali’nin,‘Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur’ sözüne atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisiyle birlikte milletin de markası, tasarımı, mühendisliği, teknolojisi, üretimi ve pazarlaması Türk olan bir otomobile sahip olma hayalinin olduğunu söyledi.

Türkiye’de toplam 91 bin otomobilin satıldığı 2001 yılında böyle bir teşebbüsün ekonomik bulunmamasının gayet tabii olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama geçtiğimiz yıl itibariyle yılda 757 bin otomobil satışına ulaşmış bir Türkiye’de bu konuda hâlâ adım atılmıyor olması, artık ülkemizin bir ayıbı hâline gelmişti. Hamdolsun bugün, işte bu ayıptan kurtulma yolunda tarihî bir adım atıyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin yerli otomobili konusunda yıllardır yaptığı çağrıların karşılık bulmasından büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobilin yapımını üstlenecek girişim grubundan hazırlık sürecini hızla tamamlayarak, en geç 2019’da otomobilin prototipini bitirmelerini ve 2021’de de satışına başlamalarını beklediğini söyledi.

“Piyasaya Süreceğiniz İlk Otomobilin Taliplisi Benim”

Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında özel bir yere sahip olan projede en küçük bir gecikme istemediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, girişim grubunun karşısına çıkacak sorunların çözümü, engellerin aşılması için Cumhurbaşkanı olarak bizzat yanlarında yer alacağını, gerekiyorsa sadece bu projenin takibi ve sıkıntıların bertaraf edilmesi için Cumhurbaşkanlığında bir ekibi görevlendirebileceğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Çünkü artık zaman kaybına tahammülümüz bulunmuyor. Mademki bu babayiğit arkadaşlarımız çıkıp ellerini taşın altına soktular, bize de onlara gereken her yerde omuz vermek, destek vermek düşer. Şimdiden ilan ediyor; piyasaya süreceğiniz ilk otomobilin, bedelini ödemek şartıyla taliplisi de benim” dedi.

2. Dünya Savaşına kadar olan dönemi otomotiv sektörünün başlangıç, 1980’lere kadar olan dönemi sıçrama dönemi olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1980’lerden bugüne kadar geçen süreçte sektörün küreselleştiğini, Güney Kore, Çin, Hindistan gibi yeni aktörlerin devreye girdiğini, son yıllarda ise hibrit otomobiller, elektrikli otomobiller, sürücüsüz araçlar gibi gelişmelere şahit olunduğunu hatırlattı. Türkiye’nin otomotiv sektörünün ilk üç dönemini kaçırdığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama ülkemizin içinde bulunduğu şartlar, yani terör olayları, darbeler, siyasi istikrarsızlık ve toplumsal huzursuzluklar gibi faktörler buna imkân vermedi. Aynı hatayı bir kez daha yapmayacak, sektörün dördüncü değişim ve yükseliş dönemini inşallah ıskalamayacağız” ifadelerini kullandı.

“Devlet Olarak Her Türlü Desteği Vereceğiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya pazarlarında söz sahibi hemen tüm markaların ortaya çıkışında ve bugünlere gelişinde devlet desteği aldıklarını hatırlatarak, üretilecek yerli otomobilin dünyaya pazarlanması konusunda da her türlü desteği vereceklerini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:“Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hâline gelmesi, ancak işte bu tür atılımlarla, bu tür girişimlerle mümkündür. Türkiye’nin otomobilinin sınıfına, tasarımına, motor teknolojisine, modeline, üretim yönetimine, pazar hedeflerine elbette girişim grubumuz karar verecektir. Hâlen TÜBİTAK bünyesinde üzerinde çalışmalar yürüten platform, girişim grubumuzun emrine amadedir. Bunun yerine doğrudan hibrit ve elektrikli otomobile yönelmek isterlerse daha da memnun oluruz. Kararları ne olursa olsun biz kendilerine her türlü desteği vereceğiz. Yeter ki Türkiye’yi ve Türk milletini bu büyük hayaliyle buluştursunlar.”

Otomobil konusundaki heyecanlarının ve destek beyanlarının sadece yerli otomobili üretecek girişim grubuna özel olmadığına değinerek,“Biz ülkemizi geleceğe taşıyacak, hedeflerine yaklaştıracak adım atma niyetine, iradesine ve samimiyetine sahip herkes için aynı hissiyata, aynı düşüncelere sahibiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra da hangi alanda olursa olsun projesi olan herkes için kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söyledi.

Savunma sanayinden iletişim sektörüne, sağlık teknolojilerinden tarım altyapısına, hatta yapay zekâya kadar her alanda Türkiye’nin yeni yatırımlara, yeni yaklaşımlara, yeni girişimlere ihtiyacı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkabilmenin yolunun tasarımdan, yüksek teknolojiden, markalaşmadan geçtiğini vurguladı.

Türkiye’nin kendi göbeğini, kendisinin kesmek zorunda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü Türkiye öyle bir ülke ki kimse husumetini kazanmak istemez; ama kimse büyümesini, güçlenmesini, kendi ayakları üzerinde durmasını da istemez. Tabii biz başkalarının ne dediğine, ne istediğine bakmayacağız, biz büyümeye devam edeceğiz, biz güçleneceğiz. Biz sadece kendi ayaklarımız üzerinde durmakla kalmayacak, gönlünü ve gözünü bize yöneltmiş tüm kardeşlerimizin, tüm dostlarımızın güven kaynağı hâline de geleceğiz. Başka türlü bize hayat hakkı tanımayacaklarını yaşadığımız her hadiseyle bir kez daha görüyoruz” sözlerine yer verdi.

“İddianız Yoksa, Kanatlarınız Olsa da Uçamazsınız”

Meselenin sadece otomobil üretmek olmadığına; buradan ortaya çıkacak teknoloji, birikim ve tecrübeyle dünyaya meydan okuyacak yeni ve çok iddialı bir çıkış ortaya koymanın önemli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Sözlerimin başında Muhammed Ali’nin o ifadesini kullanmıştım ya, ‘hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur’ dedim. Şimdi de diyorum ki; iddianız yoksa kanatlarınız olsa da uçamazsınız. Biz ülke ve millet olarak işte burada iddiamızı ortaya koyuyor ve diyoruz ki; Türkiye’nin otomobilini yapacağız, hiç şüpheniz olmasın. Hem de en güzel tasarımla, en güzel teknolojiyle, en iyi organizasyonla bu otomobili ülkemize ve dünyaya kazandıracağız. Böyle babayiğitler bize destek olduğu sürece Allah’ın izniyle otomobille birlikte daha nice başarılara beraber imza atarız.”

Türkiye’ye yönelik saldırıların cüreti giderek artmasına rağmen devlet ve milletin dimdik ayakta olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Türkiye’yi darbelerle yıkamadılar, Türkiye’yi vesayet güçleri hep birlikte gayret ettiler durduramadılar. Türkiye’yi terör örgütlerini kullanarak hizaya sokamadılar. Türkiye’yi, ekonomiyi silah gibi kullanarak sendeletemediler. Bölgemizdeki krizlerin yıkıcı etkilerini bize ciro edemediler. Küresel düzenin çarpıkları konusundaki itirazlarımızın haklılığının üzerini örtemediler. Kendilerini küresel düzenin sahipleri olarak gören ülkelerin son dönemde ülkemizin üzerine bu kadar çok gelmelerinin sebebi işte bunlardır” değerlendirmesinde bulundu.

Konuşmasının son bölümünde yerli otomobilin üretimini üstelenecek ortak girişim grubunda yer alan şirketleri alfabetik sırayla Anadolu Grup, BMC Grubu, Kıraça Holding, Turkcell Grubu ve Zorlu Holding olarak açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şirketlerin yöneticilerini tebrik ederek, projenin özel sektör koordinasyonunun TOBB, kamu tarafındaki koordinasyonunun da Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından gerçekleştirileceğini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda “Ülke ve millet olarak bu büyük hayalimizi gerçekleştirme sorumluluğunu sizlerin sırtına yüklüyoruz. Bu yükün ağır olduğunu biliyorum. Bizler kamu temsilcileri olarak sonuna kadar sizin yanınızda yer alacak, önünüzü açacak, hükûmetimiz sizlerle her an beraber olacak ve başarınız için her türlü çabayı göstereceğiz” dedi.

Törenin sonunda, Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, BMC Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ile TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın huzurunda iş birliği protokolünü imzaladı.

Cumburbaşkanlığı kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Kadınlar Ne Kadar Dijital? Cevabı Dijital Pazarlama Sohbetlerinde!

$
0
0

Diverseffect Dijital Ajans Başkanı Coşkun Yeşilbaş ile Dijital Dönüşüm Danışmanı ve ME Consultancy Kurucusu Murat Erdör’ün moderatörlüğünde ikinci kez gerçekleşecek Dijital Pazarlama Sohbetleri“Dijitalleşme Çağında Kadın Olmak” temasıyla katılımcılarla buluşacak.

8 Kasım 2017Çarşamba günü saat 19:00’da düzenlenecek sohbet buluşmasında; kadınlar ne kadar dijital, iş hayatında kadın olmanın avantajları ve dezavantajları, dijitalleşme sonrası ev-iş dengesi, kadınlar internetten alışverişi nasıl şekillendiriyor ve dijitalde kadınların daha başarılı olması için yapmaları gerekenler konuşulacak.

Dijital pazarlama profesyonellerini, şirketlerin iletişim ve pazarlama yöneticilerini, pazarlama uzmanlarını, danışmanları, sosyal medya uzmanlarını, marka yöneticilerini, pazarlama ve satış ile insan kaynakları yöneticilerini buluşturacak etkinlik kapsamında Zade Vital Genel Müdürü Beril Koparal, Mynet Genel Müdürü Bilgen Aldan ve TurkishWin & BinYaprak Kurucusu Melek Pulatkonak katılımcıların sorularını yanıtlayacak.

Unutmayın, Katılımın ücretsiz olduğu Dijital Pazarlama Sohbetleri’nin “Dijitalleşme Çağında Kadın Olmak” temalı buluşması 8 Kasım 2017 Çarşamba günü saat 19:00’da Workington Levent’in ev sahipliğinde gerçekleşecek.

Dijital Pazarlama Sohbetleri’nin “Dijitalleşme Çağında Kadın Olmak” temalı buluşması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.dijitalpazarlamasohbetleri.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

66 Ülkeden 700 Yabancı Şirket, 5 Bin Türk Şirketiyle Buluştu

$
0
0

Türkiye İhracat Haftası sırasında gerçekleşen oturumlar ve panellerle eş zamanlı olarak 66 ülkeden toplam 700 şirketten oluşan alım heyetleri, Türk şirketleriyle ikili iş görüşmeleri yaptı. İkili iş görüşmeleri için kayıt yaptıran Türk şirketi sayısı 5 bini buldu. Aralarında Rusya, İsrail, Gana, Kolombiya, Irak, Malezya, Peru, Tayland, Romanya gibi ülkelerden katılımcıların bulunduğu alım heyetlerinden talep edenler İstanbul’da İkitelli ve Kocaeli’nde Gebze Organize Sanayi bölgeleri ve Bursa’da tesis ziyaretleri gerçekleştirdi.

İsrailli Firmadan Özel Talep

İkili iş görüşmeleri kapsamında İsrailli bir firmadan gelen özel talep üzerine Türk otomotiv, seracılık, demir-çelik ürünleri, medikal gıdalar, hububat ve şekerleme sektörlerinden önemli tedarikçi şirketler firmayla bire bir görüşmeler gerçekleştirdi.

30 ülkeden oda ve STK başkanı geldi

Balkanlar, Ortadoğu, Afrika ve Amerika’da toplam 30 ülkeden ticaret odası ve iş dünyası sivil toplum kuruluşu (STK) başkanı da Türkiye İhracat Haftası’na katıldı. Oda ve STK başkanları temsil ettikleri bölgelere yönelik düzenlenen iş forumlarında konuştu. Forumlar sadece Türk katılımcılar değil, yabancı alım heyeti temsilcilerinden de büyük ilgi gördü.

İhracatçılarımıza ışık tutmaya çalışıyoruz

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi,“Biz de Türkiye İhracat Haftası ile toplumun her kesiminde ihracat farkındalığı yaratmayı amaçlıyoruz. İhracat kültürünü herkese yaymaya çalışıyoruz. İhracatçılarımıza zorlu denizlerde yol almaları için ışık tutmaya çalışıyoruz” dedi.

Türkiye İhracat Haftası’nda konuşan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek,“İhracat sürekli olmalı. İçeride işler sıkışınca ihracata yönelmek olmaz. İhracatçının finansmana erişimi konusunda ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

MÜSİAD: Enflasyonu Azaltmanın Yolu Üretim, Yatırım ve İhracat!

$
0
0

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, yerli otomobil projesi ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Ekim ayı enflasyon verileri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

İhracatta lokomotif olma niteliğini sürdüren otomotiv sektörünün, Türkiye ekonomisi için çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Kaan, “Sektörün 2016 yılında 19,8 milyar dolar ile toplam ihracatımızdaki payı yaklaşık %14 düzeyinde. Bununla birlikte, sektörün ithalatı da azımsanmayacak seviyede seyrediyor. Yine 2016 yılında otomotiv sektörünün toplam ithalatı 17,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu bağlamda yerli otomotiv sektörünün gelişimi; sektöre ilişkin ihracatın artırılmasını, ithalatın ise daha makul seviyelerde tutulmasını sağlayacak, böylelikle dış ticaret açığının kapanmasında önemli bir rol oynayacaktır.

Birçok uluslararası otomobil markasının üretimi ve ihracatında önemli bir yere sahip olan Türkiye, bu hedefler çerçevesinde kendi otomobilini üretmenin ilk tohumlarını atarak, 2023 hedeflerine doğru hız kesmeden ilerliyor. Cumhurbaşkanımızın teşviki ve hükümetimizin gayretleriyle hayata geçirilecek olan ‘Türkiye’nin otomobili’ projesi, dünyanın ilk 10 ekonomisi olma yolunda ilerleyen bir Türkiye için son derece stratejik ve heyecan verici bir hamle. Bu yola inanç ve kararlılıkla çıkan, yatırımlarıyla Türkiye’yi yerli ve milli otomobiline kavuşturacak olan iş adamlarımızı kutluyor, ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.

Enflasyonu Azaltmanın Yolu: İmalat, (Üretim) Yatırım ve İhracat

MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, TÜİK tarafından açıklanan Ekim ayı enflasyon verileri ile ilgili olarak da: “Yıllık enflasyon oranının %11,9 seviyesine yükselmesi elbette üzücü bir gelişme oldu. Ancak ekonomi yönetimi tarafından alınacak önlemlerle birlikte, orta ve uzun vadede enflasyonun kademeli bir şekilde azalacağı düşünüyoruz. Yurtiçi üretici fiyatlarındaki artışın tüketici fiyatları üzerinde oluşturduğu bir baskı söz konusu. Bu baskıyı azaltmanın yolu, MÜSİAD olarak sıklıkla dile getirdiğimiz gibi İmalat (Üretim) , Yatırım ve İhracatımızı artırmaktan geçiyor. Üretimi güçlendirmek, ihracata yönelik imalat üretimine ağırlık vermek için iş dünyası olarak ödevlerimizin farkındayız. Önümüzdeki dönemde bu konulara ağırlık vererek, Türkiye ekonomisinin yapısal problemlerine çözüm odaklı yaklaşımlarımızla desteğimizi artırmayı planlıyoruz.” şeklinde konuştu.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Z Kuşağına Hitap Etmenin İncelikleri Dijital Topuklar Zirvesi’nde Konuşuldu!

$
0
0

Türkiye'nin tek dijital kadın zirvesi olan Dijital Topuklar’ın bu yıl panel konularına taşıdığı“Z kuşağına Hitap Etmenin İncelikleri” oturumu, Teknosa desteği ile gerçekleşti. Z kuşağını mercek altına alan 1 milyon 600 bin datayı ‘sosyal dinleme’ tekniği ile araştıran Teknosa, özellikle ebeveynlere ışık tutacak araştırma sonuçlarını zirve katılımcılarıyla paylaştı.

Bu yıl ikincisi düzenlenen Dijital Topuklar Zirvesi’nde “Z kuşağına Hitap Etmenin İncelikleri” oturumunun sponsoru olan Teknosa, 7-16 yaş aralığındaki çocukların dijital mecralarda kamuoyuna açık olarak paylaştığı 1 milyon 600 bin datayı inceledi. Teknosa’nın yaptığı araştırma ışığında, oturumda dijital dünyada çocukların varlığı, ilgi alanları, iletişim biçimleri ve güvenliği ele alındı.

Teknosa Pazarlama ve Strateji Direktörü Ayşegül Bahçıvanoğlu, zirveye ikinci yılında da destek vermekten mutluluk duyduklarını belirterek şunları söyledi: “Herkesi kucaklayan ve teknoloji ile buluşturan bir marka olarak Z kuşağının dijital dünyadaki tercihlerini, davranışlarını ve yetişkinlerin Z kuşağına bakışını sosyal dinleme metoduyla analiz ettik. Araştırmamızdan çıkan sonuçları da Dijital Topuklar Zirvesi aracılığıyla hem dijital dünyanın etkileyicileri hem de ebeveynlerle paylaşıyoruz.”

Z Kuşağının Yüzde 97’si YouTube’da

Yapılan araştırmaya göre, dijital dünyanın içine doğup orada yetişen Z kuşağı, yüzde 97 oranı ile en çok YouTube’da varlık gösteriyor. Kendi yaşıtlarının günlük hayatını yakından takip eden bu nesil, günün trendlerine uygun olarak eğlenceli videolar üreten kanallara abone oluyor, sevdikleri oyunların videolarını izliyor.

Dijital dünyada çocukların konuştuğu konuların başında yüzde 38 oranı ile oyun başlığı gelirken, bu oran çocuğun oyun karakterleri ve oynadığı oyunlardan ne kadar etkilendiğinin de göstergesi oluyor. Z kuşağının diğer ilgi alanları ise yüzde 34 ile trendleri ve gündemi takip ettikleri Vlog’lar, yüzde 19 ile yaşıtlarının gündelik aktiviteleri, yüzde 6 ile oyuncaklar ve yüzde 3 ile çocuk kanalları olarak sıralanıyor.

Z kuşağı iletişimde mizahı öne çıkarıyor

Teknosa araştırmasında, Z kuşağının iletişim ve konuşma dilinde öne çıkan özellikleri de ortaya çıkıyor. Fenomenlerin yüzde 35’i spontane ve mizahi bir iletişim tonu tercih ederken, sırasıyla yüzde 28’i heyecanlarını belli eden, yüzde 25’i ikili konuşma şeklinde, yüzde 6’sı bilgilendirici ve yüzde 6’sı ise arkadaşlarıyla konuşur gibi samimi bir dil kullanıyor.

Çocukların iletişim içeriklerini kimin yönlendirdiği konusunda ise bir eşitlik söz konusu. Çocuklar, kendi içeriklerini üretmekte istekli olduğu kadar, aileler de aynı oranda onlara destek oluyor. Çocukların yüzde 37’si içerik konularını kendi üretirken, yüzde 37’si ailesinden destek alıyor. Geriye kalan yüzde 26’sı ise bu işi profesyonel olarak yapan kişiler tarafından yönlendiriliyor.

Dijital dünya gelişimi olumlu etkiliyor

Araştırmanın en dikkat çekici sonuçlarından birisi ise dijital dünyanın çocukların sosyal hayatına etkisi. Dijitalleşme, davranış biçimlerini değiştiriyor. Yüz yüze iletişimi kısıtlı hale getiren dijital dünya, yüzde 30 oranında çocukların sosyallik durumunu olumsuz etkilerken, çocukların gelişimi ve eğitimine olumlu katkısı ise yüzde 37 olarak belirleniyor.

Dijital dünya, okul hayatına yüzde 22 etki ederken, aile içi iletişim ve kültürel değişimlere etkisi yüzde 11 olarak görülüyor.

Yetişkinler tehlikelere karşı tepki veriyor

Yetişkinler, dijital dünyada aktif olan Z kuşağına dair endişe ve kaygılarını da sıklıkla paylaşıyor. Dijital ortamda “çocukların kullanılması” olarak tabir edilen yabancılar ile kontrol dışı iletişim, yüzde 77 oranıyla en fazla paylaşım alan konu olarak göze çarpıyor. Siber zorbalık olarak adlandırılan, dijital ortamda psikolojik etkileme durumu ise ebeveynler arasında yüzde 13 ile yine en çok konuşulan konular arasında. Bağımlılık tehlikesi ise genel kanının aksine yüzde 10 oranla son sıralarda yer alıyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

2017 Yılının "Fark Yaratan Kadınları" Açıklandı

$
0
0

Dünyanın en büyük pazarlama iletişimi yayını Advertising Age tarafından iş dünyasındaki en başarılı kadınları onurlandırmak üzere düzenlenen, Türkiye'de ise MediaCat Dergisi himayesinde Brand Week Istanbul kapsamında bu yıl beşinci kez gerçekleştirilen "Women to Watch 2017"nin fark yaratan kadınları belirlendi.

Women to Watch en büyük marka ve pazarlama yayını olan Advertising Age’ın, 1997 yılından bu yana gerçekleştirdiği; marka, pazarlama, reklam ve medya dünyası başta olmak üzere iş dünyasındaki fark yaratan kadınların başarılarını gözler önüne sermek için yapılan bir seremoni. ABD ve Türkiye’nin yanı sıra Çin, Brezilya, İngiltere, Kolombiya ve Arjantin’de de düzenlenen seremoninin amacı, iş dünyasında fark yaratarak öne çıkan kadınlardan meydana gelen global bir network oluşturmak. Türkiye'de 2013 yılından bu yana MediaCat liderliğinde düzenlenen "Women to Watch 2017: Fark Yaratan Kadınlar" seremonisi ile bu yıl beşinci kez iş dünyasının başarılı kadınları ödüllendirildi.

Brand Week Istanbul kapsamında 7 Kasım Salı günü Zorlu PSM'de gerçekleşecek Women to Watch Paneli'nde bir araya gelecek olan 2017'nin Fark Yaratan Kadınları, iş dünyasında yaşadıkları zorlukları, kendi çözüm yollarını ve başarı hikayelerini paylaşacaklar. Panel sonrasında düzenlenecek törende ödüller sahipleriyle buluşacak. 

İşte Türkiye’nin Fark Yaratan 8 Kadını

Bu yılın fark yaratan 8 kadını da mesleki başarılarının ötesinde kendi endüstrileri için birer rol model olarak, kadınların iş dünyasındaki önemini ortaya koyuyor. Topluma örnek işlerinin yanı sıra sektörlerinde iz bırakan, geleceği şekillendiren gelişmelere liderlik eden bu 8 kadının her birinin başarı hikâyesinde biraz yenilikçilik, biraz girişimcilik, biraz da yaratıcılık saklı.

İşte "Türkiye'nin Fark Yaratan 8 Kadını"nın isimleri şöyle:

2017'nin Fark Yaratan Kadınları
Teknoloji Lideri:Magdalena Yeşil - Salesforce Yönetim Kurulu Üyesi
Tasarım Lideri: Defne Koz - Koz Susani Design, Tasarımcı
Marka  Lideri:Ebru Özdemir - Limak Yatırım Holding, Yönetim Kurulu Başkanı
Pazarlama Lideri: Ebru Özgüç - Vodafone Türkiye, Marka ve Pazarlama Stratejisi Direktörü
Marka Yönetimi Lideri:Nazan Somer - Yapı Kredi Perakende Bankacılık Genel Müdür Yard.
Global Lider:Oya Canbaş - Bayer Tüketici Sağlığı İngiltere ve İrlanda Ülke Müdürü 
Dijital Lider:Didem Dinçer Başer - Garanti Bankası Dijital Bankacılık Genel Müdür Yard.
Medya Lideri:Aslı Şafak - Bloomberg HT Programcısı, Gazeteci, Yazar

"Women to Watch 2017: Fark Yaratan Kadınlar" hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.womentowatch.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Yerli ve Milli Üretim İçin Kurumlararası İş Birliği Yapılıyor!

$
0
0

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından düzenlenen“Yerli ve Milli Üretim Ekosistemi Proje Geliştirme Çalıştayı” Ankara’da düzenlendi. Çalıştay, KOSGEB Başkanı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Ömer Fatih SayanOSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, kamu kurum, kuruluşlar ve özel sektör temsilcilerinin katılımları ile gerçekleştirildi.

Çalıştayın açılışında konuşan KOSGEB Başkanı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, yerlilik konusunda ciddi adımların atıldığını ancak bu konuda ülke olarak istenilen düzeye ulaşılmadığını söyledi. Yerlilik konusunda hem alıcı hem kullanıcı hem de üretici tarafında bir bilinç ve şuurun olması gerektiğini dile getiren Uzkurt, KOSGEB olarak, yeni destek modelleriyle hedeflere ulaşılması yönünde daha çok çalışılması gerektiğini bildirdi.

“Yerli ve Milli Üretim Konusunda Üzerimize Düşeni Yapacağız.”

KOSGEB’in yeni destek modellerinin temelini yerliliğin oluşturduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, şunları söyledi; "Piyasanın bir realitesi var. Biz ne kadar 'bunu yerli üreteceksiniz' desek de piyasanın oyuncuları, ‘ben yerli ürettiğimde şu kadara mal oluyor, Çin'den, Avrupa'dan, Amerika'dan yüzde 50'sine alıyorken, beni buna zorlarsanız bu iş olmaz' diyor. Biz, kamu olarak ne pahasına olursa olsun, özellikle kritik, orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerimizde, yerli ve milli üretim konusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Biz, yaptığımız sözleşmelere belli bir yerlilik şartı koymamıza rağmen birtakım firmaların, bu yerlilik şartını sağlamak yerine 'cezai müeyyidesine razıyım ama benden yerlilik ve milli üretim beklemeyin ya da ülkenizde bunu satın almamı, ürettirmemi beklemeyin' şeklindeki davranışı, beni bu ülkenin vatandaşı olarak çok yaraladı."

Firmaların mazeretlerini dinlediklerini anlatan Uzkurt, "İşletme 5 liralık fazla maliyeti mazeret olarak gösterip, yerli üretim konusunda isteksiz davranıyorsa, biz bu 5 liralık maliyete KOSGEB olarak katlanalım. Günün sonunda birilerinin artık Türkiye'de, 'biz, maliyetinden dolayı bu ürünü ürettiremiyoruz' gibi mazeretleri olmasın." ifadelerini kullandı.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Fatih Sayan ise, "BTK olarak yerli ve milli üretimin geliştirilmesinde, kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve sanayi iş birliğinin tesis edilmesini hayati derecede önemli buluyoruz." dedi.

Sayan, BTK öncülüğünde düzenlenen Yerli ve Milli Üretim Ekosistemi Proje Geliştirme Çalıştayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, özel sektör işletmecisi ve üreticisi farklı yeteneklerin bir araya gelmesinden doğacak sinerjiyle iç ve dış piyasada oluşan ihtiyaçların doğru hedeflere yöneltilmesini sağlamak amacıyla buluşulduğunu söyledi. Ülke olarak 7'den 70'e herkesin yerli ve milli üretimden, bunun öneminden bahsettiğini dile getiren Sayan, Türkiye'de bu konuların konuşulmasının önemli bir farkındalık oluşturacağını bildirdi.

"Katma Değeri Yüksek Ürünlerin İhracatına Önem Vermeliyiz"

Geçen yıl 4,5G ve 3G için yapılan toplam yatırım tutarının yaklaşık 3 milyar lira olarak gerçekleştiğine dikkati çeken Sayan, şöyle devam etti: "Ülkemiz elektronik haberleşme sektöründeki yatırımların tamamına yakınının ithalat yoluyla karşılandığını dikkate aldığımızda, sadece 4,5G ve 3G altyapıları için yapılan yatırımların, cari açığın yüzde 3'lerine tekabül ettiği görülmektedir. Sektörün tamamını dikkate aldığımızda ise bu oranın yüzde 4-5'lere ulaştığını görmekteyiz. Cari açığın azaltılması için sadece ithalat oranlarının azaltılarak ihracat oranlarının artırılması yeterli değil, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına ayrı bir önem vermemiz gerekmektedir."

Sayan, yerli üretim adına kaydedilecek ilerlemelerin sadece ithalatın azalmasıyla kalmayacağını, ihracatçısından da ülke ve firmalara büyük katkılar sağlayacağını belirterek, yerlileşme çalışmalarının ihracat kapılarını açacağını söyledi.

"Yerlilikte En Somut Adımı 4,5G ile Attık"

Elektronik haberleşme sektörü açısından yerli ve milli üretimin geliştirilmesine yönelik en somut adımın, kurumca gerçekleştirilen 4,5G hizmetlerine ilişkin yetkilendirme ihalelerinde atıldığını dile getiren Sayan, işletmecilerin ürünlerinin önemli bir kısmını yerli malı belgeli ürünlerden ve KOBİ'ler tarafından Türkiye'de üretilen ürünlerden kullanma yükümlülüğü getirildiğini kaydetti.

BTK olarak yerli ve milli üretimin geliştirilmesinde kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve sanayi iş birliğinin tesis edilmesini hayati derecede önemli bulduklarını bildiren Sayan, "Bu kapsamda, yerli malı belgeli ürün kullanımı ve KOBİ yükümlülüklerine ilişkin üretici firmaları, üniversiteleri, teknokentleri, sivil toplum kuruluşlarını ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını bilgilendirmek, fikir alışverişinde bulunmak amacıyla etkinlikler düzenlemek, sektör paydaşları tarafından yapılan etkinliklere destek ve katılım sağlamak, ülkemiz ve geleceğimiz açısından taşıdığı değere dikkati çekmek ve paydaşlar nezdinde farkındalığın arttırılmasını sağlamak yaptığımız çalışmaların omurgasını oluşturuyor." dedi.

OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın da  yerlilik ve millilik konusunda ne yapılması gerektiğinin söylendiğini belirterek, bunun nasıl yapılacağının belirlenmesini istedi. Aysın, kurum ve tarafların, "yerlilik oranları gerçekleştirilemez" anlayışından vazgeçmeleri gerektiğini söyledi.

Konuşmaların ardından çalıştay, proje gruplarının çalışmasıyla devam etti.

KOSGEB kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Naci Ağbal: Ülkemize Yoğun Bir Sermaye Girişi Var!

$
0
0

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen Türkiye İhracat Haftası'nın ikinci gün oturumuna katılan Maliye Bakanı Naci Ağbal,Türkiye ekonomisi ve küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Ağbal, 2016 yılının küresel büyüme bakımından 2009 sonrası dönemde en sıkıntılı yıl olduğunu belirterek, 2017 yılında küresel ekonomide çok hızlı, genele yayılan bir toparlanma olduğunu anımsatıp, 2018-2019'da da global ekonominin olumlu bir seyir izleyeceğini söyledi.

Türkiye'nin bu olumlu gelişmelerden istifade edeceğini dile getiren Ağbal, şunları kaydetti:

"Gelişmiş ülkelerdeki ve AB ekonomisindeki hızlı toparlanma bizim açımızdan son derece olumlu. Gelişmekte olan ülkelere, ülkemize de yoğun bir sermaye girişi var, bundan da son dönemde istifade ediyoruz. Küresel risk iştahı olumlu. Bu da bize daha fazla kaynak gelmesine imkan veriyor. Özellikle gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının parasal sıkılaştırmayı zamana yayması, biraz daha ihtiyatlı durması bizim gibi ülkelere gelen para akışını artırıyor. Bu bizim için son derece önemli, bundan istifade ediyoruz.

Küresel ekonomide bazı riskler de var. Önümüzdeki döneme ilişkin olmak üzere, Fed başta, gelişmiş ülkelerin para politikalarını daha hızlı şekilde sıkılaştırma ihtimali, bölgemiz başta olmak üzere jeopolitik riskler, küresel koruma eğilimleri önemli riskleri barındırıyor. Kısa vadede olumlu risklerle, olumsuz riskler birbirini dengeliyor. Önümüzdeki 3 yıla ilişkin bu, bizim için olumlu bir durum."

"Üretim, Ticaret Batıdan Doğuya Hızlı Şekilde Kayıyor"

Kısa vadede olumlu ve olumsuz risklerin birbirini dengelemesi dolayısıyla, bu risklere fazla odaklanmamak gerektiğini kaydeden Ağbal, uzun döneme odaklanılması önerisinde bulundu.

Naci Ağbal, orta ve uzun vadede global ekonomide güç dengelerinin hızlı şekilde değiştiğine dikkati çekerek, şunları söyledi: "Üretim, ticaret batıdan doğuya hızlı şekilde kayıyor. Küresel ulaştırma güzergahları değişiyor. 2030-2050 yıllarında küresel ekonominin olağanüstü değiştiğine hepimiz şahit olacağız. Gelişmekte olan ülkeler, özellikle E-7 dediğimiz ülkelerin 2030'da, 2050'de küresel ekonomiden alacağı pay yüzde 40'ın, 50'nin üzerine çıkacak, bu olağanüstü bir değişim demek.

Gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki 10 yıllar içinde, özellikle orta ve yüksek teknolojili üretim içindeki payları da artacak. Yönümüzü, stratejimizi kurarken, küresel ekonomideki bu değişime odaklanıp, hedef pazarlar içine özelikle Asya ve Afrika pazarını takip etmemiz gerek."

TRT Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Berat Albayrak: 700 Milyon $ Türkiye’de Kalacak!

$
0
0

Hattat ve Eren Holding arasında gerçekleştirilen "Zetes-Hattat Yerli Kömüre Dönüşüm Protokolü" imza törenine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, elektrik üretiminde yüzde 30'larda olan ithal kömürün payını azaltacaklarını belirtterek; "Yerli üretim artıyor. Bu yıl 80 milyon ton yıllık yerli üretimi geçeceğiz. Hedef 2018 sonunda 100 milyonları yakalamak ve Cumhuriyet tarihinin en yüksek yerli kömür üretimine ulaşmak" dedi.

Türkiye'de 18 milyar ton kömür rezervi varken yılda 40 milyon tona yakın kömür ithal edilmesinin doğru olmadığını anlatan Albayrak, şöyle konuştu: "Türkiye'nin 2 bin 800 megavatlık en büyük ithal kömür santrali olan Eren Grubu, yılda 7 milyon tona yakın kömür ithal ederek yaklaşık 21 milyar kilovatsaate yakın elektrik üretiyordu. Hattat Grubu ile bir araya geliyorlar. Yerli kömür konusundaki amaca hizmet edecek en önemli sacayaklarından birini ortaya koyuyorlar. 7 milyon ton yerli üretim, 7 bin kişiye istihdam demek. Bugünkü kömür fiyatlarıyla 700 milyon dolarlık ithalatın yerli kaynaklarla sağlanması, cari açığa da bu kadarlık katkı demek."

Berat Albayrak: "Seferberlik Başlattık"

Türkiye'nin 44 milyar dolar enerji, 10 milyar dolar da maden alanında ithalatı olduğunu hatırlatan Albayrak, "Bakanlık olarak büyük bir seferberlikle bu süreci dönüştürmemiz gerektiğine inandık. Stratejinin sacayaklarından biri yerli kömürdü. Güneşte, rüzgârda, HES'lerde ve nükleerde de en iyisini yapmak zorundayız. Hem maliyetler düşüyor, verimlilik artıyor, hem de ithalatın düşmesine dayalı kazan-kazan süreci oluşuyor" diye konuştu.

Albayrak'ın konuşmasının ardından Hattat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hattat ve Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, "Zetes-Hattat Yerli Kömüre Dönüşüm Protokolü"nü imzaladı.

Amaçlarının sadece Zonguldak-Amasra bölgesinde değil, Türkiye'nin kömür kapasitesi ve potansiyelinin yoğun olduğu her yerde hem üretimi hem de istihdamı artırmak olduğunu dile getiren Albayrak, yapılmaya çalışılan manipülasyonların hiçbir önemi olmadığını belirtti. Albayrak, şöyle konuştu: "Özelleştirmenin amacı, kurumları kapatmak veya mevcut çalışanları işten çıkarmak değil. Mevcut çalışanların sayısını artıracağız. Kömür tarihimizde ulaşılamamış rakamlara ulaşarak, bölge insanına çok daha fazla istihdam oluşturacağız."

Sabah kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İcat Çıkaran En İyi Finans Projeleri Ödüllendiriliyor!

$
0
0

2006 yılından bu yana finans alanında yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin ödüllendirildiği TEB Akıl Fikir Yarışması, yeni başvuruları kabul etmeye başladı. Tam 11 yıldır sektöre yenilikçi fikirler ve yaratıcı projeler kazandıran TEB Akıl Fikir Yarışması için 15 Ocak’a kadar başvuru yapılabilecek.

Türk Ekonomi Bankası (TEB) ‘İcat Çıkar’ sloganıyla bu yıl 11.’sini düzenlediği Akıl Fikir Yarışması’nın başvurularını almaya başladı. TEB tarafından sektöre yenilikçi ve yaratıcı ürünler kazandırmak, müşteri deneyimini iyileştirmek ve inovasyon kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenen Akıl Fikir Yarışması, bu yıl da ‘Üniversite Öğrencisi-Yeni Mezun’, ‘Müşteri’ ve ‘Teknolojik Girişimci’ olmak üzere üç ayrı kategoride düzenlenecek.

İcat Çıkaran En İyi ‘Fikir’ler Ödüllendiriliyor

Jürinin sektörün önde gelen isimlerden oluştuğu yarışmada, katılımcıları finansal ödüllerin yanı sıra TEB’de kariyer fırsatları, Roland Garros Seyahati ve TEB Girişim Evi’ne katılım önceliği bekliyor. Ayrıca en inovatif 3 proje sahibi ise Bahçeşehir Üniversitesi tarafından MBA bursu ile ödüllendiriliyor.

  • ‘Üniversite Öğrencisi-Yeni Mezun’ Kategorisi’nin birincisi 20 bin TL, ikincisi 10 bin TL, üçüncüsü ise 5 bin TL ödül kazanıyor.
  • ‘Müşteri’ kategorisinde birinci olan yarışmacı 20 bin TL ödülün yanı sıra Fransa Açık Tenis Turnuvası Roland Garros’a katılma hakkı kazanıyor. İkinci olan TEB müşterisi 10 bin TL, üçüncü ise 5 bin TL’lik ödülün sahibi oluyor.
  • ‘Teknolojik Girişimci’ kategorisinin birincisi 20 bin TL, ikincisi 10 bin TL, üçüncüsü ise 5 bin TL ödül kazanıyor. Ayrıca bu kategoride finale kalan yarışmacılar TEB Girişim Evi’ne öncelikli katılım hakkı elde ediyor.

Üniversite öğrencisi-yeni mezun ve TEB müşterisi kategorilerinde bankacılık ürün ve hizmetleriyle ilgili yenilikçi, yaratıcı fikir ve projeler, teknolojik girişimci kategorisinde ise sektör bağımsız teknoloji tabanlı projeleri olan tüm girişimciler 15 Ocak’a kadar www.icatcikar.comüzerinden başvurabilecek.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye’nin Sürdürülebilir Büyümesi KOBİ’lerin Güçlendirilmesine Bağlı!

$
0
0

TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu’ndan Başbakan Binali Yıldırım’ın KOBİ’lere yönelik açıklamalarına tam destek. Kadooğlu, “Başbakanımız Binali Yıldırım’ın açıklamalarını önemsiyor ve destekliyoruz. Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkışın anahtarının KOBİ’lerimizin güçlenmesiyle gerçekleşeceğine inanıyoruz” dedi.

Yüksek katma değerli üretim için yüksek teknoloji yatırımlarının önemini TÜRKONFED olarak her platformda dile getirildiğini vurgulayan TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, Başbakan Binali Yıldırım’ın KOBİ’lerin, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve yatırımlara yönelmesi durumunda, bu işletmelere yüzde 70'i ödemesiz destek sağlanacağı açıklamasının önemli olduğunu söyledi.

Kadooğlu; “Bugün dünyada ekonomilerin dönüştürücü dinamosunu, fiziksel, dijital ve biyolojik boyutta gelişen yeni teknolojilerin oluşturduğu bilinmelidir. Türkiye ekonomisinin yüzde 96’sini KOBİ’lerin oluşturduğunu söylüyoruz. Peki, “Bu KOBİ’lerimizin ne kadarı yüksek teknolojili bir üretim gerçekleştiriyor?” diye baktığımızda, karşımıza çıkan rakam gerçekten düşündürücüdür. KOBİ’lerimizin yüzde 60’ı düşük teknolojili üretim yaparken, sadece yüzde 4’ü yüksek teknolojili üretim gerçekleştiriyor. KOBİ’lerimizi dijital dönüşüm süreçlerine adapte etmemiz, katma değeri yüksek ürün ve teknolojilere yatırım yapmalarını sağlamamız, aynı zamanda yüksek niteliklere sahip insan kaynağı altyapımızı geliştirmemiz için Başbakanımız Binali Yıldırım’ın açıklamalarını önemsiyor ve destekliyoruz. Türkiye’nin en büyük KOBİ yapılanmasına sahip iş dünyası ve sivil toplum kuruluşu olarak; Verimlilik, istihdam, teknolojik altyapı, Ar-Ge ve inovasyon gibi alanlarda KOBİ’lerimizin küresel rekabet gücünü artırmayı hedefliyoruz. KOBİ’lerimizin dijital çağın gerektirdiği üretim ve yatırımda, Başbakanımızın açıkladığı gibi yeni teşvik ve desteklere ihtiyacı var. Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkışın anahtarının KOBİ’lerimizin güçlenmesiyle gerçekleşeceğine inanıyoruz.”

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye, Tasarım Haftası'nda “Tasarımın Potonsiyeli”ni Konuşacak!

$
0
0

Ekonomi Bakanlığı ve TİM işbirliğinde gerçekleşen Türkiye Tasarım Haftası (Design Week Turkey), 8-12 Kasım 2017 tarihleri arasında Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda ‘Tasarımın Potansiyeli’ (Potential of Design) ana teması ile gerçekleşecek. 

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) düzenlediği Türkiye Tasarım Haftası, 8 Kasım Çarşamba başlıyor.‘Tasarımın Potansiyeli’ temasıyla gerçekleşecek etkinliklerde Game of Thrones’un dizisinin takılarını tasarlayan Yunus Ascott ve Eliza Higginbottom, Lady Gaga ile Michael Jackson gibi dünyaca ünlü şarkıcıların kostümlerini tasarlayan Zaldy Goco gibi konuşmacılar deneyimlerini paylaşacak. Türkiye Tasarım Haftası’nda yerli ve yabancı 103 konuşmacı, 32 konferans ve panel 17 sergi, 52 tasarım ofisi ve bireysel tasarımcı ve 14 atölye bulunuyor.

Türkiye Tasarım Haftası, ‘Tasarımın Potansiyeli’ kapsamında konuk ülke olarak Finlandiya'yı ağırlıyor.  Katılımcılar bu yıl;

  • Tasarım – Ekonomi İlişkisi,
  • Görsel İletişim ve Moda Tasarımı,
  • Endüstriyel Tasarım 

başlıkları altında çeşitli sunum ve konuşmalara katılacak.

Tasarım çerçevesinde düzenlenen atölye çalışmaları; Türkiye'nin farklı üniversitelerinden genç tasarımcıları ve yurtdışından davet edilen tasarım öğrencilerini, farklı disiplinler üzerine çalışan tasarımcıları ortak bir platformda buluşturacak.

"Artık Daha Fazlasına İhtiyaç Duyuyoruz"

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, tasarımın ihracat için giderek artan önemi için şu değerlendirmede bulundu:“Biz bugüne kadar “Made in Turkey” (Türkiye’de Üretilmiştir) yazan ürünlerimiz ile gurur duyduk, dünyaca ünlü markaların etiketinde bu ifadeyi görmekten istisnasız her zaman etkilendik. Ancak küresel ekonominin ve ticaretin geldiği günümüz koşullarında artık daha fazlasına ihtiyaç duyuyoruz. Artık dünyaca ünlü markalara üretim yapan fason bir ülke olmaktan çıkıp, dünyaca ünlü markalar üreten bir ülke olmayı hedefliyoruz. “Designed in Turkey” (Türkiye’de Tasarlanmıştır) ile var olmak ve hakimiyet kurmak istiyoruz. TİM, Ar-Ge ve Tasarım Merkezi açmak isteyen firmalarımıza sunduğumuz ücretsiz danışmanlık hizmetimiz devam ediyor.” şeklinde konuştu.

İç Mekanda 2018 – 2019 Trendleri "Trend Alanı"nda olacak

Türkiye Tasarım Haftası’nda Game of Thrones’un dizisinin takılarını tasarlayan Yunus Ascott ve Eliza Higginbottom’ın yansı sıra Lady Gaga ile Michael Jackson gibi dünyaca ünlü şarkıcıların kostümlerini tasarlayan Zaldy Goco, ambalaj tasarımlarıyla dünya çapında üne kavuşan Orhan Irmak gibi konuşmacıların yanı sıra; Türk gelenek ve zanaatlarının çağdaş tasarımla buluştuğu Türk Tasarımının Genetik Kodları gibi sergiler yer alacak. 2018 -2019 sezonunda iç mekan tasarımlarında öne çıkan trendler, Trend Alanı’nda olacak.

8-12 Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek olan Design Week Turkey tasarımın farklı disiplinlerinden yepyeni ve ilham verici projeler, sergiler ve atölyelerle yine İstanbul'da 5 gün boyunca tasarımı konuşturacak. 

Türkiye Tasarım Haftası hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.tim.org.tr web adresini ziyaret edebillirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Balıkesir'de Tarımsal Atıklar Elektrik Enerjisine Dönüşüyor!

$
0
0

Balıkesir'de 60 milyon dolarlık yatırımla kurulan tesiste, önceleri tarlada kaldığı için üreticisi tarafından yakılan çeltik sapı ile ağaç kökleri gibi tarımsal atıklardan enerji elde ediliyor.

Balıkesir'in Gönen ilçesinde kurulu tesis sahibi İbrahim Mutlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gönen ve Manyas ilçelerinde çeltik üretiminin yaygın olduğunu belirterek, söz konusu bölgede hasadın ardından tarlada kalan çeltik saplarının yasak olmasına rağmen yakıldığını söyledi.

Birkaç yıl önce İtalya ziyaretinde bir enerji tesisinde çeltik saplarının yakılarak enerjiye dönüştürüldüğünü gördüğünü dile getiren Mutlu, Türkiye'de tarlada, İtalya'da ise tesiste yakılan bu çeltik saplarına ilişkin araştırma yaptığını kaydetti. Benzer tesisleri incelemek üzere Çin'e gittiğini anlatan Mutlu, ön çalışmalarının ardından hazırladığı proje çerçevesinde, Gönen'de 30 milyonu AB hibesi olmak üzere 60 milyon dolarlık bir tesis kurduğunu ifade etti.

Çiftçileri Atıktan Kurtardılar İlave İstihdam Sağladılar

Tesisin kendi kendini kısa sürede amorti edeceğini ifade eden Mutlu, bu sayede çiftçileri tarımsal atıklardan kurtardıklarını ve aynı zamanda yüzlerce kişiye istihdam sağladıklarını söyledi.

Daha önce tarlada yakılan çeltik sapı gibi atıkları ülke enerjisine, ekonomisine katkıya dönüştürdüklerini dile getiren Mutlu, "Günlük bin ton malzemeyi enerji tesisinde yakarak 700 megavat elektrik üretiyoruz. Hiç ekonomik değeri olmayan çeltik, kanola, mısır sapı ve ağaç köklerini yakarak ülkemiz ekonomisine yıllık en az 30 milyon dolarlık bir katkı sağlıyoruz." dedi.

Çeltik sapını, Güney Marmara, Trakya ve Karadeniz'den, diğer tarımsal atıkları ise mümkün olduğunca ulaşabildikleri ölçüde yine bu çevreden topladıklarını anlatan Mutlu, şunları kaydetti: "Petrolümüz yok, doğalgazımız yok biz de burada tarımsal atıklarla 30 milyon dolar gibi ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz. Üstelik bu, tamamen iş gücü odaklı bir katkı. En az 300 kişiye doğrudan iş imkanı sağlıyoruz. Tarımsal atıkları ücretsiz topluyoruz. Tarla sahiplerine veya atıkları veren kişilere para ödemiyoruz çünkü üretici tarlasını tekrar işleyebileceği temizliğe kavuşuyor. Zaten para versek biz işin içinden çıkamayız. Bizim kapasite artırma hedefimiz vardı ama çok zor bir iş. Çok insanla uğraşıyorsunuz ve çok emek istiyor. Bize günlük bin ton atık lazım yani 365 gün için 365 bin ton atık."

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Faruk Özlü: 'Türkiye'nin Otomobili' Daha Kaliteli ve Ucuz Olacak!

$
0
0

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü"Türkiye'nin Otomobili" ve "Türkiye'nin Otomobili Projesi"nin yol haritası hakkında Anadolu Ajansı(AA) muhabirine önemli açıklamalarda bulundu. 

Projenin yeni süreçte "yerli otomobil"in ötesinde, "Türkiye'nin Otomobili" olarak tanımlandığına işaret eden Özlü, 2017'de otomotiv sanayisi toplam ihracatının 28 milyar dolar olmasının beklendiğini, katma değerin Türkiye'de kurulan şirketlerce oluşturulduğunu ve bu sebeple de yerli-yabancı ayrımı yapılmadığını söyledi. 

Özlü, şu anda Türkiye'de bin kişiye yaklaşık 200, Avrupa'da 600, ABD'de 800 otomobil düştüğüne işaret ederek, "Türkiye'de kişi başına yaklaşık 11 bin dolar seviyesinde olan geliri, 2023'te 25 bin dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaştığımız zaman, bin kişide 200 olan otomobil ihtiyacı sayısı 400, 600, 800'e yükselecek. Bir otomobilin ortalama 20 bin dolar seviyesinde ve kullanım ömrünün yaklaşık 10-15 yıl olduğunu da düşünürsek, önümüzdeki dönemde Türkiye'de 1,5 trilyon dolarlık sektörden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu kadar büyüklükteki bir sektörde, marka yapmamayı düşünmek çok yanlış olur. 'Otomobille bizim ne işimiz var? Biz yapmamalıyız.' diyenlerin özgüven eksikliği olduğunu düşünürüm." diye konuştu.

"Türkiye'nin Otomobili, Dünyanın Otomobili Olacak"

Özlü, ortak girişim grubu üyelerinin kendi değerlendirmeleriyle detaylı teknik ve mali analizleri içeren bir çalışma yapılacağını dile getirerek, şöyle devam etti: "Teknik olarak ne yapacağız, mali yönden yapacaklarımızın bütçesi ne olacak? Şirketleşme döneminde bu verileri kullanacağız. Bundan sonraki süreci, ortaya çıkacak teknik analiz ve mali değerlendirme raporu belirleyecek. Örneğin kurulacak ortak girişim grubu şirketinin sermayesi ne olacak? Bu sermayede şirketlerin paylarının oranları ne olacak? Detaylı mali ve teknik bir analiz yapacağız ve projenin sağlam temeller üzerine oturmasını sağlayacağız. Bu çerçevede, dünya ölçeğinde bu işi bilen danışmanlık şirketlerinden de bilgiler alacağız."

"Türkiye'nin Otomobili Projesi"nde ortak girişim grubunda görev dağılımı söz konusu olmadığını ve sorumluluğun ortak yüklenildiğini vurgulayan Özlü, "Türkiye'nin Otomobili aslında dünyanın otomobili olacak. Bunu küresel bir proje olarak görüyoruz ve küresel başarı hedefliyoruz." dedi. 

"Otomobilin Yakıt Türünü Ortak Girişim Grubu Seçecek"

Özlü, gelecek 10 yılda içten yanmalı motorların piyasadan çekilmesinin beklendiğini, bu sebeple dünyada trendlerin sıfıra yakın karbon emisyonu, yüksek tork gücü, sürüş yeteneği ve enerji tasarrufuyla elektrikli otomobilden yana olduğunu söyledi. Başta ABD, Çin ve Avrupa'daki büyük şirketlerin tercihlerinin de elektrikli motor yönünde olduğuna dikkati çeken Özlü, Türkiye'nin de bu teknolojik trendin gerisinde kalamayacağını ancak bu konudaki tercihi ortak girişim grubunun yapacağını vurguladı. Bakan Özlü, devlet olarak görevlerinin, ortak girişim grubunun önünü açmak ve terzi usulü destek sunmak olduğunu dile getirdi. 

"Türkiye ile Özdeşleşecek Bir Marka Geliştirilecek"

Özlü, hedef pazarların Kuzey Afrika ve Ortadoğu olabileceğini, ülkelerin ise mali analiz çalışmaları kapsamında belirleneceğini anlattı. 

Otomotiv dünyasında rakipler nedeniyle serbest rakamlarla fiyatlandırma yapmanın mümkün olmadığına işaret eden Özlü, "Türkiye'nin Otomobili'nin yakıt türü, segmenti ve fiyatıyla dünyada rekabet edebileceğini düşünüyoruz. Dünyaya bakacağız, hangi alanlarda boşluk var onları değerlendireceğiz. Satamadığımız arabayı yapmayız, satacağımız arabayı yapacağız. Şundan emin olun, Türkiye'nin Otomobili, aynı segmentteki otomobillerden daha kaliteli ve daha ucuz olacak. İddialıyız, Türkiye bu defa treni kaçırmayacak." ifadesini kullandı.

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Dünyaca Ünlü Amerikalı Mucit ve Girişimci Elon Musk Türkiye'de!

$
0
0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tesla ve Space X şirketinin Ceo'su Amerikalı mucit ve girişimci Elon Musk ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir görüşme gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Külliyesi'nde gerçekleştirilen ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliği yaptığı görüşmeye Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da katılım gösterdi. Yapılan görüşmenin gündem konusunun ise yakın zamanda tanıtım toplantısının gerçekleştirildiği "Türkiye'nin Otomobili" hakkında olduğu ön görülüyor. 

Peki Dünyaca Ünlü Amerikalı Mucit ve Aynı Zamanda Girişimci Elon Musk Kimdir?

Güney Afrika asıllı ABD'li mucit ve girişimci olan Elon Musk Kanadalı bir anne Haldeman ve Güney Afrikalı bir baba Errol’un oğlu olarak dünyaya geldi. 

Kendi kendine yazılım programlayıp kodlamayı öğrenen ve 12 yaşındayken kendi yazdığı Blastar isimli oyununu tasarlayan Elon Musk, tasarladığı bu oyunu 500 dolara satarak bilişim sektöründeki ilk parasını kazandı. 

Orta öğrenimini Bryanston High School’da tamamlayan Musk, 1992'de, Kingston, Ontario’daki Queen’s University’de iki yıl eğitim aldı. Sonrasında ise ABD'nin önde gelen üniversitelerinden birisi olarak kabul gören University of Pennsylvania’da işletme ve fizik eğitimi almak için Amerikaya taşındı, 

The Wharton School of the University of Pennsylvania’da Ekonomi alanında lisans diplomasının yanı sıra University of Pennsylvania, School of Arts and Sciences’dan da, Fizik alanında yan dal diploması aldı. 

Kardeşi Kimbal Musk’la beraber yeni organizasyonlar için bir çevrimiçi içerik yayınlama yazılımı olan Zip2 projesini hayata geçiren Musk,1999 yılında bu girişimi 307 milyon dolar nakit ve 34 milyon dolar hisse senedi karşılığında AltaVista'ya sattı. 

Aynı yılın Mart ayında çevrimiçi finans ve ödeme servisi olan X.com’un ortak kuruculuğunu yaparak ilerleyen aylarda PayPal'i oluşturmuş. 2002 yılında ise bu girişimini 1.5 milyar dolara online alışveriş devi olan eBay'e sattı.

Forbes dergisinin hazırladığı "Dünyanın En Güçlü Kişileri Listesi"nde Aralık 2016'da 21'inci sırada yer alan  Elon Musk, 2002'nin Haziran ayında uzay araştırma teknolojisi üreteceği Space Exploration Technologies (SpaceX) şirketini kurdu. 

SpaceX, roket teknolojisinin durumunu ilerletmeye odaklanmış roket teknolojilerine yönelik fırlatma araçları üreten bir şirket. Bu şirketin ilk fırlatma araçları, Falcon 1 ve Falcon 9; ilk uzay aracının adı ise Dragon. Ayrıca SpaceX, Uluslararası Uzay İstasyonu’na (International Space Station) bir araç gönderen ve yanaştıran ilk ticari şirket olarak tarihe adını yazdırmayı başardı.

2003 senesinde Martin Eberhard ve Marc Tarpenning adlı mühendislerin oluşturduğu küçük bir ekiple San Carlos’da faliyetlerine başlayan Tesla Motors, 2004 senesinde Musk'ı projeye dahil etti.

İlerleyen zamanlarda bilişim, elektronik ve otomotiv sektöründen mühendislerle kadrosunu daha da genişleten şirket, 2014 senesinde şirket hisslerini halka da açarak elektrik motorlarının gelişmesini sağladı. Şirketin ürettiği ilk otomobil Tesla Roadster, 31 ülkede yaklaşık 2500 adet satış yaptı. 

Ayrıca Elon Musk'ın en büyük hissedarı olduğu SolarCity, Amerika'nın en büyük güneş enerjisi sistemi sağlayıcısı olma özelliği taşıyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Sanayi Bakanlığı'ndan Enerjide Kaynak Çeşitliliğine Tam Destek!

$
0
0

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, ATO Congresium'da düzenlenen, Anadolu Ajansının "global iletişim ortağı" olduğu "10. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı"na katıldı.

Bakan Özlü, buradaki konuşmasında, enerjinin bir uygarlık aracı olduğuna işaret ederek, yeterince enerjinin olmaması, üretilememesi ya da kullanılamaması durumunda uygarlık yarışında ön saflarda yer alınamayacağını söyledi. Özlü, bunu bir uygarlık yarışı olarak ele aldıklarını, sürdürülebilir üretim, rekabet ve ekonomik kalkınma için Türkiye'nin enerji yarışında olmaya devam edeceğini vurguladı.

Büyümeye dinamo etkisi yapacak en önemli unsurun enerji yatırımları olduğuna dikkati çeken Özlü, şöyle devam etti: "Türkiye bugün enerji talep artışında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında ilk sırada, dünyada ise Çin'in ardından 2. sırada yer almaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması için enerji sektörüne son 15 yılda 100 milyar dolardan fazla yatırım yaptık. Toplam kurulu gücümüzü 2 kattan daha fazla artışla 32 bin megavattan, 80 bin megavata çıkardık." 

"Enerji Yatırımları Devam Edecek"

Gelecek 10 yılda, ilave 50 bin megavat kurulu güce daha ihtiyaç olacağına işaret eden Özlü, bunun için güneş, rüzgar, jeotermal, hidroelektrik ve termik santrallerden nükleer enerjiye kadar her alanda yatırımlara devam edileceğini bildirdi.

Özlü, Türkiye'nin mevcut iletim altyapısının yenilenmesi ve kapasite artışı için 2016-2020 yıllarında özel sektör aracılığıyla 18 milyar lira, Türkiye Elektrik İletim AŞ aracılığıyla 12 milyar lira olmak üzere toplamda 30 milyar liralık yatırımı hayata geçireceklerini ifade etti. Özlü, böylece elektrik iletim altyapısındaki rehabilitasyon, iyileştirme ve yenilemelerin gelecek 5 yılda yüzde 70-80'lere çıkacağını söyledi. 

Uygun maliyetli ve kesintisiz doğalgaz temininde, son dönemde önemli mesafeler kat edildiğini dile getiren Özlü, "Silivri ve Tuz Gölü doğalgaz depolama tesislerinin mevcut 4 milyar metreküplük depolama kapasiteleri, 2019 ve 2023'te tamamlanacak ilave yatırımlarla 10 milyar metreküpe çıkarılacak. Amacımız, yıllık doğalgaz tüketiminin en az yüzde 20'sini depolayabilecek kapasiteye sahip, gelişmiş doğalgaz depolama altyapısına sahip olmak." diye konuştu. 

"Enerjide Kaynak Çeşitliliğine Ar-Ge Desteği"

Sanayi ve enerji sektörlerinin aynı takımın parçaları olduğunu belirten Özlü, organize sanayi bölgelerine doğalgaz götürülmesi için Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketinin çalışmaları sonucu ciddi aşama kaydedildiğini anlattı. Geçen yılın sonunda Türkiye'nin, AB üyeleri arasında sanayiye Finlandiya ve İsveç'in ardından en uygun maliyetle elektrik temin eden 3. ülke olduğuna işaret eden Özlü, AB ortalamasında ise sanayiye yaklaşık yüzde 56 daha ucuz elektrik temin edildiğini bildirdi.

Özlü, sadece üretimi esas alan değil, aynı zamanda enerji teknolojilerini de geliştiren bir yaklaşımda olduklarını vurgulayarak, "Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi yapmak isteyen yatırımcılara, yerli üretim yapma ve yerli mühendis çalıştırma zorunluluğu getirerek Ar-Ge ve teknolojinin yerelleşmesini sağlayacağız. Enerji teknolojilerinin ilerlemesi için yürütülen Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına, Bakanlık olarak her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Özellikle enerjide kaynak çeşitliliğini artıran Ar-Ge faaliyetlerini destekleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

"Sektörü Büyütürken Çevreye Duyarlı Olacağız"

Enerji yatırımlarının sağladığı ileri teknolojiyle ülkenin pek çok alanda sağladığı mevcut birikimin Ar-Ge ve inovasyon odaklı yeni bir yapıya kavuşacağına işaret eden Özlü, madencilik alanında uygulanacak yeni stratejilerle Türkiye'nin ham madde üretip satan bir ülke olmaktan çıkacağını söyledi.

Özlü, enerji sektörünü büyütürken, çevreye duyarlı olmaya da devam edeceklerini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Enerji üretimi, çağımızda ulusal güvenliğin de çok önemli, vazgeçilmez unsurlarından biridir. Bütün çabalarımızın esas amacı, 'küresel pazara entegre, milli ve yerli' enerji ve sanayi politikalarını hayata geçirmek. Bunun yolu, enerjinin ihtiyaç duyduğu makine ve ekipmanları ülkemizde üretmekten geçiyor. Milli enerji ve maden politikamız kapsamında enerji endüstrisi oluşturmamız gerekiyor. Bakanlığımız, enerji endüstrisinin ihtiyaç duyduğu ürünlerin, teknolojilerin ve makinelerin üretiminde bütün imkanlarını seferber edecek. Milli, yerli, temiz, sürdürülebilir enerji için sadece devletin gayretleri yeterli değil. Özel sektöre, üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına da önemli görevler düşmektedir. Bu bir takım çalışmasıdır."

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Mobil Satışta Başarılı Olmanın 9 Altın Kuralı!

$
0
0

TÜİK verilerine göre, Türkiye’de mobil abone sayısı 76 milyonu aşmışken, hanelerde mobil telefon bulunma oranı da yüzde 97’ye yaklaşmış durumda. Dünya genelinde de internet kullanımında mobil cihazların bilgisayar gibi masaüstü cihazları geride bırakması, bugün yaşanan dijital dönüşümde mobilin ne denli büyük bir rolü olduğunu gösteriyor.

Mobil ticaretin son yıllardaki yükselişine dikkat çeken Positive Kurucu Ortağı Eren Dedeoğlu, mobil cihazlardan yapılan alışverişin bilgisayar gibi masaüstü cihazları geride bıraktığını söyledi. Mobil üzerinden gerçekleşen satışlarını artırmak isteyenlere önerilerde de bulunan Dedeoğlu, mobil sitelerde hızın önemini vurgulayarak, mobilde 1 saniyelik hız artışının ciro üzerinde yüzde 5 oranında etkisi olduğunu belirtti.

Mobil cihaz ve mobil internet kullanımındaki artışın etkilerinin online alışverişler üzerinde de açıkça görüldüğüne dikkat çeken Dedeoğlu., 2016 yılında, perakende şirketlerinin internet sitelerine akıllı telefon kullanılarak gerçekleşen ziyaretlerin bir önceki yıla göre yüzde 54 arttığını söyledi.

Türkiye’de Mobilin Trafiği Yüzde 50’nin Üstünde

Dedeoğlu, “Mobil cihazlardan yapılan alışveriş, web’i geride bırakmış durumda. 2017’de gerçekleşen internet alışverişlerinin yüzde 50’den fazlasının akıllı telefonlar aracılığıyla yapılacağı öngörülüyor” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mobil cihazlardan yapılan trafik oranları birçok sitede %50’lerin üzerine çıktı. TÜSİAD 2017 e-ticaret raporuna bakıldığında 2016 yılı itibariyle, ülkemizde e-ticaret işlemlerinin yaklaşık %19'u akıllı telefon ve tabletler üzerinden gerçekleşmiştir. 2021 yılı için de bu oranın %49 seviyesine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Halihazırda dünyada bu oranın %44 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde, yüksek akıllı telefon penetrasyonu ve genç nüfusun da etkisi ile Türkiye'de mobil ticaretin hızla artacağı düşünülmektedir.

Online alışverişlerde arama oranları mobilde yüzde 70’lere kadar çıktı. Mobil üzerinden yapılan ürün aramalarının yüzde 70’inin bir saat içerisinde satın almaya dönüştüğü düşünüldüğünde, mobilden kolay ulaşılabilirliğin önemi de net bir biçimde ortaya çıkıyor. Bununla birlikte, Positive’in altyapısını geliştirdiği bazı dikey e-ticaret sitelerinde mobil alışverişin cirosu da yüzde 50’nin üzerine çıktı. Tüm bunlar m-ticaretin giderek artan popülerliğine ışık tutan veriler. Bugün KPMG 2017 raporuna göre ABD’de gerçekleşen her üç online perakende alışverişinden birinin m-ticaret satışı olduğu gerçeği de bu verileri daha anlamlı kılıyor. Mobil cihazlardan kullanıma uygun sitelerin ve m-ticarete yönelik uygulamaların artmasının yanında, gelişen ödeme metotları da akıllı telefonlarla başarılı alışveriş deneyimi yaşamayı daha da kolaylaştıran etkenler.”

Eren Dedeoğlu, mobil aracılığıyla gerçekleşen satışlarını artırmak isteyen perakende markalarına ve e-ticaret sitelerine Positive’in önerilerini şöyle sıraladı:

1- Kanallarınızı mobil deneyime göre hazırlayın

Dijitalleşme adımında tüm kanalların mobile hazırlanması gerekiyor. Responsive veya mobil uygulama gibi bir ayrıma gitmek yerine hangi sıra ile yayına çıkacağına karar vermelisiniz. Kullanıcıya her yerden aynı bilgi ile ulaşmak markalar için olmazsa olmazdır. Birinden birini seçmek değil aynı anda hayata geçirmek veya peşi sıra hem responsive hem de mobil uygulamayı hayata geçirmek gerekir.

2- Mobil sitenize hız kazandırın

Mobil kullanıcılar masaüstü kullanıcılarına göre bir siteyi üç kat daha hızlı terk ediyor. Mobilde bir işlemi tamamlamak için bir süre beklemeleri gerekiyorsa mutlaka kullanıcılarınızı sistem durumu ile ilgili bilgilendirin. Mobilde 1 saniyelik hız artışının ciro üzerinde yüzde 5 oranında etkisi olduğunu unutmayın.

3- Kullanıcı deneyimine odaklanın

Mobil kullanıcı arayüzlerinizi hazırlarken görsellik kadar kullanılabilirliğe de öncelik verin. Kullanıcıyı en kısa adımda sonuca yönlendirin. Tasarımın her aşamasında küçük ekran faktörünü göz önüne alarak, büyük parmak ve dokunmatik ekran sorunlarına dikkat edin.

4- Arama sonuçlarında üst sıralarda olun

Mobil kullanıcılarının yüzde 48’i başlangıç noktası olarak arama motorlarını kullanıyor. Mobil sitenizin içerik ve kodlamasının “mobil dostu” olarak yapılması mobil aramalarda daha etkin sonuç almanızı sağlayacaktır. Sitenizin SEO skorunu ölçün ve yüksek tutmaya çalışın.

5- Kanallarınız arasında etkileşimi güçlendirin

Mobil stratejinizi belirlerken kanallarınız arası etkileşimi artırın, içeriklerinizi güncelleyin. Kullanıcılar bugün bir mağaza adresi öğrenmek için veya mağazada bir ürün stokta var mı diye bakmak için gelip alışveriş yapmayabilir ancak yarın da alışveriş yapmak için geleceklerdir. Bu yüzden mobilde de kullanıcının aradığı tüm ihtiyaçları karşılayacak içeriklerinizi çeşitlendirip, geliştirin. Aynı zamanda omni-channel bir altyapı kullandığınızda web sitenizde gezinen kullanıcı mağazanıza geldiğinde onu tanıyıp mobil aracılığı ile ona özel fırsatlar sunabilirsiniz.

6- Lokasyon servislerini kullanın

Tüketicilerin yüzde 31’ i mağazaların yerini mobil telefonları aracılığı ile buluyor. Onları en yakın mağazaya yönlendirmeniz hatta aradığı ürünün o mağazada bulunup bulunmadığını bildirmeniz, kullanıcının mobil siteniz ile yaşadığı deneyime büyük katkı sağlayacaktır. Lokasyon servislerini kullanarak kullanıcılarınızın nerede olduğunu bilip onların ihtiyaçlarına özel iletişimler kurabilirsiniz.

7- Mobil ödeme seçenekleri sunun

Mobil ödeme seçeneklerinizi artırın. Ayrıca kart kaydetme seçeneği de sunarak tek tıklama ile ödeme kolaylığı sağlayıp kullanıcılarınızın alışverişlerini hızlandırın. Güvenilir bir altyapı ile kart saklama sistemi ile kullanıcılar %30’dan fazla tekrarlayan satın alma yapmaktadır.

8- Alternatif teslimat seçenekleri sunun

Teslimatlarda kullanıcı beklenti ve taleplerine önem verin. Kargo, kurye ve mağazadan teslimat gibi farklı seçenekleri sunun. Mobilden alıp aynı gün mağazadan teslim alma gibi omni-channel özelliklerinizi geliştirin.

9- Mobil ödeme sayfalarınızı sürekli analiz edin ve optimize edin

Sepetten sonraki ödeme sayfalarınızda kullanıcıya sadece ihtiyacı kadar bilgiyi gösterin ve ihtiyacınız kadar bilgiyi alın. Mobil deneyimde en önemli konunun akıcı şekilde bilgileri doldurup kullanıcıyı hedefe ulaştırmayı yani satın almayı sonuçlandırması olduğunu unutmayın. O yüzden her türlü kullanıcı kitlesi ile testler yapın, analizler yapın ve sonuçlarını önemseyip ona göre geliştirmeler yapın. Kullanıcının alışkanlıkları değiştikçe sizin de ona göre geliştirme yapmanız gerekir.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Fortune Türkiye, 2017 Yılının '40 Yaş Altı 40′ Listesini Açıkladı!

$
0
0

Dünyanın ünlü iş ve ekonomi dergileri arasında yer alan Fortune Türkiye'nin, her yıl düzenli olarak iş dünyasına sunduğu, başarı ve performansın kriter olarak ele alındığı‘40 Yaş Altı 40’ listesi yayınlandı.

Güç, etki, inovasyon ve şöhret gibi 4 ana unsurun kriter olarak alındığı liste güçlü işler kurmuş, kendi alanlarında devasa etkiler yaratmış, dramatik yeniliklere imza atmış ya da ister kamuoyunda ister perde arkasında olsun, büyük kararları harekete geçirebilmiş isimlerden oluştu. 

İşte 2017 Yılının En Başarılı 40 Yaş Altı Genç Yöneticileri

1. İpek Ilıcak Kayaalp – Rönesans Holding YK Başkanı
2. Agah Mehmet Tara – Enka Holding İcra YK Başkanı
3. Hafize Gaye Erkan – First Republic Bank CEO’su
4. Erden Timur – Nef İcra YK Başkanı
5. Eren Günhan Ulusoy – Ulusoy Un YK Başkanı
6. Kerem Kamışlı ve Cem Garih – Yenibirlider Derneği Kurucuları
7.Çağla Büyükakçay – Türk Milli Tenisçi
8. Gözde Akpınar – Betek Boya Yönetim Kurulu Başkanı
9. Dilara Altınkılıç Kutmangil – Altinmarka Şirketler Grubu YK Üyesi, Detay Gıda CEO’su
10. Selim Akın – Akfen Holding YK Başkanı Vekili
11. Kazım Köseoğlu – Esas Gayrimenkul YK Başkanı ve CEO’su
12. Canan Dağdeviren – Bilim İnsanı
13. Yasemin Adar – Milli Güreşçi
14. Alize Dinçkök Eyüboğlu – Akkök Holding YK ve İcra Kurulu Üyesi
15. Emre Eczacıbaşı – Eczacıbaşı Holding YK Üyesi
16. Hakan Baş – Lidyana.com CEO’su
17. Selim Baykal – Seger Korna YK Başkan Yardımcısı
18. Harika Güral – Güral Şirketler Grubu YK Başkan Yardımcısı
19. Arda Kutsal –  Webrazzi Kurucusu
20. Veysel Berk – Çaycı, PayPad Kurucusu
21. Ruhi Molay – Mopak Genel Müdürü
22. M. Emre Zorlu – Zorlu Holding YK Üyesi
23. Murat Özdilek – Özdilek AVM YK Üyesi
24. Ali Şafak Öztürk – OPET YK Üyesi
25. Hacı Sabancı – Densa Denizcilik YK Başkan Yardımcısı
26. Burak Kızılhan – AE Arma-Elektropanç YK üyesi ve CEO’su
27. Fırat İşbecer – Monitise MEA Genel Müdürü
28.Şenol Balo – OCTOPOD YK Başkanı
29. Sidar Şahin – Peak Games Kurucusu
30. Kadir Taha Büyükhelvacıgil – Zadevital YK Üyesi
31. Ozan Şener – Somera Group CEO’su
32. Tuğçe Ergül – Angel Labs Kurucu Ortağı ve CEO’su
33. Burak Bari – Adesso Türkiye Kurucusu
34. Osman Geylan – Gilan YK Başkan Yardımcısı
35. Umut Boz – Nova Fashion Group CEO’su
36. Neyran Bahadırlı – UBER Türkiye Genel Müdürü
37. Soner Cesur – Arvato Telekomünikasyon CEO’su
38. Deren Öztürk – Deren Kimya YK Üyesi
39. Vadi Efe – Altavia Dekatlon Yönetici Ortağı
40. Ayşecan Özyeğin Oktay – Fiba Holding YK Üyesi

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 2581 articles
Browse latest View live